 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1986/3027
K: 1986/4651
T: 23.09.1986
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, (İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi)nce verilen 2.12.1985 tarih ve 1002-762 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı şirket ve müdahil vekili tarafından istenmiş olmakla; dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilesinin ..... Makina Endüstrisi ve Alimünyum Sanayi Faik ..... Halefleri Tacettin .... ve Ortakları Koll. Şti. ortaklığından kesinleşen kararla ihraç edildiğini belirterek, % 20.667 nisbetinde tam mülkiyete göre şirketin 25.3.1983 tarihindeki mevcudu itibariyle ve bu mevcudun kapsadığı maddi ve gayri maddi mallar ve haklara nazaran payının tasfiye değerinin tesbitine, bu tesbite göre fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup şimdilik 50.000.000 liranın TTK. nun 1461. maddesine göre saptanarak faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket vekili cevabında Koll. Şti.'nin anasözleşmesinin 9 ve 11. maddelerine göre ihraçtan mütevellit 50.000.000 lirayı şimdilik talep edemeyeceğini, isteminde fahiş olduğunu, kendilerinin de aynı mahiyette İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nden 1983/1045 sayılı dava açtıklarını, tevhidi gerektiğini, 25.3.1983 tarihi itibariyle tasfiye payının tesbitine itirazları olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Davalı şirketin, İstanbul 2. Asliye Ticaret, Mahkemesi'nin 1984/661 esas sayılı dosya ile davamızın davacısı hakkında şirkete 2.247.440 lira borçlu olduğu iddiasiyle açtığı alacak davası davamız ile birleştirilmiştir.
Davalı şirketin ortaklarından ve aynı zamanda yönetim kurulu üyesi Ertuğrul'dan harcını yatırıp asli müdahale talebinde bulunmuştur.
Davalı şirketin ortakla
Mahkemece toplanan delillere davalı şirketin dava sırasında nev'i değiştirip A.Ş.'e dönüşmüş olmasına ve A.Ş.'nin ana sözleşmesinin 14. maddesine göre şirketi yönetici Tacettin'in tek başına temsil ve ilzama yetkili olmasına ve davayı kabul edip tevhitli davadan feragat etmiş olmasına dayanılarak (50.000.000) liranın 6.9.1983'den itibaren faiziyle davalı A.Ş.'den tahsiline birleştirilen davanın reddine aslimüdahale talebinde doğrudan doğruya hakkın kendisine aidiyeti şeklinde vuku bulmadığından ve bilhassa birleştirilen davada hükmolunacak meblağın şirkete verilmesi şeklinde hüküm tesisi istendiğinden ve bu şekilde asli müdahale şartları gerçekleşmediğinden asli müdahale talebinin ve davasının reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı şirket vekili ve asli müdahale talebinde bulunan vekili temyiz etmiştir.
1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asli müdahale talebinde bulunan vekilinin aşağıdaki iki nolu bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2 - Mahkemece asli müdahale talebinin şartlarının oluşmadığından bahisle asli müdahale talebi reddedildiği halde, asli müdahale talebinde bulunan aleyhine vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru görülmemiştir.
3 - Davalı Anonim Şirket vekilinin temyizine gelince : Davalı Anonim Şirket Anasözleşmesinin 14. maddesi hükmüne göre, yöneticiler Tacettin ve Ertuğrul'un şirketi münferiden temsile ve ilzama yetkili kılındıkları anlaşılmakta ise de, mahkeme önünde sulh, ibra ve feragat yetkisi anasözleşmenin 12. maddesi hükmüne göre yönetim kuruluna ait bulunmaktadır. Şu halde davanın kabul edilmesi veya davadan feragat edilmesi için bu yolda bir karar alınması şarttır. Olayımızda ise bu yolda alınmış bir karar mevcut değildir. Her ne kadar yönetim kurulu üyelerinden Tacettin ile İbrahim diğer yönetim kurulu üyesi Ertuğrul'a haber vermeden (kabul ve feragat) konusunda bir karar almışlarsa da bu şirketi ilzam edecek geçerli bir karar niteliğinde değildir. Zira TTK. nun 330. maddesi ve anasözleşmenin 12. maddesine göre karar verilmesi için kazalardan yarısından bir fazlasının karara katılması şarttır. Davalı şirketin idare meclisi üç kişiden ibaret olduğuna göre bunun yarısı matematiksel olarak 1,5'dir. Bir fazlası ise 2,5 olup tama iblağ edilmesi halinde böyle bir kurulda toplantı nisabının üç kişi olduğunun kabulü zorunlu olmaktadır. Olayımızda ise yönetim kurulundan yalnız ikisi bir araya gelmiştir. Her ne kadar davalı şirket vekili yönetim kurulu üyelerinden Ertuğrul'un ihraç edildiğini, bu nedenle iki kişilik kararın geçerli olacağını belirtmiş ise de, bu beyanın kabul edilmesine olanak görülmemiştir. Zira ihraç kararı, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 1985/4949 esas, 1986/465 karar sayılı ve 14.2.1986 tarihli kesinleşmiş kararı ile iptal edilmiştir. Kaldı ki, TTK.nun 312. maddesinin ilk fıkrasına göre anonim şirketlerde idare meclisinin en az üç kişiden teşekkül etmesi gerekmektedir. Tüm bu durumda 1.10.1985 tarihli geçersiz yönetim kurulu kararına ve idare meclisi üyelerinden Tacettin'in 21.10.1985 tarihli celsedeki beyanına göre davanın kabul ve tevhitli davadan feragat edildiği sonucuna varılarak bu yolda karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Mahkemece yukarıda açıklanan bu hususlar dikkate alınmadan yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda bir numaralı bentte açıklanan nedenlerle asli müdahale talebinde bulunan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddiyle, iki numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün asli müdahale talebinde bulunan yararına, üç numaralı bentte açıklanan nedenlerle de mümeyyiz davalı şirket yararına BOZULMASINA, davalı şirket ve asli müdahale talebinde bulunan vekili duruşmaya geldiğinden 11.000 lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak kendilerine verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde davalıya iadesine, aşağıda yazılı bakiye 1500 lira harcın müdahilden alınmasına, 23.9.1986 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.