 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1986/1432
K: 1986/2280
T: 15.04.1986
DAVA : Davacı prim itiraz komisyonu kararının iptali ile ölçümlemenin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, anılan prim itiraz komisyonu kararının iptali ile ölçümlemenin kaldırılmasına karar vermiştir.
Hüküm, davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR : Davada, davacılara ait işyerinde çalışan hamalların bu çalışmalarının, Sosyal Sigortalar Kanunu anlamında hizmet aktine dayalı bulunmaması nedeniyle sigortalı sayılmaması gerektiğinden, Kurum'un ölçümleme hakkının doğduğuna ilişkin prim itiraz komisyonu kararının iptali istenmiştir.
Davalıların, Belediye'ye ait İzmir Merkez Sebze ve Meyve Halindeki 69 numaralı kuru ve yaş sebze, meyve komisyonculuğu işyerinin işverenleri oldukları, işyerinin Kurum'un 115883-33 sayılı dosyasında tescilli bulunduğu adı geçen hamalların anılan işyerinde üreticiden gelen ve pazarlanan malların yükleme ve boşaltma işlerini yaptıkları yönleri uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, davacılara ait bu işyerinde çalışan bu hamalların bu çalışmalarının sigortalı sayılıp sayılmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Çözümlenmesi gereken uyuşmazlığın yasal dayanağı, 506 sayılı Kanun'un 2 ve Borçlar Kanunu'nun 313 üncü maddeleridir. 506 sayılı SSK'nun 2 nci maddesine göre, sigortalı sayılabilmek için "Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar"dan olmak gerekmektedir. Başka bir anlatımla, sigortalı sayılmak için;
a) İş ilişkisinin kural olarak hizmet aktine dayanması,
b) Hizmet akdinin çalışana yüklediği edimin, işverene ait işyerinde görülmesi,
c) 506 sayılı Yasa'nın 3 üncü maddesinde belirlenen "sigortalı sayılmayanlardan" olmaması,
Koşullarının hep birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Öbür yandan, Borçlar Kanunu'nun 313 üncü maddesi hizmet aktini, "İşçi belirli veya belirli olmayan bir hizmet görmeyi ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeyi taahhüt eder" şeklinde tanımlamıştır. Anılan tanımlamaya göre, bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için işgücünü belli veya belirli olmayan bir zaman için çalıştıranın buyruğunda bulundurmada yükümlü olması ve "zaman" unsuruyla "bağımlılık"unsurunun gerçekleşmesi gerektiği yönü açık seçiktir.
Tanıklar, adıgeçen hamalların davalılara ait işyerinde tahmil ve tahliye işi yaptıklarını, ücretlerini davacılar tarafından üreticiden kesilen ve işyerinde toplanan paradan aldıklarını, açıkça bildirmiş olmalarına karşın belediye Yasası uyarınca çıkarılan Hal Yönetmeliği gereğince ve yeterince değerlendirilmeksizin yanlış yorumlanmak suretiyle tanık sözlerine itibar edilmemiştir. Hal böyle olunca, bu kişilerin, davacılara ait işlerinde, açıklanan ilkeler doğrultusunda çalışıp çalışmadıklarının hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptandığı söylenemez.
Mahkemece yapılacak iş, davacılara ait işyerinde çalışan hamallarına ait işleri mi yaptığı; yoksa, iş oldukça başka işverenlere ait işleri de yapıp yapmadıkları üreticiden alınan, tahmil ve tahliye işlerine ait ücretlerin nereden toplandığı ve ne şekilde ve kimin tarafından ödendiği, Hal Müdürlüğünün işçiler üzerindeki denetim ve gözetim görevinin ne olduğu, çalışma biçimine ve süresine, etkili emir ve talimat vermeğe yetkili olup olmadıkları, özellikle hamalların işyerlerine göre mi tahsis edildikleri, yoksa dosya içeriğinde sözü edilen "Parnol" deyiminden ne kasdedildiği araştırılıp o yolda mı çalıştırıldıkları, işyeri değişikliğinde yetkinin kimde olduğu gibi hususlarını sağlıklı ve kesin bir biçimde belirlemek ve sonucuna göre karar vermektir. Hal böyle iken, nizam ve disiplini ve işçileri işverenlere karşı sosyal ve ekonomik bakımdan korumayı amaçlayan Belediye Yasası gereğince çıkartılan Hal Yönetmeliği'nin yanlış değerlendirilmesi suretiyle eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum'un bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15.4.1986 günü oybirliğiyle karar verildi.