 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1986/4826
K: 1986/5536
T: 17.11.1986
DAVA : Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalının 20.1.1978 günlü sözleşme ile satışını vaadettiği taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile kendi adına tesciline karar verilmesini istemiş ve dava sırasında da taşınmazın DSİ.tarafından kamulaştırıldığını ve tescil olanağı kalmadığını bildirerek -fazla hakkını saklı tutmak suretiyle - taşınmaz için davalıya ödenen 828.000 lira kamulaştırma bedelinin tahsilini talep etmiştir.
Davalı, ortada geçerli bir sözleşme bulunmadığını sözleşmeye aldatılarak imzasının alındığını, taşınmaz dava açılmadan el değiştirmiş olduğundan davacının olsa olsa senetteki bedel 10.000 lirayı isteyebileceğini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazın kamulaştırma nedeni ile davalının elinden çıktığı olayda davalı yönünden mücbir sebep bulunduğundan davacının ancak verdiği bedel ile faydalı ve zaruri masrafları varsa onları istiyebileceği bu tür masraf yapıldığı da iddia edilmediği gerekçesi ile senette yazılı 10.000 liranını tahsiline, fazla isteğin reddine karar verilmiştir. Kararı davacı temyiz etmiştir.
20.1.1978 günlü satış vaadi sözleşmesi ile satışı vaadedilen taşınmazın bedeli 10.000 lira davalı tarafından alınmıştır. Ancak taşınmaz davacı adına kayıt ve tescil edilmeden kamulaştırma sonucu 15.3.1985 gününde dava dışı DSİ.'nin mülkiyetine geçmiş olduğundan artık davalının satış vaadi sözleşmesinden doğan borcunun ifası imkansız hale gelmiştir.
Borçlar Kanunu madde 117 gereğince, sözleşme kurulduktan sonra borç, borçluya isnat olunamayan haller sonucu imkansızlaşırsa borç ilişkisi sona erer ve borçlu borcundan kurtulmakla birlikte aldığını geri vermekle yükümlü olur. Ne var ki, borçlu kusuru olmadan imkansız hale gelen edimin yerini tutan bir menfaat elde etmişse, yani edimin yerine kaim değer geçmişse borç ilişkisi son bulmaz ve konusu değişerek devam eder. Böyle bir durumda alacaklı bu ikame değerinin kendisine devrini isteyebilir.
Somut olayda, satışı vaadedilen taşınmaz yerine davalının malvarlığına bu taşınmazın kamulaştırma bedeli, eş deyişle onun yerini tutan ikame değeri girmiştir. Böylece davacı taşınmazın temliki yerine onun değerinin kendisine verilmesini isteme hakkını kazanmıştır. Mahkemece bu yön gözetilerek dava kabul edilecek yerde, aksine düşüncelerle reddedilmiş olması yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle davacı yararına (BOZULMASINA), istek olursa peşin harcın iadesine, 17.11.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.