Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1986/1195
K: 1986/2033
T: 08.04.1986
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asl. 2. Ticaret Mahkemesince verilen 21.1.1986 tarih ve 422-2 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 7.4.1986 gününde davacı avukatı (F.D.) ile davalı avukatı (Ö.T.) gelip temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra işin gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin ortağı bulunduğu davalı limited şirketin 30.3.1984 günlü olağan ortaklar kurulunda "1983 yılı kararının ödenmiş sermayenin % 5 nisbeti dışında kalan bölümünün dağıtılmayarak fevkalade ihtiyata ayrılması yolunda" karar aldığını, açılan dava ile bu kararın iptal olunduğunu ileri sürerek 1983 yılı kararından hissesine düşen (23.360.902) liranın davalıdan tahsilini, fazla haklarının saklı tutulmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, ortaklar kurulu kararının iptaline dair mahkeme hükmünün henüz kesinleşmediğini, kararın henüz geçerli bulunduğunu, kaldı ki iptal kararından sonra dahi kar dağıtımı için yine ortaklar kurulunca karar verilmesi gerektiğini, henüz böyle bir karar verilmeden açılan bu davanın dinlenemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın açıldığı tarihte iptal kararının kesinleşmediği ve kar dağıtımı konusunda ortaklar kurulunca karar alınmadan kar payı istenemeyeceği, kar payının henüz muaccel hale gelmediği görüşüyle davanın reddine karar verilmiştir.
1 - Davada söz konusu olan şirket iki kişilik bir limited şirkettir. Şirketin 2000 payı bulunmakta, bunun 995 tam payı (G.E.)'e, 5 tam payı (F.E.)'e ait olup ayrıca geriye kalan 1000 payın çıplak mülkiyeti (G.E.)'e, bu 1000 payın intifa hakkı da davacı (F.E.)'e aittir.
Davacı işbu dava ile 1983 yılına ait kar payını istemektedir. Şirket 30.3.1984 günlü genel kurul toplantısında 1983 yılına ait şirket karının % 95'inin dağıtılmayarak yedek akçeye ayrılmasına karar verilmiş, davacı bu karara aksi yönde oy kullanmış ve bu kararın iptali için dava açmış; dava lehine sonuçlanınca da, karar heniüz kesinleşmemiş olmakla birlikte, işbu davayı açmıştır. Her ne kadar mahkeme sonuçta genel kurul kararının iptali şeklinde hüküm tesis etmişse de, İstanbul 2. Ticaret Mahkemesinin 1984/1070 esas, 1985/313 karar sayılı ve 30.4.1985 günlü ilgili kararın gerekçesinden anlaşılacağı üzere TTK.'nun 536/3 üncü maddesi gereğince alınan kararın geçersizliğini tesbit etmiş bulunmaktadır.
Aynı iddianın, yani 30.3.1984 günlü genel kurulda alınan kararın geçersiz olduğu iddiasının işbu kar payı istemine ilişkin davada da mevcut olduğunun kabulü gerekir. Mahkeme ya bu konuyu bizzat kendisi inceleyerek davayı sonuca bağlar veya bu konuda derdest bir dava varsa bunu ön inceleme addedip sonucunu belirleyerek hükmünü ondan sonra verebilir. Ancak o davanın sonuçlanıp kesinleşmesi, işbu kar payı davasının dava şartı olarak kabul edilemez. bu durumda, mahkemenin genel kurul kararının iptali davası kesinleşmedikçe işbu davanın açılamayacağı şeklindeki red gerekçesi yerinde değildir.
2 - Davacı 1000 payın intifa hakkına sahiptir. Limited şirketlere TTK.'nun 360/son maddesi hükmü uygulanmasa bile genel hükümler (TTK.'nu 717-727,718) gereğince inifa edilen şeyin idarenin intifa hakkı sirkülerine ait bulunması nedeniyle genel kurulda kar payı dağıtılması konusunda oy kullanma hakkının intifa hakkı sahibi olan davacıya ait bulunduğunun kabulü gerekir. Esasen bu husus taraflar arasında uyuşmazlık konusu da edilmemiştir.
