 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1986/6027
K: 1986/7092
T: 24.12.1986
DAVA :Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asliye 7. Ticaret Mahkemesince verilen 27.5.1986 tarih ve 127-248 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili dava dışı Ayşe Ağyokuşu'nun evvelce davalı Kooperatifin ortağı olduğunu, davalının tahsil ettiği paralara karşılık adıgeçen ortağına konut veremediğini; bu amaçla kooperatif kaşesi altında davalının yetkili temsilcisi İsmet Erdem'in kooperatifin inşaatlarının müteahhidi olan İmma İnşaat Limited Şirketi emrine düzenlediği (1.462.000) liralık bir bononun mezkür şirket tarafından Ayşe Ağyokuşu'na ciro edildiğini; bu bononun daha sonra Ayşe'nin cirosuyla davacıya devredildiğini; vadesinde ödenmeyen bono tutarının tahsili için davacının hem ciranta imma ltd. Şirketi hem de asıl borçlu davalı aleyhine icra takibine giriştiğini; davalının imza inkarı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptalini ve % 15 inkar tazminatının tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında Ayşe Ağyokuş'un müvekkili kooperatifine ortak olmadığını; kendisine böyle bir bono verilmediğini; bono altındaki müvekkiline izafe olunan imzanın kooperatif yetkililerine ait bulunmadığını; İsmet Erdem adlı şahsın bu şekilde bir çok kimseye sahte senet verdiğini ve bu nedenle tutuklandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davalı kooperatif'in Yönetim Kurulu tarafından İsmet Erdem'e verilen vekaletnamede adı geçen vekilin kambiyo senedi, düzenlemeye yetkili kılınmadığı, kaldı ki davalı kooperatif adına bono düzenleyen İsmet Erdem'in senet lehdarı İmma ltd.Şirketi'nin de kurucu ortağı ve müdürü olduğu; vekilin müvekkili aleyhine ve kendi lehine borç yaratamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu bono davalı kooperatif adına ve Kooperatifin ticari unvanı altında dava dışı İsmet Erdem tarafından imzalanmıştır. Davalı vekili bonoyu imzalayan İsmet Erdem'in Kooperatifi temsilen bono düzenleme yetkisine sahip olmadığını, bu nedenle senedin kooperatifi ilzam etmediğini savunmuştur. Davalı Kooperatif yetkililerince verilen 18.5.1976 ve 9.9.1980 tarihli noterlikli vekaletnamelerde İsmet Erdem'in (Kooperatif adına üye kaydına, para tahsiline, senetleri ciro etmeye, borçlanmaya ve taahhütte bulunmaya, Sulh ve ibraya) yetkili kılındığı mübrez vekaletname fotokopilerinden anlaşılmaktadır. Bu derece geniş ve kapsamlı yetkililerle donatılmış bir vekilin B.K.nun 449. anlamında bir ticari mümessil olarak nitelendirilmesi zorunludur. B.K.nun 450/ f.I maddesi hükmüne göre ticari mümessil iyiniyetli üçüncü şahıslara karşı müessese hesabına kambiyo taahhütlerinde bulunmak yetkisini haiz sayılır, Davacı Tuncay ise dava konusu bonoyu lehdarın ciro ettiği dava dışı bir şahıstan ciro yoluyla iktisap etmiş olup kötüniyetli olduğu iddia ve ispat edilmemiştir. Şu hale göre bu hususta kendisine özel yetki verilmeyen vekilin müvekkili adına kambiyo taahhüdü altına giremeyeceğine ilişkin B.K.nun 388/ f.3 maddesinin ve ticari mümessil dışındaki diğer ticari vekillerin yetkililerini düzenleyen B.K.nun 453/f.2 maddesinin olayımızda tatbik yeri bulunmamaktadır.
Öte yandan dava konusu senedin borçlu adına hareket eden vekil tarafından kendi yararına düzenlenmiş olduğunun kabulü de mümkün değildir. Zira sözü geçen bono kooperatifin ticari mümessili İsmet Erdem tarafından kendi emrine değil dava dışı İmma İnşaat ltd. Şirketi lehdar gösterilmek suretiyle tanzim edilmiştir. İsmet Erdem'in lehdar şirketin ortağı ve müdürü olması kendisinin bizzat senet lehdarı sayılmasını hakkı gösteremez. Kaldı ki bu senet lehdar İmma İnşaat Ltd. Şirketince dava dışı Ayşe Ağyokuşa ve Ayşe tarafından da davacıya ciro edilmek suretiyle tedavül gördüğünden İsmet Erdem'in temsil yetkisini kötüye kullanmasından kaynaklanan şahsi defilerin tevali eden cirolar sonucu senede hamil bulunan davacıya karşı ileri sürülebilmesi caiz sayılamaz.
Açıklanan bu vakıalar ve hukuki nedenler karşısında davalının ticari mümessili tarafından tanzim ve imza edilen dava konusu bononun davalıya İlzam ettiği, davacının bu senede dayanarak giriştiği icra takibinde haklı bulunduğu kabul edilerek itirazın iptali cihetine gidilmek gerekirken hak bulunmayan aksine düşüncelerle davanın reddedilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarda izah olunan nedenlerle davacı vekilinin haklı görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 24.12.1986 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.