 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1986/5621
K: 1986/6497
T: 22.12.1986
DAVA : Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, 17.3.1983 günlü sözleşme ile 6 parça taşınmazdaki paylarını toplam 17.888.000 lira bedelle davalıya satışını vaadettiğini, peşin 1.885.000 lira ödenip kalanların senetlere bağlandığını, ihtara rağmen bazı senetlerin ödenmediğini tapudan sonra ödeneceğinin bildirildiğini, son olarak 15.10.1984 gününde ihtar gönderilip ek süre tanındığı halde yine ödemede bulunmayan davalının temerrüde düştüğünü açıklayarak, bu nedenle satış vaadi sözleşlmesinin feshine, taşınmazların sicillerindeki şerhlerin de kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, satış vadi sözleşmesinde "Kayri Kabili Rücu" şartı olduğunu, ödenmemiş senet varsa, fesih değil tahsil isteminde bulunulabileceğini, davacıya 20.8.1984-20.9.1984 ve 20.10.1984 vadeli, 1'er milyon liralık 3 senet dışında tüm borçlarını ödediğini, bu senetlerin de ihbarnamesi gelmediğinden davacı hesabına bankaya yatırıldığını, sözleşmeye göre davacıya verilen mahile rağmen tapu aktarma taahhüdünün de yerine getirilmediğini, davacının mütemerrit olduğunu savunmuştur.
Mahkemece, yaptırılan incelemeye ilişkin 23.12.1985 günlü bilirkişi raporundaki düşünceler benimsenerek, davalının temerrüde düştüğü kabul edilmek suretiyle istem gibi karar verilmiştir.
Karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1 - İddia ve savunmaya, toplanan delillere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2 - Davacı vekili 21.1.1985 günlü cevaba cevap dilekçesi ile davalının temerrüdünün, satış bedelinden son üç taksidi teşkil eden ve 20.8.1984-20.9.1984 ve 20.10.1984 günlerinde ödenmesi gereken 1'er milyon liranın ödenmemesinden oluştuğunu belirtilmiş ve mahkemece de bu senetlerin zamanında ödenmediği kabul edilerek davalının temerrüde düşmesi nedeni ile satış vadi sözleşmesinin feshine karar verilmiştir. Yukarıda anılan son 3 taksit için 20.8.1984-20.9.1984 ve 20.10.1984 vadeli 3 bono düzenlenmiştir. Bu taksitler için bono düzenlendiğine göre davalı alıcının ödemelerini bonolar karşılığında yapması gerekir. Türk Ticaret kanunun 558. maddesi gereğince kıymetli evrakın borçlusu, ancak senedin teslimi mukabilinde ödeme ile mükelleftir. Bu nedenle bonolarda da uygulanması gereken Türk Ticaret Kanunun 620. maddesi gereğince, bonolarda ödeme için senedin borçlunun ikametgahında borçluya ibrazı zorunludur. Olayda anılan son 3 bononun bizzat davacı tarafından ya da bir banka veya noter aracılığı ile ödeme için davalıya ibraz edilmediği anlaşılmaktadır. Türk Ticaret kanununa açıklanan hükümleri karşısında, borçlu davalıyı bu durumda mütemerrit saymaya olanak yoktur. Davacı Bursa'da, davalı ise İstanbul'da oturmaktadır. Davacı tarafından 15.10.1984 gününde davalıyı gönderilen ve 3 milyon liranın ödenmesi isteğini içeren ihtarname tek başına davalıyı mütemerrit kılmaya yeterli sayılamaz. Kaldı ki, davanın açıldığı tarihe kadar da bonolar usulüne uygun surette ibraz edilerek ödeme isteminde bulunulmamıştır. Buna rağmen, davalı dava açılmadan önce 26.10.1984 tarihinde üç milyon liradan bakiye 2.500.000 lira borcunu bankaya yatırmış ve paranın davacı tarafından çekilmemesi üzerine Beyoğlu 1. Sulh Hukuk Hakimliği'nin 24.12.1984 günlü kararı ile tevdi yeri tayin edilen Emlak Kredi Bankası Beyoğlu Şubesi'ne 3 senet bedeli üç milyon lirayı yatırmıştır. Bu nedenle davalının temerrüdü gerçekleşmediğinden, dava reddedilecek yerde kabul edilmiş olması yasaya aykırıdır.
3 - Öte yandan sözleşmenin 4. sayfasında, davacı alıcının talep ettiği tarihten itibaren en geç bir hafta içerisinde alıcı adına ferağ takriri vermeyi taahhüt etmiştir. Davalı, 10.10.1984 günlü ihtarnamesi ile bonoya bağlanmış olan borçlarını tesbit ettiği gün ve saatte tapuda yapılacak ferağ işlemi karşılığında ödeyeceğini davacıya bildirmiştir. Dosyadaki 17.10.1984 günlü tutanağa göre belirlenen günde davacı tapuda hazır bulunmamıştır. 10.10.1984 günlü ihtarnamenin davacıya tebliğ edildiği 15.10.1984 günlü ihtarnamesine cevap olarak gönderilmiş olmasından anlaşılmaktadır. Davacı kendi edimini yerine getirmekten kaçındığından, davalı borçluyu ihtarname ile temerrüde düşüremez (BK. 81). Bu durumda davacının 15.10.1984 günlü ihtarnamesinden önce ferağ karşılığı tüm borçlarını ödemeyi teklif eden ve belirli bir tarihte davacıyı tapuda ferağ vermeye davet eden davalının, davacının 15.10.1984 günlü ihtarnamesi ile temerrüde düşmesi sözkonusu olamaz. Mahkemece bu yön gözetilmeden davalının temerrüde düştüğünün kabul edilmesi de doğru değildir ve bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Sair temyiz itirazlarının reddi ile kararın 2. ve 3. bentlerde gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA,6500 lira duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine ve istek olursa peşin harcın iadesine,22.12.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.