 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1986/3661
K: 1986/4214
T: 04.07.1986
DAVA : Eren ile T..... Tarım ve San. Mak. Tic. San. A.Ş. arasında davadan dolayı, (Balıkesir 1. Asliye Hukuk hakimliği)nce verilen 28.10.1985 gün ve 277/697 sayılı hükmü onayan dairenin 4.3.1986 gün ve 7508/1121 sayılı ilamı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, kendisinin kiracı olarak kullandığı taşınmazın TTK.nun 311. maddesindeki koşullara aykırı olarak davalı anonim şirketce satın alınarak, hakkında tahliye davası açıldığını ileri sürerek satım sözleşmesinin butlanla malul olduğundan bunun tesbitiyle tapu kaydının iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın reddine dair tesis edilen karar Dairemizce onanması üzerine, davacı bu defa karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Anonim şirketlerin kuruluş işlemleriyle ilgili TTK.nun 311. maddesi hükmüne göre, bir işletme, tesisat veya başka mal ve hakların esas sermayenin onda birini aşan bir bedel karşılığında şirketce devralınmasına dair, şirketin tescilinden itibaren iki yıl içinde yapılacak sözleşmeler, şirket genel kurulunca tasdik ve ticaret siciline tescil edilmedikçe geçerli olamaz. Yasaya böyle bir hükmün konuluş amacı, şirketin kuruluş aşamasındaki değer saptama kurallarından kurucuların kurtulmak amacı ile yapacakları bir devir sözleşmesinin şirket kuruluşundan itibaren iki yıl için bu maddenin diğer fıkralarında gösterilen prosedüre ve denetime tabi tutulması ve bu şekilde kanuna karşı yapılacak bir hilenin önlenmesidir.
Kanun koyucu böylece ortaklık malvarlığının zedelenmesi yüzünden diğer şirket ortaklarının ve şirket alacaklarının menfaatlerini korumak istemiştir. İşte bu nedenle anılan maddeye aykırı davranış halinde dava açma konusunda hukuki yarar, şirket ortakları ile alacaklılarına ait olması gerekir. Nitekim, TTK.nun 311/6. maddesinin yollamada bulunduğu aynı yasanın 309. maddesi de bu doğrultuda düzenlenmiş bulunmaktadır.
Bu açıklamalar karşısında, şirket ortağı ve alacaklısı sıfatı bulunmayan, sadece, davalı şirketin satın aldığı taşınmazda kiracı sıfatiyle oturan davacının, aktif dava ehliyetinin bulunmadığından, şirket aleyhine TTK.nun 311. maddesine dayalı bir dava açması mümkün değildir. Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel müdürlüğü'nün aksi yönde davacıya verdiği mütalaa ise, mahkemeleri bağlamayacağından, açılan davanın reddi sonucu itibariyle doğru bulunmuş ve hükmün yukarıda açıklanan gerekçeyle onanması gerektiğinden davacının karar düzeltme isteminin de reddi cihetine gidilmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının yerinde görülmeyen karar düzeltme isteminin REDDİNE, alınmadığı anlaşılan 3000 lişra karar düzeltme harcı ile 1500 lira para cezasının karar düzeltilmesini isteyenden alınarak hazineye gelir kaydedilmesine, 4.7.1986 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.