 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1986/6524
K: 1987/1019
T: 20.02.1987
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı, davalının 6.2.1979 tarihli temlikname ile kendisine temlik ettiği dairenin daha önce yüklenici tarafından başkasına satıldığını bildiği halde bu durumu kendisinden gizlediğini ve daireyi iktisap edemediğini ileri sürerek, fazla hisse tapusunu davalıya iade etmek karşılığında dairenin dava tarihindeki değeri ile kira bedeli toplamından fazla hakkı saklı kalmak ve evvelce davalının ida ettiği 200.000 lira da indirilmek suretiyle 1.200.000 liranın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacıya temlik ettiği daireyi yükleniciden satın aldığını, bu hakkını davacıya temlik ettiğini, daha önce bu dairenin yüklenici tarafından başkasına satıldığını bilmediğini, hilesi bulunmadığını, bu nedenle davacının yüklenici hakkında dava açması gerektiğini bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1 - Dairenin daha önce yüklenici tarafından başkasına satıldığını bilerek ve durumu gizliyerek hile ile davalı tarafından kendisine satıldığına dair davacı hiç bir delil ibraz ve ikame edemediği gibi olayların akışı da hilenin varlığını göstermediğinden dolayı davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2 - Tarafların duruşmadaki beyanlarına göre temlikin 320.000 lira karşılığında yapıldığı, böylece ivazlı bir temlikin söz konusu olduğu anlaşılmaktadır. Borçlar Kanunu'nun 169 uncu maddesi hükmü uyarınca ivazlı temliklerde temlik eden, alacağın temlik zamanında mevcudiyetini tekeffül etmiş sayılır. Temlik konusu olan dairenin temlik tarihinden önce yüklenici tarafından tarlada hissedar olan kişilere 7.8.1972 tarihli inşaat sözleşmesi uyarınca tahsis edilmiş olduğu ve bu nedenle davacının daireye sahip olmadığı, bu hususta açmış olduğu davanın reddedildiği Yenimahalle 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.1.1985 tarih ve E. 1984/236, K. 1985/12 sayılı kesinleşmiş ilamından anlaşılmaktadır. Temlik tarihinde daire üçüncü kişi tarafından iktisap edilmiş olduğu için, temlik konusu alacağın yeni dairenin temlik tarihinde mevcut olmadığı kabul edilmelidir. Temlik ivazlı olduğu için temlik edenin bu durumu bilmemesi kendisini sorumluluktan kurtarmaz. öyle ise temlik eden davalı, anılan kanun hükmü uyarınca kural olarak sorumludur. Ancak Borçlar Kanunu'nun 171 inci maddesinde temlik edenin bu sorumluluğu, almış olduğu para ve bunun faizi ile davacının borçlu hakkında yapmış olduğu takip masrafları ile sınırlandırılmıştır. Davacı, kendisi üzerindeki tarla hisse tapusunu davalıya iade etmek karşılığında dairenin dava tarihindeki değerini talep ve dava etmiştir. Bu durumda, çoğun içinde azın da bulunduğu kuralı uyarınca, davacının davalıya ödemiş olduğu para, bunun ödeme tarihinden itibaren faizi ve evvelce açmış olduğu 1984/136 esas sayılı dava nedeniyle yapmış olduğu masrafların toplamı, davacının üzerindeki tarla hissesinin dava tarihindeki değerindeki değerinden fazla ise, hisse tapusunun davalıya iadesi karşılığında bu miktarların toplamdan evvelce davalının ödemiş olduğu 200 lira düşülmek suretiyle tahsile karar verilmelidir. Davanın reddi bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olduğundan hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda 2 nci bentte açıklanan nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, istek olursa peşin harcın iadesine, 20.2.1987 gününde oybirliğiyle karar verildi.