 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1986/7695
K: 1986/513
T: 03.02.1986
DAVA : Taraflar arasındaki karşılıklı tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı esas davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karşılık davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı, davalıya satmış olduğu daire bedelinden ödenmeyen bakiyenin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, sözleşmede kabul edilen koşulları davacının yerine getirmediğini ödemelerin bu nedenle gerçekleşmediğini ileri sürerek davanın reddini savunmuş ve karşı dava ile 35.000 lira gecikme tazminatı ve eksik verilen arsa payı karşılığı 600.000 lira istemiştir.
Mahkemece, bilirkişi raporuna göre tesbit olunan davalının bakiye borcu 1.210.320 liranın davalı ve karşı davacıdan alınmasına fazla talep ile karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından temyiz edilmiş ve davacıdan temyize cevap dilekçesi ile karar temyiz etmiştir.
1 - Davalının temyiz layihası 4.2.1985 tarihinde davacı tarafa tebliğ edilmiş ve 10 günlük cevap süresi geçtikten sonra 20.2.1985 tarihinde davacı kararı temyiz etmiştir. Bu nedenle mahkemece davacının temyiz isteğinin süreden reddine 11.11.1985 gününde karar verilmiştir.
Davacı bu kararı da süresinde temyiz etmiş, ancak gerekçe göstermemiştir. Mahkemenin, davacının temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine ilişkin 11.11.1985 günlü ve 10-639 sayılı kararı yasaya uygun olduğundan bu karara yönelik temyiz itirazlarının reddi ile red kararının onanması gerekir.
2 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bentelerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
3 - Her ne kadar taşınmaz satışına ilişkin 30.6.1980 günlü sözleşme ile buna ek sözleşme resmi şekilde düzenlenmemiş ise de 5.10.1981 gününde tapuda ferağ işlemi yapılmış ve davacı satıcı bu konudaki edimini yerine getirmiştir. Davalı da daireyi teslim almış ve ödemeler yapmıştır. Bu durumda şekil noksanı nedeniyle taşınmaz satış sözleşmesinin geçersiz olduğunu ileri sürmek Medeni Kanu'nun 2 nci maddesinde düzenlenen objektif iyiniyet kuralına aykırıdır. Bilirkişinin şekil eksikliği nedeniyle sözleşmenin geçersizliğini benimsemesi doğru değildir. Tarafların sözleşme ile bağlı oldukları kabul edilerek uyuşmazlığın buna göre çözülmesi gerekir. asıl sözleşmede Osman Özbakır adındaki üçüncü kişi satış bedelinden 200.000 lirayı davacı adına almaya yetkili kılınmıştır 5.10.1982 günlü oturumda da davacı asil Osman Özbakır'ın 200.000 liraya kadar yetkili olduğunu tayit etmiştir. O halde dava dışı Osman özbakır'a belge ile yapılmış olan 295.000 liralık ödemeden 200.000 liralık bölümü davacıyı bağlar ve bu tutarın davalı borcundan düşülmesi gerekir. Adı geçen Osman Özbakır'ın almış olduğu parayı davacıya ödememiş olması davalının hakkına etkili değildir. Çünkü bu durumda davacı ile yetkili kıldığı kişi arasındaki bir ilişki sözkonusudur. Bu nedenle mahkemenin sözü edilen 200.000 lirayı davalı borcundan düşmemesi yanlıştır.
4 - 30.6.1980 günlü sözleşmenin 10. maddesinde arsa ve bina üzerindeki üçüncü şahısların koydurduğu ipotek ve sair rehinelerin Refik Tefon'a ait olduğu ödenmemesi halinde daireye düşen miktarın satış bedelinden tahsil edileceği öngörülmüştür. Keza ek sözleşmede de gayrimenkul üzerinde bulunan üçüncü kişilere ait icra, ipotek, rehin ve diğer haklar kaldırıldıktan sonra kalan kısma göre sözleşmede yazılı şekilde daire bedelinin bonolarla ödeneceği yazılıdır. Bu hükümlerle taşınmaz üzerindeki ipetek, haciz ve benzeri takyidatlar dolayısiyle davalının bir sorumluluğu olmadığı bunların kaldırılmasının davacının borcu olduğunu, kaldırılmadığı veya ödenmediği durumda davalı payına düşen miktarın davalının satış bedeli borcuna indirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Bilirkişi raporunda tapu kayıtlarına göre takyidatlar olduğu belirlenmiştir. Davalı tarafından bu yönden sözleşmenin uygulanması gerektiği yolunda rapora itiraz edildiği halde bu konuda mahkemece soruşturma yapılmamış ve bilirkişiden ek rapor alınmamıştır. 5.10.1982 günlü celse de taraflar taşınmaz üzerindeki takyidatlardan davalı payına düşen miktarın bulunması ve bunun satış bedelinden indirilmesini kabul etmişlerdir. o halde mahkemece, taşınmaz üzerindeki ipotek haciz ve benzeri takyidatlar dolayısıyle davalı payına düşen miktarın bulunması ve bunun satış bedelinden indirilmesini kabul etmişlerdir. O halde mahkemece, taşınmaz üzerindeki ipotek haciz ve benzeri takyidatlar dolayısıyle davalı payına düşen miktar, gerekiyorsa bilirkişi aracılığıyla tesbit edilerek bunun davalının borcundan indirilmesi gerekir. Bu yönün eksik bırakılması sözleşmeye ve yasaya aykırıdır. Karar bu nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ : 1 - Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle davacının temyizinin süreden reddine ilişkin mahkemenin 11.11.1985 günlü ve 10-639 sayılı kararının ONANMASINA,
2 - 2. bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan kararın 3. ve 4. bentlerde gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, 3.2.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.