 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1986/2487
K: 1986/2907
T: 06.05.1986
DAVA: Davacı, Kurum kararının iptali ile 1.7.1983 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi?
KARAR: 1- Lehine hüküm kurulmuş bulunan davalı Kurum'un temyizde hukuki yararı bulunmadığından temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacının temyiz itirazlarına gelince;
Davada halledilmesi gereken hukuksal sorun, sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi olarak çalışan bir kişinin yaşlılık aylığına hak kazanmasından sonra, bu hakkının verilmesini istemesinde evvel yürürlüğe giren bir yasa ile kısıtlanıp kısıtlanmayacağı, başka ve genel bir ifade ile yaşlılık aylığının hakkın doğum tarihindeki yasa ve hükümlerine mi yoksa sonradan ve istek tarihinden evvel yürürlüğe giren yasa hükümleri uyarınca mı saptanacağı konusundadır.
Davacının önceden Emekli Sandığına tabi bir işte çalıştıktan sonra, kısa bir süre 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'na tabi olarak hizmet akdiyle iş yaptığı, o tarihte yürürlükte bulunan 228 sayılı kanun hükümleri uyarınca her iki sandıkta geçen hizmetleri birleştirildiğinde yaşlılık aylığına hak kazandığı, T.C. Emekli Sandığında geçen hizmet süresinin ise Emekli aylığı bağlanmasına başlı başına yeterli olmadığı tartışmasızdır.
Ne var ki, davacı sigortalı -kendince bilinen sebeplerle- doğan bu hakkını kullanmayarak yaşlılık aylığı talebinde bulunmamış, işten ayrılış tarihi olan 15.4.1983 tarihinden sonra 2829 sayılı Yasa 1.6.1983 tarihinde yürürlüğe girmiş ve davacı 23.6.1983 tarihinde yaşlılık aylığı tahsis talebinde bulunmuştur. Davalı kurum, istek tarihine göre sigortalı hakkında 2829 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması gerektiği, giderek anılan Yasa'nın yürürlük tarihinden önce geçen 7 yıllık çalışmasının ağır basan kesimi T.C. Emekli Sandığında geçtiğinden bahisle o sandık hükümlerince aylık bağlanması savındadır.
Ancak doğmuş bulunan bir hakkın, hak düşürücü nitelikte açık bir yasa hükmü bulunmadıkça düşürülemeyeceği hukuksal ilkesi ortadadır. Bu olayda ve bu konuda hak düşürücü nirtelikte bir yasa hükmü bulunmadığı da kuşkusuzdur. O nedenle kişisel, maddi ve benzeri gibi nedenlerle bir hakkın makul bir süre içinde kullanılmaması sonucu sonradan yürürlüğe giren ve kişi yönünden ağırlaştırıcı hüküm getiren bir yasa hükmünün doğmuş bulunan hakları etkilemeyeceği de söz götürmez.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında yapılacak iş, hakkın doğum tarihi olan işten ayrılma gününde yürürlükte bulunan ve hizmetlerin birleştirilmesine ilişkin 228 sayılı Kanun hükümlerini göz önünde tutarak davacı yönünden yaşlılık aylığı bağlanmasını saptamak ve oluşacak sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 6.5.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.