 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1986/5433
K: 1986/5976
T: 02.12.1986
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı, davalının borçlusu bulunduğu çekin lehdarı (C.İ.) tarafından kendisine ciro edildiğini, davalı aleyhine giriştiği icra takibine davalının temlik işleminin bulunmadığı gerekçesiyle itiraz ettiğini bildirerek 1.000.000 TL. alacağın davalıdan alınmasını istemiştir.
Davalı, davaya konu belgenin keşide yeri olmadığından çek niteliği taşımadığını, bu nedenle ciro ile devir edilemiyeceğini, temlikname olması gerektiğini, davacı ile arasında ilişki olmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davaya konu belgede keşide yerinin olmadığını, bu nedenle belgenin çek vasfında bulunmadığı, alacağın kanuna uygun olarak temlik edilmemiş olduğu, davacı tarafın asıl alacaklı (C.) ile davalı arasındaki borç ilişkisini ispatlıyacı delil gösteremediği, böylelikle davacının asıl alacak- borç ilişkisini ispatlayamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Keşide yeri bulunmadığı için çek niteliği taşımayan bir milyon liralık belgenin arka yüzünde belgede lehtar durumunda olan (C.İ.) tarafından, çek bedelinin davacıya temlik edildiği yazılıdır. Belge arkasındaki bu yazı ciro işlemi niteliğinde olmayıp, açık bir temlik beyanıdır. O halde davacı, yazılı temlik işlemi ile elde ettiği hakkı davalıya karşı ileri sürmeye yetkilidir. Mahkemenin, davayı arada temlikname olmadığından davacının meşru hamil sayılamıyacağı gerekçesiyle reddi yasaya aykırıdır.
Ne var ki davacı, çekin davalı tarafından bir milyon liralık borcuna karşılık düzenlendiğini ve temlik eden dava dışı (C.İ)'ye verildiğini ileri sürmüş ise de, davalı cevbında, (C.İ.) ile aralarında borçlandırıcı bir işlem olmadığını adı geçene borcu bulunmadığını, çekin teminaten, kredi temin etmek için verildiğini bildirmiştir. Borçlar Kanunu'nun 167 nci maddesi gereğince borçlu temlike vakıf olduğu zaman temlik edene karşı haiz olduğu def'ileri temellük edene karış da dermeyan edebilir. Bu itibarla davacı davalı ile belgede lehtar olan (C.) arasında varlığını öne sürdüğü borç ilişkisini, başka ifade ile davacının davalıdan belgede yazılı miktarda alacaklı olduğunu kanıtlamakla yükümlüdür. Nitekim davacı vekili son oturumda, asıl alacak ilişkisini tanıkla ispat etmek istediğini açıklamıştır. Gerçekten keşide yeri olmadığı için çek niteliğinde olmayan belge altında davalının imzası vardır ve belge lehtar (C.İ.) adına havaleyi içermektedir. Böylece belge yazılı delil başlangıcı niteliğindedir. Bu nedenle davacı esas ilişkiyi ve davalının lehtara borcu olduğunu tanıkla ispat edebilir. Mahkemece davacının göstereceği tanıklar dinlenmek ve varsa davalının bu husustaki karşı delilleri toplanmak ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmek gerekirken noksan tahkikat ile davacının borç ilişkisinin kanıtlayamadığından bahisle davanın reddi yasaya aykırıdır ve bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle davacı yararına BOZULMASINA, istek olursa peşin harcın iadesine, 2.12.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.