 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1986/5837
K: 1987/4375
T: 18.05.1987
DAVA : Davacı Latife vekili tarafından, davalılar aleyhine 10.2.1983 gününde verilen dilekçe ile re'sen satış vaadi sözleşmesine dayalı tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda, davanın kabulüne dair verilen 12.2.1986 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle; süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı Latife, satış vaadi sözleşmesine dayanarak Şefika'ya ait hissenin iptalen tescilini istemiş, yerel mahkeme davayı kabul etmiştir.
Oysa ilk kez, Şefika tapu maliki ve muris Yusuf oğlu Şaban'dan kendisine isabet eden 10633/31899 payını, Yusuf adlı mirasçı olmayan üçüncü şahsa şatış vaadinde bulunmuştur.
Takrir verme olanağı bulunmadan Yusuf'un ölümü sonucu mirascıları bu kez bu hisseyi, mirascı Latife'ye satış vaadi ile devretmişlerdir.
İşte bu aşamada Latife, Yusuf mirascılarından aldığı payın iptali yolunda ilk satıcı Şefika'nın mirascıları aleyhine dava açmıştır.
Kök muris ve tapu maliki Yusuf oğlu Şaban veraset belgesine göre 1932 yılında ölmüştür, terekesi iştirak halindedir. Dolayısıyla şaban'ın mirascısı Şefika'nın üçüncü şahıs olan Yusuf'a yaptığı hisse satışına ait sözleşmenin ifa kabiliyeti yoktur. Yusuf'un ifa isteme olanağı bulunmadığına göre, bunun satış yaptığı Latife'nin sözleşmeye dayanarak vaki iptal isteği dinlenemez.
Burada söz konusu olan Yusuf'un alacağını, Latife'ye temlik etmiş olmasıdır. Borçlar Yasasının 167. maddesine göre, borçlu temlik edene karşı haiz olduğu def'ileri, temellük edene karşı dahi dermeyan edebilir. Davalı Şefika mirascıları, üçüncü şahıs olarak alacağını temlik eden Yusuf'a karşı ileri sürebileceği def'ileri son kez temellük eden davacılara karşı da ileri sürebilir. Bu durumda, dinlenme kabiliyeti olmayan davanın reddi gerekirken, kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 18.5.1987 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
İştirak halindeki taşınmazlarda paydaşlardan birisinin kendi payı için mirasçı olmayan bir kişiye yaptıkları satış vaadi sözleşmeleri alıcı için şahsi hak meydana getirdikleri cihetle geçerlidir. Sadece iştirak hali çözülerek müşterek mülkiyete dünüşmedikçe sözleşmelerin ifa kabiliyeti yoktur. Bununla güdülen amaç iştirake dahil olan malın bütünlüğünün korunmasıdır.
Olayımızda ise ilk defa mirasçı olmayan bir kişiye satış vaadinde bulunulmakla beraber bu kişi sonradan mirasçı olan davacıya satış yapmış ve böylece sözleşmeye konu olan pay iştirakçilerden birisine dönmüştür. İştirakçilerin kendi aralarında yaptıkları paya ilişkin satış vaadleri ise esasen geçerli olup terekenin bütünlüğü bozulmadığından sözleşme ifa kabiliyeti kazanır.
Bir başka deyimle davanın dinlenmesindeki engel ortadan kalkmıştır.
Olayına göre alacağın temlikine ilişkin hükümlerin uygulama yeri bulunmadığından kararın onanması oyundayız.