 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1986/5817
K: 1986/8274
T: 23.12.1986
DAVA : Davacı Mustafa vekili tarafından, davalılar aleyhine 7.1.1981 gününde verilen dilekçe ile ferağa icbar suretiyle tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kabulüne dair verilen 26.3.1986 günlü hükmün duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davalılar Lütfi vekili Münevver vekili ile davalı Mehmet tarafından istenilmekle; dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek, gereği düşünüldü:
KARAR : Dava, ferağa icbar suretiyle tescil istemine ilişkindir. Davaya dayanak yapılan ve Beyoğlu 8. Noterliği'nce re'sen düzenlenen 18.5.1979 gün ve 18284 yevmiye numaralı sözleşme ile Mehmet, kendine ait olan ve tapunun 7 pafta 1138 parsel sayısında kayıtlı bulunan taşınmazda yapılmakta olan apartmanın 3. katındaki 12 ve 13 numaralı daireleri 22/325'er arsa payları ile birlikte 1.160.000,-lirası peşin ödenmiştir. Satış vaadi sözleşmesi, 18.5.1979 gün ve 751 yevmiye numara ile tapuya şerh edilmiştir. Bu suretle, Mustafa'nın sözleşmeden doğan kişisel hakkı, hukuki yönden güçlendirilmiş ve üçüncü kişilere karşı ileri sürme olanağı sağlanmıştır. Bu arada Mehmet, işbu satış vaadi sözleşmesinden mütevellit taahhüdünün teminatı olmak üzere, alıcı Mustafa lehine, kendine ait 4 ve 5 numaralı daireleri ve toplam 12/325 arsa payları üzerine beşyüzbin liralık ipotek kurmuştur. Sonradan yülkenici Mehmet, 14.9.1979 gün ve 3610 yevmiye numara ile 13 nolu daire ve arsa payını Lütfi'ye, 20.2.1980 gün ve 1026 yevmiye numara ile de 12 nolu daire ve arsa payını Münevver'e temlik etmiştir. Gerek Lütfi ve gerekse Münevver, satış vaadi sözleşmesini ve hukuki sonuçlarını kabul ettiklerini, mülkiyetin kendilerine devrine ilişkin akit tablolarında açıkca belirtilmişlerdir.
Açıklanan durum karşısında, davaya dayanak yapılan satış vaadi sözleşmesi gerek şekil ve gerekse esas bakımından yasada öngörülen koşullara uygun biçimde düzenlendiğine ve bu nedenle hukuken geçerli olduğuna, satış bedelinden arta kalan yüzbin lira mahkeme veznesine depo edildiğine ve bu suretle kendi edimini yerine getiren davacı, akidinin de edimini yerine getirmesini, diğer bir deyimle mülkiyetin adına naklini isteyebileceğine, satış vaadi sözleşmesi tapuya şerh edilmekle bu sözleşmeden doğan kişisel hak hukuken güçlendirildiğine ve üçüncü kişilere karşı ileri sürme olanağı sağlandığına, bu bakımdan çekişmeli dairelerin sonradan Lütfi ve Münevver'e satılması davacıyı bağlamayacağına ve Mustafa hukuken güçlendirildiğine ve üçüncü kişilere karşı ileri sürme olanağı sağlandığına, bu bakımdan çekişmeli dairelerin sonradan Lütfi ve Münevver'e satılması davacıyı bağlamayacağına ve mustafa hukuken güçlendirilmiş kişisel hakkını adı geçenlere ileri sürme olanağına sahip olduğuna; davalılar Lütfi ve Müzeyyen, mülkiyetin nakline ilişkin akit tablosunda satış vaadi sözleşmesini ve hukuki sonuçlarını kabul ettiklerine ve bu yüzden sözü edilen şerhten haberleri olmadığını ve kendilerini bağlamayacağına, davacının adlarına olan tapuların iptalini isteyemeyeceğine ilişkin savunmaları dinlenmeyeceğine, davalı mehmet hakkındaki dava gıyapta görülüp kendisinin satış vaadi sözleşmesinin muvazaalı düzenlendiğine dair savunma bulunmadığından, davalılar Lütfi ve Müzeyyen vekillerinin sözü edilen sözleşmenin aslında karz akdinin teminatını teşkil ettiğine ve muvazalı olarak düzenlendığına dair savunma bulunmadığından, davalılar Lütfi ve Müzeyyen vekillerinin sözü edilen sözleşmenin aslında karz akdinin teminatını teşkil ettiğine ve muvazaalı olarak düzenlendiğine dair savunma yapamayacaklarına ve dolayısıyle bu savunmaları nazarı itibare alınmayacağına göre davanın kabulü doğrudur.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle mümeyyizler Mehmet ile diğer davalılar vekillerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün (ONANMASINA), onama harcının temyiz edenlerden alınmasına, 3000 lira duruşma vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacı Mustafa'ya ödenmesine, 23.12.1986 gününde oyçokluğuyla karar verildi. duru