Limited şirketlerde her 500 liralık pay bir oy hakkı verirse de bir ortak bütün ortakların haiz oldukları oy sayısının 1/3'den fazlasına sahip olamaz (TTK. md. 537/1). Bu hükme göre davacının 1/3, davalı şirket paydaşlarının 1/3 ve 5 oy sahibi oldukları ve genel kurul kararının oy çoğunluğu ile alındığı düşünülebilirse de (Yargıtay uygulamasına ve öğretiye göre bu hüküm iki kişilik limited ortaklıklara uygulanamaz. Bkz. Poroy, Takinalp, Çamoğlu. Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, 1982, sh. 778-779) TTK.'nun 536/3 üncü maddesi hükmü gereğince limited şirket genel kurullarında bir karar alınabilmesi için ödenmiş sermayenin hiç olmazsa yarısından fazlasını temlis eden ortakların müzakere edilen konu lehine oy vermiş olmaları gerekmekte olup, aksi halde alınan karar hükümsüz olur. Olayda da davalı şirket ortakları 1000 tam mülkiyet pay sahibi, davacı da 1000 payın intifa hakkı sahibi olarak eşit sermaye payını temsil ettikleri cihetle, davalı şirket ortaklarının TTK.'nun 536/3 üncü maddesine uygun ve hüküm ifade eden bir karar aldıkları söylenemez. Diğer bi deyimle ortada kar payının % 95'inin yedek akçeye ayrılması konusunda yasaya uyğun ve hüküm ifade eden bir karar mevcut değildir. Esasen bu husus, Yargıtay'dan da geçmek suretiyle sonuçlanmış bulunan İstanbul Asliye 2. Ticaret Mahkemesinin 1984/1070 E, 1985/313 Karar sayılı ve 30.4.1985 günlü kararı ile kesinleşmiş bulunmaktadır.
3 - Türk Hukukunda ticaret şirketleri ekonomik amaçla, yeni kar etmek maksadıyla kurulurlar (TTK, md. 18, 20, 271). Bu nedenle, kar eden bir ticaret şirketinin ilk görevi, kar dağıtmaktır.
Davalı taraf, karın % 95'inin yedek akçeye ayrılması hakkındaki genel kurul kararı iptal edilmiş olmakla birlikte, genel kurul ayrıca bir karar almadıkça kar dağıtımı yapılmıyacağı, ortağın kar payı alacağının muaccel olamayacağını savunmuştur. Mahkeme de bu görüşü benimsemiştir.
Devamı acıklama bölümünde ..... ?
Yukarıda değindiğimiz gibi ticaret şirketlerinin amacı kar elde etmek ve bu karı ortakları arasında taksim etmektir. Gerekli yasal ve mecburi yedek akçeler ile kanun ve anasözleşme hükümlerince ayrılması gerekli diğer paralar safi kardan ayrıldıktan sonra kar payı dağıtılabilir (TTK. md. 469/1). Limited şirketlere ilişkin TTK.'nun 533/1 inci maddesi "Şirket mukavelesinde aksine hüküm bulunmadıkça ortakları, sermaye koyma borçlarını yerine getirdikleri nisbette, yıllık bilançoya göre, elde edilmiş olan safı kardan pay alırlar." demek suretiyle bu hususu açık bir şekilde dile getirmiş bulunmaktadır. Bu husus şöyle de ifade edilebilir: kural, karın dağıtılmasıdır. Karın dağıtılmaması veya az dağıtılması gerektiği takdirde ancak bu yönde bir genel kurul kararına ihtiyaç vardır. Yani kuralın dışına çıkmak için genel kurul kararı gereklidir. TTK 360/1, 369/1, b.2, 539/4 üncü maddeleri hükümlerinin bu şekilde anlamak gerekir; dağıtılması gereken karın, başka bir şekilde kullanılması teklif edildiği takdirde, bu kullanım şeklinin kabulü için genel kurul kararı lüzumludur. Ancak böyle hiçbir teklif yok iken, bilanço çıkarılmış ve dağıtılacak kar belirlenmiş iken bu kararın dağıtılması için aynan kural şu şekilde ifade olunabilir: Aksine genel kurulca bir karar alınmadıkça, kar payının ortaklara dağıtılması gerekir. TTK.'nun 533 üncü maddesi anasözleşmede aksine hüküm yoksa kar payının dağıtılacağı hükmünü taşımaktadır. Davalı