 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1986/6799
K: 1987/319
T: 28.01.1987
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asliye 1. Ticaret Mahkemesince verilen 9.7.1986 tarih ve 3038-2292 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla işin gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine yaptığı (1.900.000) liralık icra takibinden dolayı müvekkilinin borçlu bulunmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında; sözkonusu iki bononun lehtar kısmı boş bırakılarak dava dışı şahsa verildiğini, bono bedelinin davacının ortağı alan müvekkilinin ödediği için bonoların alacaklısı tarafından müvekkiline verildiğini, ancak bono bedellerini davacının ödemediğini, ibranamenin bonolarla ilgisi olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere, senetlerin portokol ve ibranameyle ilgisinin bulunmamasına, senedin lehtar hanesi yazılmadan dava dışı şahsa verildiği ve bu durumda ciroya gerek bulunmadan davalının adının senede yazılmamasının mümkün bulunup davalıyı meşru hamil durumundan çıkartamayacağı, anlaşmaya aykırı doldurma iddiası kanıtlanmadığı görüşüyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davalının savunması yerinde ise, diğer bir deyimle alacaklı hanesi boş bono bedellerini davacı borçlu yerine davalı üçüncü kişiye ödeyerek bonoları almış ve boş alacaklı hanesine kendi adını yazmış ise davalının meşru hamil olduğu hususundaki mahkeme hanesine kendi adını yazmış ise davalının meşru hamil olduğu husundaki mahkeme görüşü yerindedir. Ancak bu durumda davalı senedin lehtarı durumuna gireceğinden, TTK.'nun 599 uncu maddesi gereğince davacı borçlunun şahsi defilerine muhatap olabilecektir. Olayda, davacı bono bedellerini kendisinin ödediğini davalı ile anonim şirket ortakları olduğunu ve şirket merkezindeki bürodan senetlerin kendisinden habersiz alındığını iddia etmiş ve ödemekle kanıtlamak için 1.10.1982 ve 21.1.1983 günlü (750.000)'ar liralık çeklere dayanmıştır. Dikkat edilecek olursa çeklerin keşide tarihleri dava konusu bololardan birisinin vade tarihine, diğerinin keşide tarihi ve diğerinin senet vade tarihinden ertesi gününe tekabül etmektedir. Dikkat edilecek olan diğer bir husus çek bedellerinin senet bedellerine uygun olması ve çeklerin lehdar veya ödenen kişinin bonoların gerçek alacaklısı (O.B.) olmasıdır. Mahkemenin şahsi def'i olan senet bedellerinin davacı tarafından çeklerle ödendiği iddiası üzerinde durulmadan sadece davalının meşru hamil olduğundan bahisle davayı reddetmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 28.1.1987 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.