 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1985/777
K: 1985/414
T: 03.05.1985
DAVA : Taraflar arasındaki "şuf'a" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, (Dinar Asliye Hukuk Mahkemesi)'nce davanın kabulüne dair verilen 5.4.1982 gün ve 1979/274-1982/93 sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin 2.12.1982 gün ve 1982/11408-11472 sayılı ilamıyla; (..Davalı, bir aylık hak düşürücü sürenin geçirildiğini yurt dışında çalışan davacıya tapuda satış işlemi yapıldıktan sonra keyfiyetin mektupla bildiriliğini savunmuştur. Bu konuda dinlenen ve davalıya bizzat satışı yapan tanıklardan davacının maması ve kardeşi satışın akabinde mektupla, satışı davacıya bildirdiklerini beyan etmişlerdir. Bu mektubun mahiyetine göre, davacının satışın bemen akabinde bu konudan haberdar olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar mektupta tarih yoksa da davalı şahitlerinin ifadeleri karşısında, mektubun satışı izleyen kısa bir devre içerisinde gönderildiği subut bulmuştur. Bu birbirbirin tamamlayan deliller karşısında, olayda hak düşürücü sürenin geçirildiğinin kabulü ile davanın reddi gerekirken, aksi görüş ve düşünce ile kabulü usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosaya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahmekemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davalı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve HUMK. nun 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/son maddesi gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Medeni Kanunun 658/III. maddesi uyarınca satışın öğrenildiği günden başlayarak bir ay içinde şuf'a hakkının kullanılması gerekir. Aksi halde o satış yönünden hak düşmüş olur. Bu bir aylık süre hak sahibinin satışı ve özellikle onun esaslı koşullarını öğrenmesinden itibaren işlemeye başlar Diğer taraftan hak düşürücü sürenin geçtiği konusundaki isbat yükü davalıya düşer.
Somut olayda davalı ıttılaın daha önce vaki olduğunu ileri sürdüğüne göre bu savunmasını ispatla yükümlüdür. Nitekim davalı bu konuda tanık dinletmiş ve davacı tarafından gönderilen bir mektup ibraz etmiştir. Ne var ki bu deliller savunmayı doğrular nitelik ve kapsamda değildir. Bu olgu yerel mahkeme tarafından da benimsenmiş ve davalı vekiline (ıttıla konusunda davacıya bir ant teklifine hakkı olduğu) hatırlatılmış ancak davalı vekili davacıya and teklif etmeyeceğini bildirmiştir. Hal böyle olunca savunma ispatlanamadığından davanın süresinde açıldığının kabulü gerekir. O halde bu yöne ilişkin direnme uygundur. Ancak işin esasının inclenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme kararı doğru bulunduğundan işin esasının incelenmesi için dosyanın 6. Hukuk Dairesi'ne gönderilmesine, 3.5.1985 gününde oyçokluğu ile karar verildi.