 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1986/3499
K: 1986/4303
T: 09.07.1986
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asl. 6. Ticaret Mahkemesince verilen 31.1.1986 tarih ve 1296-32 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 7.7.1986 gününde taraf vekilleri tebligata rağmen gelmediğinden tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin yaşlı ve hastalıklı olup davalı ile hiçbir borç ilişkisi olmadığı halde davalının sahte olarak düzenlenmiş 1.500.000 liralık senetle müvekkili aleyhine icra takibine geçtiğini belirterek senedin iptaline ve takibin durdurulmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili savunmasında, icra tetkik merciince imzanın davalıya ait olduğunun tespit edildiğini belirtmiştir.
Mahkemece toplanan delillere icra dosyasına, merci hakimliğince alınan 11.10.1983 tarihli raporda imzanın davacıya ait olduğunun bildirilmesine buna karşılık sorgu hakimince alınan 14.12.1984 tarihli raporda ise imzanın davacıya ait olmadığının tespit edilmesi nedeniyle mahkemece alınan 30.9.1985 tarihli üç kişilik bilirkişi raporuna göre imzamın davacıya ait olduğu sonucuna varılıp davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen ve aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2 - Ancak, davacı vekili dava dilekçesinde dava konusu bonodaki borçlu hanesindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını ileri sürdüğü gibi, ayrıca bonoda tahrifat yapıldığını da iddia etmiş bulunmaktadır. Nitekim, mahkemece alınan bilirkişi kurulu raporunda da bononun rakam hanesine yapılan tahrifatla bono bedelinin (15.000) liradan (1.500.000) liraya çıkarıldığı saptanmıştır. Her ne kadar TTK.'nun 588 inci maddesi uyarınca bono bedeli hem rakamla hem de yazı ile gösterilen hallerde ikisi arasında fark bulunduğu takdirde yazı hanesinin itibar alınacağı hükme bağlanmamışsa da, bu hal, senetteki yazı hanesinin borçlu tarafından doldurulması haline münhasır bulunmaktadır. Aksi halde, yani yazı hanesinin bizzat borçlu tarafından doldurulmadığı ve rakam hanesinde tahrifat yapıldığı hallerde bu kuralın uygulanması artık mümkün değildir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş; senet borçlusu ve lehdarı olan taraflar istivap edilerek, senetteki yazı ile yazılan bedel hanesinin borçlu davacı tarafından yazıyla yazılıp yazılmadığı soruşturulmalı, şayet bu yolla bir sonuca varılmadığı takdirde bu husus yine bu sahada uzman bilirkişiler aracılığı ile açıklığa kavuşturulmalıdır. bu araştırma sonucunda yazı ile doldurulan bedel hanesindeki yazının davacı borçluya ait olduğu anlaşıldığı takdirde, şimdiki gibi davanın reddine karar verilmesi, aksi takdirde bonodaki rakam hanesinin tahrifattan önceki gerçek rakam olan (15.000) lira olarak doldurulduğunun kabulü ile bu miktar yönünden davanın reddine, bakiyesi, bakımından ise kabulüne karar verilmelidir.
Bu hususlar nazara alınmadan noksan soruşturma ile tesis edilen kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine ancak (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, 9.7.1986 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.