 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1986/395
K: 1986/666
T: 13.2.1986
6762/m.119
1086/m.38,39
Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asli 5. Ticaret Mahkemesince verilen 7.10.1985 tarih ve 326/562 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalı donatana ait geminin, müvekkiline ait gemiye çarparak batmasına sebebiyet verdiğini ileri sürerek 5.000.000 liranın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekil cevabın, müvekkili şirketin davalı gemi donatanının acentası olmadığını, olaynı tahmine dayandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın donatana izafeten acenta aleyhine açıldığı dava konusu istemin acentelik sözleşmesi ile ilgili akiten doğmayıp haksız fiile dayandırıldığından, şahsi sorumluluk hükümlerinin uygulanması ve doğrudan danatanın davalı gösterilmesi gerektiği, izafeten dahi acenteye husumet tevcih edilemeyeceği gerekçesiyle husumet yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekil temyiz etmiştir.
Dava, davacının dilekçelerinden ve dava dilekçesinin 4 üncü bendinden de anlaşıldığı gibi davalı donatana izafeten acenta hasım gösterilerek açılmıştır. İzafeten kelimesinden de anlaşılacağı üzere asıl hasım donatanın kendisidir.Her ne kadar TTK.'nun 119 uncu maddesi gereğince acentalar ancak kendi yaptığı sözleşmelerden dolayı müvekkilini mahkemede temsil edebilirse de olayda bir haksız fiilin sözkonusu olması karşısında bu hükmün uygulanması mümkün değil ise de, bu durumda davanın reddi değil asıl hasım donatana tebligat yapılarak davaya devam edilmesi gerekirdi. dariemizin mahkemece esas alınan kararı içeriğinden de anlaşılacağı üzere o kararda acenta doğrudan doğruya davalı olarak gösterilmiştir. Binnetice o karar, bu dosya için emsal olma niteliğini haiz değildir.
Yukarıda açıklandığı üzere davalı asil donatana tebligat yapılarak davaya devam edilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazının reddi ile hükmün BOZULMASINA 13.2.1986 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.