şirket, anasözleşmenin 13 üncü maddesi aksine bir hüküm taşımadığı gibi bilakis fevkalade yedek akçe ayrılması vs. için genel kurul kararı aramaktadır. Böyle bir karar alınmadıkçe kar paylarının yine de dağıtılması gerekmektedir. Bu kuralın tabii sonucu olarak, genel kurulca aksine alınmış karar iptal edilince veya bu karar geçersiz olunca, aynı genel kurulun yeniden toplanıp başka bir teklifte yeni bir karar alması esasen zaman itibariyle imkansız olduğundan ve ortada aksine alınmış bir kararın mevcudiyetinden artık söz edilemeyeceğinden bu durumda mevcut kar payları kendiliğinden dağıtılabilir hale gelmiş olur.
Olayın özelliği itibariyle de davalı şirket nezdinde bu konuda TTK.'nun 536/3 üncü maddesi hükmüne uygun bir genel kurul kararı alınması, taraflar uyuşmadıkça mümkün değildir. Zira yukarıda ikinci bentte de açıklandığı üzere, davacı 1000 payın intifa hakkı sahibi, davalı şirket ortakları da 1000 payın tam mülkiyet sahibi olarak eşit sermaye paylarını temsil etmektedirler. O halde, TTK.'nun 536/3 üncü maddesi gereğince "esas sermayenin hiç olmazsa yarısından fazlasını temsil eden ortakların müzakere edilen husus lehine oy vermiş olmaları" mecburiyeti hiçbir zaman gerçekleşemiyecektir. Eğer kar dağıtımı için genel kurul kararı gerekli olacaksa, davacı intifa hakkı sahibi hiçbir zaman kar payını alamayacak duruma düşecektir ki. hukuken ve mantıken bunun kabulü mümkün olamaz.
O halde, mahkemece, şirketçe 1983 yılı için düzenlenen bilanço gereğince ortaklara dağıtılabilir kar paylarının tesbiti ile davacıya düzen mikkatır, talep aşılamak kaydıyla, tahsiline karar verilmek gerekirken kararda yazılı ve yerinde görülmeyen nedenlere dayanılarak davanın reddedilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 8.4.1986 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Anonim ortaklığın bilanço ve yedek akçe hakkındaki hükümleri, limited ortaklıklar hakkında da uygulanır (TTK. 534). Anonim ortaklığın adi genel kurul gündeminde; "ortaklığın bilanço ve kar ve zarar hesabını ve kazancının dağıtılması hakkındaki tekliflerin tasdiki veya değiştirilecek şekilde kabul yahut reddi" hususunun gösterilmesi zorunludur (TTK. 369/II, b.2). Bu maddelere göre, limited ortaklıklarda adi genel kurulun her yıl toplanması ve bu toplantıda o yılın bilançosu ile kar ve zarar hesabının çıkarması ve dağıtılacak kar payı hakkında karar alması gerekir. Eğer ortaklık kar dağıtımı için herhangi bir karar almamış ise, ortaklık yöneticileri pay sahiplerine kar dağıtamazlar. Ortaklığın kar dağıtılmamasına veya çok az kar dağıtılmasına ilişkin genel kurul kararının mahkemece iptali üzerine, ortaklık yöneticilerinin kendiliğinden bu karı dağıtma zorunluğu doğmamaktadır. Kar dağıtımı için ortaklık genel kurulunun yeniden ve özellikle olağanüstü toplantı yaparak kar dağıtımı yönünde bir karar alması gerekir (Halil Arslanlı. Ticaret Kanunu Şerhi, Limited Şirketler, 2. kısım, Ortakların Hak ve Borçları, İstanbul 1963 s. 331 vd; Yaşar Karayalçın. Ticaret Hukuku, II, Şirketler Hukuku, 2. bası Ankara 1973, s. 372 vd; Oğuz İmregün, Anonim Ortaklıklar, 3. bası, İstanbul 1974 s. 233 vd. Reha Poroy/ Ünal Tekinalp / Ersin Çamoğlu. Ortaklıklar Hukuku C.I, İstanbul 1975, s. 463 vd. ile C.II, İstanbul 1976, s. 274 vd. Hayri Domaniç, Anonim Şirketler, İstanbul 1979, s. 824 vd. İsmail Doğanay, Türk Ticaret Kanunu Şerhi, C. II, 2. bası, Ankara 1981, s. 1144).
