 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1986/6363
K: 1987/740
T: 02.02.1987
DAVA : Taraflar arasındaki hükmen tescil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün, Dairemizin 13.5.1986 gün ve 1985/8086 - 1986/3287 sayılı ilamıyle onanmasına karar verilmiştir. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; dosya içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacının, satış vaadine dayalı olarak açtığı ferağa icbar davasının yapılan duruşması sonunda (..Davacı vekili, taraf yemini reddetiğinden ve mahkemece re'sen yemin verilme şartları da bulunmadığından..) davanın reddine karar verilmiş, vaki temyiz üzerine de bu karar, Dairemizin yukarıda tarih ve sayısı gösterilen ilamıyle ve oyçokluğuyla onanmıştır.
Davacı vekilinin karar düzeltilmesi isteği nedeniyle dosya içeriği yeniden incelenmiştir.
Davanın kesin red sebebinin (yemin) olduğu açıktır. O halde bu konu üzerinde durmak gereklidir.
Davalı vekili, 27.5.1985 tarihli delil listesini kapsayan dilekçesinde davacı yemini savunma delili olarak göstermiş, 15.7.1985 tarihli dilekçesinde bunu teyit eylemiştir.
Bu yemin teklifine karşı davacı vekili, 19.7.1985 tarihli celsede (..yemin dahi yasaya aykırıdır, çünkü re'sen tanzim edilmiş satış vaadi sözleşmesi kesin delil niteliğinde olup, buna karşı tanık dinlenemeyeceğine göre, yemin de teklif edilemez..) dedikten başka, 13.9.1985 tarihli celsede de (..teklif edilen yemini mahkemenize sunduğumuz 5.6.1985 tarihli dilekçemiz münderecatında belirttiğimiz gerekçelerle kabul etmiyoruz. Zira, bize göre dilekçemizde belirttiğimiz gerekçeler muvacehesinde bu olayda davalının savunması, bize yemin teklif etmek suretiyle tahkik edilemez...) dediği gibi, son celsede (.. 16.9.1985 tarihli dilekçemizi tekrar ederiz. Biz davalının teklif ettiği yemini kabul etmiyoruz, bu hususta 13.9.1985 tarihli duruşmada açık beyanda bulunduk. Ancak mahkemece re'sen yemin teklif ediliyorsa bu takdirde yemin teklifini edaya hazırız...) şeklinde beyanda bulunmuştur. Davacı vekili ayrıca 5.6.1985 tarihli dilekçesinde, BK.nun 22, 213 ve HUMK.nun 346. maddesi karşısında davalının yemin teklif edemeyeceğini, 16.9.1985 günlü dilekçesinde de (...davlının yemin teklif edemeyeceği ve bu yönden tarafımızda kabul edilemeyeceği, sayın mahkemece müvekkiline yemin yöneltilecek olursa, bu takdirde müvekkilin yemini ifaya hazırdır..) biçiminde ifadede bulunmuştur.
Bu tutanak ve dilekçelerdeki beyan ve ifadelerden anlaşılacağı gibi, davacı vekilinin yemin konusunda gösterdiği direncin nedeni; teklif edilen yeminin reddine değil, olayda yeminin usulen yeri olmadığın, çünkü davasını kesin delille isbat ettiğine, ama, mahkemece davalının yemin deliline dayanabileceğine karar verilirse, o takdirde teklif edilen yemini müvekkilinin eda edeceğine dair iddialarına ilişkindir.
Bu konuda gerek doktrinde ve gerekse uygulamada; yemin teklif edilen tarafın davayı ve vakıayı ispat ettiğine bu bakımdan yemini eda etmeyeceğine dair iddia ve savunması yeminden kaçınma olarak görülmemekte, bu gibi durumlarda mahkemenin yemin teklif eden tarafın yemin deliline dayanabileceğine karar verip ilgiliye bildirerek yemine davet etmesi gerektiği hususunda sözbirliği edilmektedir.
Nitekim; bunun gibi kendisine yemin teklif edilen tarafın yemin konusu vakıayı isbat ettiğini, bu nedenle bu konuda yemin teklif edilemeyeceğini bildirmesi, yeminden kaçınma olarak nitelendirilemez (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Cilt: ll, 4. Baskı, Sayfa: 1745).
Yargıtay 13 HD., 17.1.1977, 5772/304 (ikkid. 1977/195 S. 5226-5527 sayılı) kararı ile muhalefet şerhinde sözü edilen 4. Hukuk Dairesi'nin 4.7.1968, 8321/5758 kararı da bu görüş doğrultusundadır.
Gerçe dairemiz ilamında davacıya yemin teklif edilebileceğine cevap verilmiştir. Ancak açıklanan duruma rağmen, bir yanılgı sonucu olarak davacının yeminden kaçınmış olduğu kabul edilmiştir.
Oysa, davacının gerek dilekçelerinde gerekse duruşma tutanaklarına geçmiş beyanlarında ifade edilen şekliyle ortada bir yeminden kaçınma olmadığı gibi, 19.7.1985 tarihli duruşma sonunda verilen ara kararının 2. maddesinde davalının davacıya yemin teklifi konusunda beyanda bulunması için mehil verilmesi, gerek 4. HD.nin, gerekse 13 HD.nin kararlarında sözünü ettikleri ara kararı olarak telakki edilemez.
O halde mahkemece yapılacak iş, davalının davacıya yemin teklif edebileceğine dair bir ara kararı ile davacıyı yemine davet etmek hasıl olacak sonuç dairesinde işi çözüme bağlamaktır.
Bu hususlar gözönüne alınmadan, mahkemece davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın dairemizce onanması isabetli bulunmamıştır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulüyle Dairemizin 13.5.1985 tarih ve 1985/8086/3277 sayılı kararının kaldırılmasına ve yerel mahkemece verilen 7.10.1985 gün ve 1985/99 - 1985/362 sayılı kararın (BOZULMASINA), alınan harcın yatırana iadesine, 2.2.1987 gününde oybirliğiyle karar verildi.