 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1986/5443
K: 1986/8286
T: 23.12.1986
DAVA : Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 14.11.1985 gününde verilen dilekçe ile şahsi hakka dayanarak tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 2.4.1986 günlü hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı Ersin ile vekilleri tarafından istenilmekle; dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek, gerereği düşünüldü:
KARAR : 837 ada 24 parsel sayılı taşınmaza daire karşılığı inşaat yapılması hususunda arsa sahipleri Rasim ve Fahir ile yüklenici Cemal arasında re'sen düzenlendiği ve hükmen iptal edildiği bildirilen sözleşmeden sonra, inşaatın tamamlanması bakımından tarafların haricen 23.3.1985 günlü "istisna akdi"ni tanzim ettikleri anlaşılmıştır.
Bu sözleşmede dava konusu 12 numaralı daire yükleniciye bırakılmıştır.
Davacı vekili, 21.6.1984 günlü haricen düzenlenmiş sözleşme ile sözü edilen inşaatta 15 ve 16 nukaralı dairelerden birini seçme hakkı müvekkiline ait olmak üzere yüklenici tarafından bir dairenin müvekkiline satıldığını; 14, 15 ve 16 numaralı dairelerin arsa payları üzerine 31 milyon liralık ipotek kurulduğunu bildirerek, 12 numaralı dairenin davacı adına tescilini istemiştir.
Arsa sahipleri davalılar Rasim ve Fahir vekilleri, yüklenici edimini yerine getirmediğinden 23.3.1985 günlü sözleşmenin iptal edildiğini bildirmişlerse de, dosyada böyle bir belgeye rastlanılmamıştır. Esasen bu husus sonuca etkili değildir. Zira, yüklenicinin inşaatın % 5'ni yaptığı bildirilmiştir. Gerçekten yüklenici edimini yerine getirmişse, şahsi hak kazanır ve sözleşme uyarınca kendisine bırakılan dairelerin mülkiyetinin adına naklini isteyebilir. Yüklenici isterse, Borçlar Yasasının 162 ve onu izleyen maddeleri gereğince, kat karşılığı inşaat sözleşmesinden doğan kişisel hakkını üçüncü kişilere temlik edebilir Yüklenicinin şahsi hakkını temellük eden kişi, gerek akidi olan yükleniciden ve gerekse arsa sahibinden taşınmazın mülkiyetinin adına nakledilmesini isteme olanağına sahip olur. Olayımız da, davacı vekili, 21.6.1984 günlü harici sözleşmeye istinaden 12 numaralı dairenin davacı Ersin adına tescilini istemiş ve hüküm kurulmasından sonra yüklenici Cemal, 21.11.1986 günlü dilekçe ile davayı kabul etmiştir. Kabul, kesin bir hüküm hukuki sonucunu doğurur. Bu durumda, mahallen keşif icra edilerek yüklenicinin edimini yerine getirip getirmediğinin saptanması, yüklenici edimini yerine getirmişse, şahsi hakkın temliki ve davacının bu hakkı temellükü işlemlerinin geçerli olması, bu hakkında arsa sahiplerine dermayanı mümkün bulunması gözönünde tutularak davanın kabulü, aksi takdirde reddi gerekir.
Bu itibarla, deliller yeterince değerlendirilmeden ve açıklanan hususlar nazara alınmadan kurulan hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekillerinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), istek halinde peşin alınan temyiz harcının temiyiz edene iadesine, 11000 lira duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacı Ersin'e ödenmesine, 23.12.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.