Limited ortaklığın kar dağıtmama veya uygur oranda kar dağıtılmamasına ilişkin genel kurul kararının iptali için dava açıldıktan sonra bu davanın kabulü ile mahkeme kararının kesinleşmesi üzerine, ortaklık genel kurulu yeniden toplanarak ortaklığın karına göre uygun bir oranda kar dağıtmadığı takdirde, ortağın başvuracağı yasal yollar vardır. Yoksa, ortaklığın kar dağıtmama veya çok az kar dağıtılması kararının mahkemece iptali ile ortakların kar istemek, yani karı alacak olarak istemek hakları doğmamaktadır. Türk Ticaret Kanununun sistemi gereği karın dağıtılmasına karar vermek ortaklık genel kurulunun yetkisi içindedir. Aksi halde, hem bu sistemin genel kurallarına aykırı bir sonuç ortaya çıkar ve hem de ortaklığın parasal durumu gözden uzak tutularak ortaklığın geleceği tehlikeli bir duruma girer. Ancak kuralın dışında kalan çok özel haller söz konusu olduğu takdirde kar için alacak davası düşünülebilir. Fakat somut olayda böyle bir durum yoktur. Ayrıca karın dağıtılmamasına ilişkin genel kurul kararının iptali talebi ile birlikte karın bir alacak olarak istenmesi gibi kademeli, yani genel kurul kararının iptali ile karın tahsili biçiminde yeni bir dava türüne olanak sağlanmış olur. Böyle bir kabul ise, tüm ortaklıklar için şimdiden takdiri olanaksız boyutlar ve tehlikeli sonuçlar ortaya çıkarabilir. Kaldı ki, ortaklık sözleşmesinin 13 ve 14 üncü maddeleri ortaklık genel kurulu kararı olmadan, ortaklık karının dağıtımına izin verdiği biçimde yorumlanamaz.
Öte yandan davacı vekili 21.5.1985 günlü dava dilekçesinde vekil eden için kar payının karşılığı olan tutarın ödetilmesi davasını açmıştır. Bu davanın açıldığı tarihte, 30.3.1984 günlü kar dağıtımıyla ilgili genel kurul kararının iptaline ilişkin mahkeme kararı kesinleşmemiştir. Her dava açıldığı gündeki durum gözönüne alınarak incelenir ve karara bağlanır. Genel kurul kararı Yasa'ya aykırı olsa bile iptale kadar geçerliliğini devam ettirmektedir. Ortaklık karının kısmen dağıtılmasına ait karar bu davanın açıldığı tarihte geçerli olduğuna göre, iddia edilen fazla karın alacak olarak istenmesine ilişkin davanın dinlenme olanağı yoktur.
Yukarıdanberi ayrıntılı olarak açıklandığı üzere gerek maddi hukuka ve gerekse usul hukukuna uygun bulunan mahkeme kararının onanması gerektiğinden çoğunluğun bozulması biçiminde oluşan gerekçesine katılmıyorum.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini