 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1986/5731
K: 1986/6496
T: 04.12.1986
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Diyarbakır Asliye 2. Hukuk Hakimliğince verilen 23.6.1986 tarih ve 579-410 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalı şirketin müvekkili aleyhine icra takibine koyduğu birer milyon liralık iki adet emre yazılı senetlerin kendi lehine düzenlenmiş olmasına karşın borçluyu tanımadığını, davalıya cirosuna ilişkin kendi adının ve imzasının davacı tarafından yazılıp imzalanmadığını, icra takibinde imzaya itiraz etmişse de, Adli Tıp Kurumunun raporuna dayanılarak itirazın geçici olarak kaldırıldığını, oysa Adli Tıp Kurumunun dahi son mercii olmadığını ileri sürerek, her iki bono ile davalıya borçlu olmadığının tesbitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, dava konusu senetlerin bizzat davacı tarafından imzalanıp ciro edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, idia ve savunmaya, ibraz edilen delil ve belgelere, dinlenen tanıkların beyanlarına, tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesine göre ve İcra Tetkik Mercii dosyasındaki Adli Tıp Kurumu raporu tarafları bağlayıcı nitelikte görüldüğünden ve ayrıca davacının borçlu olmadığına ilişkin davalıya teklif ettiği yeminin dahi eda edilmiş olması karşısında sabit görülmeyen davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve her ne kadar kural olarak mahkemenin İcra Tetkik Merciinde alınan bilirkişi raporu ile yetinmeyip ayrıca bilirkişi incelemesi yaptırması gerekmekte ise de, tetkik merciince alınan raporun Adli Tıp Fizik Grofoloji Şubesi İncelemeler İhtisas Dairesince düzenlenmiş olduğunun anlaşılmasına, raporun gerekçeleri ihtiva edip, doyurucu olmasına ve ayrıca esas ilişkiye girilip davacının aslında da davalıya borçlu olduğunun anlaşılmasına göre davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle Usul ve Kanuna uygun bulunan hükmün 4.12.1986 gününde (ONANMASINA), oybirliğiyle karar verildi.