 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1986/2600
K: 1986/3657
T: 23.06.1986
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonuda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacılar, murislerinden kalan taşınmazlarını vekaleten satan ve satış bedellerini ödemeyen davalıdan, toplam 2.300.000 lira alacağın tahsilini istemişlerdir.
Davalı, mahkemenin yetkisiz olduğunu, olayda zamanaşımının gerçekleştiğini, satış bedellerinin davacılara muhtelif şekillerde ödendiğini, borcu olmadığını savunmuştur.
Mahkemece, davalının belli bir mahkemeyi yetkili olarak göstermediğinden yetki itirazı reddedilmiş, davanın 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu kabul edilip davalı yanca bildirilen ödemelerin borç karşılığı olduğunu gösterir nitelikte bulunmadığı da açıklanarak vekaleten yapılan satıştan davalının aldığı toplam 2.300.000 liranın kendisinden tahsiline karar verilmiştir. Kararı davalı temyiz etmiştir.
1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2 - Davacılar ile davalı arasındaki ilişki velalet sözleşmesine dayanmaktadır. Borçlar Kanunu (değişik) md. 126/4 gereğince vekalet akdinden doğan bütün davalar 5 yllık zamanaşımı süresine tabidir. Borçlar Kanunu madde 128'e göre zamanaşımı, alacağın muaccel olduğu zamandan başlar. Davalı savunmasında vekalet akdi gereğince davacıların taşınmazlarını en son Ekim-1977'de sattığını öne sürmüştür. Gerçekten, mahkemece getirilen tapu kayıtlarından ve resmi senet örneklerinden, davalının vekil olarak taşınmazları 12.7.1973-9.3.1974-31.7.1974-25.5.1977 ve 14.10.1977 tarihlerinde sattığı ve parasını aldığı anlaşılmaktadır. Vekalet görevini yerine getiren davalının müvekkilllerine (olayda davacılara) karşı bu suretle hesap verme borcu doğmuştur.
O halde, mahkemece, vekil olarak davalının borcunun muaccel olduğu tarih ile dava tarihine göre 5 yıllık zamanaşımı süresinin geçmiş olup olmadığı saptanarak zamanaşımı def'inin karara bağlanması gerekirken, 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması suretiyle davalının zamanaşımı savunmasının reddi yasaya aykırıdır. Karar bu nedenle bozulmalıdır.
3 - Bozma nedenine göre davalının ödeme def'ine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Davalının sair itirazlarının reddine, ödeme def'ine ilişkin itirazlarının incelenmesine gerek bulunmadığına ve ikinci bentte gösterilen nedenlerle kararın davalı yararına (BOZULMASINA), istek olursa peşin harcın iadesine, 23.6.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.