 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1986/694
K: 1986/1427
T: 14.03.1986
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Denizli Asl. 3. Hukuk Hakimliğince verilen hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili müvekkilinin davalı kooperatifin ortağı olduğunu, 21.12.1980 tarihli genel kurul toplantısına vekili (M.)'a oy kullandırılmadığını, eski ve yeni yönetim kurulu üyelerinin ibrası gündemde yeraldığı halde bu şahısların kongre divanına seçildiklerini, bu şehısları kendi ibraları hakkında oy kullandıklarını, denetçi raporunun genel kurulun bilgisine sunulmadığını, önceki yıllara ait genel kurul toplantılarında sosyal tesisler için ayrılmasına karar verilen arsaların satışının kararlaştırıldığını, kendilerine bu arsaların verileceği şahısların da bu karara katıldığını, gerekli nisap sağlanmadığı halde sermaye arttırımına gidildiğini ileri sürerek mezkur genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan kararların iptalini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davacının babasının aynı konuda açtığı diğer bir davanın derdest bulunduğunu, davanın kötüniyetle açıldığını savunmuş, sonraki açıklamalarında kooperatifin davadan sonra tasfiye haline girdiğini, davanın konusu kalmadığını öne sürerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece kurulan 4.10.1984 tarihli ilk hükümde 21.12.1980 tarihli genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan kararların iptaline karar verilmiştir.
Davalı vekilinin temyiz ettiği hüküm Dairemizin 27.12.1984 tarih ve 984/6336-6550 sayılı ilamı ile (istihsal olunan bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi, genel kurulda oylamaya katılması yasak olan şahısların oy kullanmış olmalarının TTK.'nun 361/f. 3 üncü maddesi uyarınca sonuca etkili olup olmadığının araştırılması icabettiği) gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyulduktan sonra yeniden yapılan yargılama sonunda yeniden alınan bilirkişi raporuyla önceki raporlar arasındaki çelişkinin giderildiği, genel kurulda Başkanlık Divanı teşkilinin usulsuz olduğu, oylamalara katılması caiz olmayan şahısların genel kurulda oy kullandığı ve bunun sonucu bu toplantıda alınan kararların iptaline karar verilmiştir.
Hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece hükme dayanak yapılan 25.5.1985 ve 18.10.1985 tarihli bilirkişi raporlarında davacının vekil tayin ettiği oğlu (M.)'ın genel kurul toplantısına kabul edilmemesi, oylamaların gizli yapılmaması, anasözleşmeye ve evvelce alınmış genel kurul kararlarına aykırı olarak kooperatife ait boş arsaların satılması hususunda yönetim kuruluna yetki verilmesi, eski yönetim kurullarının ibrasına ilişkin oylamalara anılan kurullara üye olan ortakların da katılmış olması iptal nedeni olarak gösterilmiştir.
1 - Bir ortağın veya vekilinin genel kurula alınmamış olması dava açabilmek için öncelikle muhalefetini toplantı tutanağına dercettirmiş olmak şartını bertaraf eder ve ortağa dava hakkı verir ise de genel kurul kararlarının iptali için başlıbaşına bir sebep teşkil etmez. Şu halde 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 53/f.1 inci maddesine göre iptali istenilen genel kurul kararlarının Yasa'ya anasözleşmeye veya dürüstlük kurallarına aykırı olduğunun ayrıca ispatı gerekmektedir.
2 - Kooperatif genel kurul toplantısında kararların gizli oylama yapılarak alınmasını öngören bir hüküm Yasa'da ve anasözleşmede mevcut olmadığına, dava konusu 21.12.1980 tarihli toplantıda da bu yolda bir karar verilmediğine göre mezkür toplantıda kararların açık oyla verilmiş olmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Bu durumda oylamaların gizli yapılmamasının bir iptal nedeni sayılması doğru görülmemiştir.
3 - Anılan bilirkişi raporlarında anasözleşmenin 22/i maddesinin kooperatif arsalarının satışına cevaz vermediği, ayrıca arsaların satılmaması hususunda evvelce verilmiş üç genel kurul kararı bulunduğu, bu durumda 21.12.1980 tarihli genel kurulda bazı arsaların satılarak bedellerinin mağdur olan ortaklara verilmesine dair karar ittihazının usulsuz olduğu ifade edilmiştir. Oysa anasözleşmenin anılan maddesinede (mevcut gayrimenkullerin satılması hususunda karar vermek) yetkisi genel kurulun başlıca yetkileri arasında sayılmış bulunmaktadır. Öte yandan genel kurulun önceki genel kurullarda alınan kararların aksini sonradan kararlaştırılmasını önleyen bir kural mevcut değildir.
4 - Mahkemece uyulan bozma ilamında belirtildiği üzere genel kurulda kararların toplantıya katılan ortakların yarıdan bir fazlasının oylariyle alınması gerekmekte, Kooperatifler Kanunu'nun 98 inci maddesinin yollamada bulunduğu TTK.'nun 361/f.3 üncü maddesine göre de oylamaya katılması yasaklanan ortakların iştirakiyle alınan kararların iptali için bu iştirakin sonucu etkilemiş olması icabetmektedir. İptali istenilen genel kurul kararları bu ilkelerin ışığı altında değerlendirildiğine,
a) Arsaların satışına ilişkin teklifin kaç oyla kabul edildiği toplantı tutanağında belli olmadığından, diğer bir deyişle alındığının kabulü gerekmektedir. Şu halde kendilerine arsa satılan 4 ortağın kendilerini ilgilendiren bu karara katılmalarının usulsüzlüğü kabul edilse bile toplam 34 ortağın oy kullandığı genel kurulla ortakların 4 oyunun sonucu etkilemediği aşikardır.
b) 1979 yılında görevde bulunan yönetim kurulunun 27 kabul, 7 red oyu ile ibra edildiği ve bu oylamaya anılan kurulun üyesi olan 8 ortağın da katıldığı ileri sürülerek bu husus iptal nedeni sayılmıştır. Oysa bu 8 ortağın katılmaması halinde 19 kabul oyuna karşılık 7 red oyu ile nisap yine sağlanacak ve ibra kararının gerektirdiği çoğunluk elde edilecektir. 1979 yılında faaliyet gösteren yönetim kurulunun ibrasında 1978 yılında görevde bulunan ve değişik kimseler olan yönetim kurulu üyelerinin oy kullanamayacakları hakkındaki görüşe katılmak ise mümkün değildir. Aksi halde bir dönem yönetim kurulu üyeliği yapmış ve sonradan bu görevden ayrılmış olan ortakların artık hiçbir yönetim kurulunun ibrasında oy veremeyecekleri gibi mantık dışı bir neticeye varmak kaçınılmaz olur.
İzah edilen olaylar ve hukuki nedenler karşısında sübuta ermeyen davanın reddi gerekirken açıkça hatalı bulunan bilirkişi raporundaki aksine düşüncelere dayanılacrak genel kurul kararlarının iptali cihetine gidilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin haklı bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 14.3.1986 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.