 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1986/8075
K: 1987/1707
T: 24.03.1987
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asliye 2. Ticaret Mahkemesince verilen 18.11.1986 tarih ve 516-781 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili müvekkili nezdinde nakliyat sigortalı 79 karton kutu muhtevası muhtelif tipte fotoğraf makinalarının davalının sahip ve donatanı bulunduğu gemiye New York'dan sağlam ve noksansız olarak yüklendiğini, yükün İstanbul Limanında boşaltılması sırasında 5 kartonun noksan ve diğer 5 kartonun da hasarlı olduğunun tutanakla saptandığını, ziya ve hasar nedeniyle sigortalı malların sahibine müvekkilince tazminat ödendiğini ileri sürerek (976.019) liranın faiziyle birlikte rücuan tazminini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında iddia olunan ziya ve hasarın Yasa'nın öngördüğü biçimde tespit ve ihbar olunmadığını, tahliye sırasında vuku bulan zarardan taşıyanın sorumlu tutulamayacağını, müddeabihin fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia edilen ziya ve hasarın TTK.'nun 1065 - 1066 maddeleri hükümlerince tespit ve taşılana ihbar edildiğine dair bir belge ibraz edilemediği, Gümrük Ambarında düzenlenen tutanağın ve malların gönderilene teslimi için düzenlenen ordinonun malın taşıma esnasında zarara uğradığına dair delil oluşturmadığı gerekçisiyle dava reddedilmiştir.
Davacı vekili hükmü temyiz etmiştir.
TCDD Haydarpaşa Liman İşletmesi Müdürlüğünce mahkemeye gönderilen 27.9.1985 tarihli ve aslına uygunluğu anılan işletme yetkilisince onaylı karo raporu suretinde davacıya sigortalı emtianın beş karton muhtevası kısmının gemiden çıkmadığı, diğer beş karton içeriği emtianın ise rezerveli çıktığı belirtilmiş bulunmaktadır. Resmi bir kuruluş olan Liman İşletmesi Müdürlüğü'nün mahkemeye gönderdiği onaylı kargo raporu suretinin sahte veya aslından farklı olması olağan dışı bir durum teşkil eder ve böyle bir halin varlığını davalı dahi iddia etmiş değildir. Buna rağmen 26.6.1986 tarihli bilirkişi ek raporunda Liman İdaresinin kargo raporunun aslını veya fotokopisini mahkemeye göndermekten kaçındığı, raporun aslında taşıyanı temsile yetkili bir şahsın imzası bulunsa idi Liman İdaresi'nin bunu hiç değilse fotokopisini göndermesi gerekeceği, şu halde gönderilen suretin delil olarak kabul edilemeyeceği gibi varsayımlarla kargo raporu yok farzedilmiş ve mahkemece de bu rapora itibar olunarak dava reddedilmiştir. Gönderilen kargo raporu örneğinin gerçeğe uygunluğundan kuşku duyulmuşsa mahkemece Liman İşletmesine yeniden müzekkere yazılarak raporun aslı istenmeli, aslı gönderildiği takdirde raporda kaptan veya acenta gibi taşıyan temsile yetkili şahısların imzaları bulunup bulunmadığı araştırılmalı, böyle bir imzanın varlığı halinde zıya ve hasarın usulüne uygun biçimde saptandığı kabul edilerek davacının rücuan isteyebileceği tazminat miktarı bakımından deniz taşımacılığı ve sigortacılık sahasında uzman bir bilirkişiden rapor alınmalı ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulmalıdır. Bu hususlar gözönünde bulundurulmadan bir takım vehim ve faraziyelere dayalı yetersiz bilirkişi raporuna itibar olunmak suretiyle davanın reddi cihetine gidilmesi hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda gösterilen nedenlerle davacı vekilinin haklı bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına, 24.3.1987 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.