 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1986/6684
K: 1987/363
T: 20.01.1987
DAVA : Davacı Nebi vekili tarafından, davalılar aleyhine 12.8.1981 gününde verilen dilekçe ile ferağa icbar suretiyle tescil istenmesi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan muhakeme sonunda, davanın kabulüne dair verilen 23.5.1986 günlü hükmün Yargıtay'ca, duruşmalı olarak incelenmesi davalılar Günay ve arkadaşları vekili tarafından istenilmekle; dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek, gereği düşünüldü:
KARAR : Haricen düzenlenen sözleşme ile Kamil'in 96 ada 26 parsel sayılı taşınmazın 163 payını Almanyada çalışan Nebi'ye satmayı vaadettiği, satış bedelinden arta kalan borç bir yıl içerisinde ödendiği takdirde alıcı vekili Hüseyin'e 27.6.1977 gününde ferağ takririni vereceğini bildirdiği; Hüseyin'in de bu taşınmazın mülkiyetini, 8.9.1977 günü devraldığı, adı geçenin satış bedelinden arta kalan borcun ödendiğini ve 96 ada 26 parsel sayılı taşınmazın 3000 m2. sinin Nebi'ye ait olduğunu belirttiği; ayrıca imar yönünden söz konusu 3000 m2. yerin, 96 ada 26 parsel sayılı taşınmazdan ifrazının mümkün bulunmadığı dosya kapsamı ve toplanan delillerle saptanmış ve davacı vekili imar bakımından ifrazın elverişsizliği karşısında 96 ada 26 parsel sayılı taşınmazın 3000/10002 payının müvekkili adına tescilini istemiştir.
Her ne kadar davalılar vekili tarafından ileri sürüldüğü veçhile, davaya dayanarak yapılan harici satış vaadi sözleşmesinin düzenlenme tarihi 25.12.1977 iken 25.12.1976 olarak düzeltilmiş olduğu kabul ile, sözleşme metninde hiçbir kuşku ve duraksamaya mahal bırakmayacak biçimde satıcı tarafından ferağ takririnin 27.6.1977 günü verileceğini bildirilmesi ve vade gününden sonra 8.9.1977 gününde Hüseyin'e dava konusu yerin mülkiyetinin devredilmesi ve bu hususun senedin düzenlenme tarihindeki vaki maddi hatanın düzeltildiğini göstermesi karşısında, çekişmeli taşınmazın satın alındıktan sonra Nebi ve Hüseyin arasında inanç sözleşmesinin var olduğunu ispatlamak ve mülkiyetin naklini sağlamak için harici satış vaadi sözleşmesinin düzenlendiğine ve dolayısıyla sahte olduğuna değinen savunmaya itibar edilmesi mümkün değildir.
Yukarıda varlığına değinilen deliller karşısında, davacı Nebi ile Hüseyin arasında inanç sözleşmesi mevcut olduğuna; davalılar külli halefiyet yoluyla miras bırakanları Hüseyin'in edimini yerine getirmekle sorumlu diğer bir anlatımla satış vaadedilen yere tekabül eden payın mülkiyetini inanç gösteren Nebi'ye nakletmek zorunluğunda bulunduklarına, daha önce davalılar vekilinin tashihi karar isteğinin reddine ilişkin ilamda pay tescilinin mümkün olduğu işaret edildiğine, delillerin takdiri hakime ait olup takdirde de bir isabetsizliğe rastlanmadığına, yargılama sırasında ileri sürülmeyen hususlar temyiz incelemesinde nazara alınmayacağına göre, davanın kabulü doğrudur ve hükme karşı yöneltilen temyiz itirazlarının da reddi gerekmiştir.
SONUÇ : Bu itibarla, davalılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uyulan bozma ilamı gereklerine uygun olan hükmün (ONANMASINA), onama harcının temyiz edenlerden alınmasına, 5.000 lira duruşma vekalet ücretinin davalılar Günay ve arkadaşlarından tahsili ile davacı Nebi'ye ödenmesine, 20.1.1987 gününde oybirliğiyle karar verildi.