 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
15. Hukuk Dairesi
E: 1986/1969
K: 1986/2192
T: 29.05.1986
DAVA : D.......... A.Ş. ile Ali arasında çıkan anlaşmazlığın çözülmesi için seçilen hakem kurulu tarafından verilen 23.1.1986 tarihli kararın temyizen tetkiki davalı Ali vekili tarafından istenmiş ve dosya İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce 17.3.1986 tarih ve 985/209 - 1086/163 sayılı yazı ile gönderilmiş olmakla, temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 23.1.1986 tarihli kararla çekişmeyi çözen hakemin uyuşmazlığı çözme yetkisini yanlar arasında düzenlenen sözleşmenin 11. maddesinden aldığı görülmektedir. Sözleşmenin 11. maddesinin 1. fıkrası ise:
(Müteahhit ile taşaron arasında bu mukaveleden doğacak bütün uyuşmazlıklar İzmir'deki Hakem vasıtası ile halledilir. Hakem taraflardan birinin müracaatı ile İzmir Ticaret Mahkemesi reisi tarafından bir kişi olarak seçilir. Hakem uyuşmazlığı HUMK.nun tahkime ait hükümleri dairesinde halledilir. Uyuşmazlığın tahkim müddeti vesair sebeplerle hakem tarafından çözülmesine imkan bulunmadığı hallerde ihtilaflarda İzmir Mahkemeleri ve icra daireleri selahiyetli olacaktır) hükmünü içermektedir.
Olayımızda; taraflardan D...... A.Ş. vekilinin 28.2.1985 tarihli hakem tayini dilekçesi üzerine İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi Başkanının 14.3.1985 tarih ve 85/209-163 sayılı kararla hakem olarak İzmir Barosu Avukatlarından Onur'u tayin eylediği ve sözü edilen hakemin yürüttüğü ve yargılama sonunda 23.1.1986 tarihli hakem kararını kurduğu görülmüştür.
Oysa:
Usulün 516 ve onu takip eden maddelerinde düzenlenen tahkim müessesesinde tarafların bir tahkim mukavelesi yapmak (veya bir sözleşmeye tahkim şartı koymak) istediklerinin başka bir deyimle aralarındaki uyuşmazlığın tahkim yolu ile çözülmesi iradelerinin tahkim mukavelesinde (veya tahkim şartında) açıkça belirtilmesi gerekir.
Tahkim şartının açık, kesin olması, kuşkuya meydan vermeyecek biçimde belirtilmesi icap eder.
Olayımızda olduğu gibi (.... hakem tarafından çözülmesine imkan bulunmadığı hallerde ihtilaflar da İzmir Mahkemeleri ve icra daireleri selahiyetli olacaktır) sözü tahkim şartını zedeler nitelikte olduğu gibi (... hakem, taraflardan birinin müracatı ile İzmir Ticaret Mahkemesi reisi tarafından bir kişi olarak seçilir) denmekle hakem seçiminde özel usul saptanmış bulunmaktadır. Diğer bir deyimle hakemi tayin edecek kişinin adı gösterilmemekle beraber uyuşmazlık sırasında Ticaret Mahkemesi başkanlık görevini yürüten olduğu prensip olarak benimsenmiştir.
Demek oluyor ki, tahkim şartı ile taraflar Ticaret Mahkemesi başkanına görevi dışında eser sözleşmesinden ortaya çıkacak bir uyuşmazlığı çözüme ulaştıracak yetenekli ve manevi vasıflara haiz bir şahsı seçip tayin etme işini vermektedirler.
Ne var ki:
Hakimlerin kanunda belirtilenlerden başka genel ve özel hiçbir görev alamayacakları Anayasa kuralıdır (Anayasa md. 138/1, 140/5).
Bu durumda; özel bir görev yapması kanunen yasaklanan hakimin, hakem seçemeyeceği, yetkili olmayan bir kişi tarafından tayin edilen şahsın da hakem olarak dava konusu işi sonuçlandıramayacağı aşikardır.
Belirtilen bu sebepler, tahkim şartını geçersiz kılmakla geçersiz yok olan tahkim şartına dayanılarak seçilen hakemin verdiği kararda hükümsüz hale gelmiştir.
Taraflardan davalı Ali vekili tarafından temyiz edilen ve hükümsüz hale gelen 23.1.1986 tarihli hakem kararının bozulması hakkında aşağıdaki sonuç tesbit edilmiştir.
SONUÇ : Yukarıda gösterilen nedenlerle hükümsüz hale gelen hakem kararının Usulün 533. maddesi gereğince BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 29.5.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.