 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1986/1181
K: 1986/1800
T: 26.03.1986
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı; izaleyi şuyuu satış dosyasına konu olan taşınmazdaki kendisinin de paydaş olduğunu, davalının hissesini 22.2.1982 tarihli protokolle 225.000 liraya satın aldığını, ihaleye katılmamayı taahhüt etmesine rağmen 75.000 liraya kendisi ihale edilen taşınmaz hakkında davalının ihalenin feshini istediğini, mahkemece satışın iptaline karar verildiğini, ikinci satışta 1.730.000 liraya taşınmazın gene kendisine ihale edildiğini, vekaletnamesine dayanarak satış parasından davalının payına düşen 84.600 lirayı aldığını, böylece ihalenin feshini istemek suretiyle protokole aykırı davranmış bulunan davalıya ödemiş bulunduğu 225.000 liradan geri kalan 140.400 liranın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, başka paydaşların da ihalenin feshini istemiş bulunmaları dolayısıyla kendisinin fesih davasına karışmış olmasının sonuca etkili olmadığını, Borçlar Yasasına göre haksız veya ahlaka mugayir bir maksat istihsal için verdiğini, davacının istirdada hakkı bulunmadığını, bu nedenle davanın red edilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; 140.400 liranın tahsiline karar verilmiştir.
Mahkemece, istem gibi 140.400 liranın davalıdan alınmasına karar verilirken dayanılan hukuki neden açıklanmamıştır. Taşınmazın davacı üzerine yapılan ilk ihalesi, davacı ile davalı arasındaki 22.2.1982 günlü 225.000 lira pay satış protokolü ile davacının ihaleye fesat karıştırmış olduğu gerekçesiyle mahkemece fesih edilmiştir. Gerçekten söz konusu protokol yalnız davalıya ait payını davacıya satışına ilişkin değildir. Davacı bu protokol ile aynı zamanda izaleyi şuyuu kararı uyarınca yapılacak satışa davalının hiçbir suretle katılmamasını da sağlamıştır. Bu itibarla ödemeyi taahhüt ettiği 225.000 liranın yalnız satın aldığı payın değeri değil aynı zamanda davalının satışa katılmamasının karşılığı olduğunu kabulü gerekir. Davacının taşınmazın gerçek değeri ile ihale edilmesine engel olmak amacı ile davalının artırmaya katılmaması için ona protokolde yazılı miktarda bir ödeme yaptığı anlaşılmaktadır. Borçlar Kanununun 65. maddesi gereğince hukuka veya ahlaka (adaba) aykırı bir maksat istihsali için verilen bir şey istirdat olunamaz. Mahkemece davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekir.
Öte yandan davalı satışa ve artırmaya katılmamıştır. İlk satıştan sonra ihalenin feshi için diğer paydaşlarla birlikte satış itiraz etmiş ise de, duruşma sırasında 10.9.1982 günlü oturumda davasından feragat etmiştir. Satış sonucu payına düşen parayı almaya davalıyı vekil tayin etmiş ve davacı, davalının vekili olarak paya düşen parayı almıştır. Şu halde davalı karşı edimini tamamen yerine getirmiş bulunmaktadır. Bu yönden de davalının bir tazminat veya alacak hakkının varlığı kabul edilemez ve davanın reddi gerekir.
Mahkemece açıklanan bu yönler gözönünde tutulmadan istek gibi ödetme kararı verilmesi yasaya uygun değildir ve bozma nedenidir.
SONUÇ : Kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 26.3.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.