 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1986/285
K: 1986/4194
T: 17.06.1986
DAVA : Davacı Rukiye vekili tarafından, davalılar aleyhine 1.2.1985 gününde verilen dilekçe ile ferağa icbar suretiyle tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda, davanın reddine dair verilen 11.9.1985 günlü hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı Rukiye vekili tarafından istenilmekle, dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Davalıların miras bırakanı Fahrettin'in murisi Ümmügülsüm'ün ölümü ile 570 parsel sayılı taşınmazda kendisine intikal eden payı Süleyman ve Mehmet'e satış vaadine adı geçen kişilerin sözleşmeden doğan şahsi haklarını Tahsine ve onunda eşi Rukiye'ye devrine ilişkin sözleşmeler; gerek şekil ve gerekse esas yönden yasada öngörülen koşullara uygun biçimde düzenlendiklerinden, satış vaadi sözleşmesi şahsi hak sağladığından ve bu hakkın Borçlar Yasasının 162 ve onu izleyen maddeleri gereğince borçlunun rıza ve muvafakatına geçerlidirler. Dava konusu 570 parsel sayılı taşınmaz, Ümmügülsüm adına tapuda kayıtlıdır. Kendisinin 20.3.1964 gününde ölümü ile terekesi iştirak halinde olup mirası evlatları Elif, Mehmet, Fahrettin ve Rukiye'ye kalmıştır. Fahrettin'in satış vaadinden dolayı doğan şahsi hak, davacı Rukiye'ye devredilmekle, sözü edilen sözleşmelerin ifa olanakları mevcuttur zira Ümmügülsüm'den Fahrettin'e intikal eden payın Rukiye adına tescili halinde, terekeye üçüncü kişi girmemekte, bir paydaş yerine diğer paydaş kaim olmakta ve bu suretle terekenin birliği bozulmamaktadır.
Ayrıca, dava konusu taşınmaz, 4753 sayılı Yasa ile takyidli ise de, 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Yasasının 26/A maddesi ile, 766 sayılı Tapulama Yasasının 33. maddesini değiştiren 20. maddesi hariç, 1617 sayılı Toprak ve Tarım Reformu Öntedbirler Yasasının diğer maddeleri yürürlükten kaldırılmış olmakla, sözü edilen Yasa davanın dinlenilmesine engel teşkil etmemektedir.
Bu itibarla, davalılar külli halefiyet yolu ile miras bırakanları Fahrettin'in borçlarından sorumlu olduklarına ve davanın dinlenilmesine yasal bir engel bulunmadığına göre, tarafların delilleri toplanarak hasıl olacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken iştirak hali müşterek mülkiyete çevrilmeden isteğin dinlenme olanağı olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi, doğru görülmemiştir. Kabule göre de;
Bu kabil isteklerde, dava değeri, satış vaadi sözleşmesinde yazılı bedeldir. 27.11.1975 gün ve 1975/9162 sayılı sözleşmede, Fahrettin, miras yolu ile kendisine intikal eden payı yüzbin lira karşılığında satış vaadinde bulunmuştur. İş bu davanın değeri yüzbin lira olduğu ve bu değer üzerinden davalılar yararına vekalet ücreti takdiri gerekirken, temlik sözleşmesinde ve dava dilekçesinde yazılı 2,5 milyon lira üzerinden tayin edilen vekalet ücreti ile davacının sorumlu tutulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm (BOZULMASINA), istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 6.500.-lira duruşma vekalet ücretinin davalılar Nurten ve arkadaşlarından alınarak davacı Rukiye'ye ödenmesine, 17.6.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.