 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1986/2106
K: 1986/2457
T: 25.04.1986
DAVA: Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul As.2.Ticaret Mahkemesi'nce verilen 26.11.1985 tarih ve 1297-957 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR:Davacı vekili, müvekkili şirketin müşterilerinden olan davalının açık hesap mucibi (404.034,75) Lira borcunu ödememesi üzerine yaptıkları icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile alacağın yasal faizi ve % 15 inkar tazminatıyla birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davacının talep ettiği faizin bir sözleşmeye dayanmadığını, borrçları bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tarafların ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi raporuna dayanılarak davacının talebinin (358.613) liralık kısmının vade farki olarak istendiği, oysa vade farkı isteneceğine dair taraflar arasında sözleşme bulunmadığı, faturaya ilave edilen faiz şartının fatura münderecatından bulunmadığı gerekçeleriyle (45.421.75) liranın davalıdan tahsiline, icranın bu miktar üzerinden devamına, fazla istemin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacının, mahkemece reddedilen (358.613) liralık isteminin vade farkından doğduğu hususunda bir uyuşmazlık olmadığı gibi, mahkemenin de kabul ettiği üzere vade farkı alınacağına dair taraflar arasında yazılı bir sözleşme de bulunmamaktadır. Ancak, davacı tarafından davalıya kesilen faturaların arkasına kaşe ile basılan yazıda vade farkının uygulanacağının yazılı olduğu bilirkişi raporunda belirtilmiştir. TTK.nun 23.maddesi uyarınca belirli süre içerisinde fatura münderecatına itiraz edilmemiş olması faturanın içeriğini kabul anlamına geldiğinden ve vade farkına ilişkin kayıt faturanın mecburi münderecatından sayılmıyarak TTK.23/2.gereğince davalıyı bağlamasa bile davalı taraf faturadaki vade farkı uygulamasına ilişkin yazıya itiraz ettiğini iddia ve kanıtlamış olmadığından, bu hususu TTK.nun 23/3.maddesi gereğince kabul etmiş sayılmalıdır. Dolayısıyle ödemelerden dolayı davacının vade farkı uygulamasının mümkün bulunduğunun kabulü gereklidir.
Bu durumda, mahkemece davacının vade farkından doğan alacak isteminin de kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde bu istemin reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenler davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 25.4.1986 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.