 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1985/548
K: 1985/973
T: 29.11.1985
DAVA : Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Siverek Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 8.11.1984 gün ve 292-407 sayılı kararın inclenmesi davalılar tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 25.2.1985 gün ve 1837-1925 sayılı ilamı: (... Dava konusu taşınmaz Teşrinievvel 1289 tarihli ve 707 numaralı tapu ile ölü Hamza oğlu Süleyman adına kayıtlı iken 1973 yılında ölü Süleyman adına tapulamaca tesbit ve 1974 yılında da tapuya tescil edilmiştir. 1981 yılında Süleyman'ın mirasçısı olduğu anlaşılan Hamza taşınmazı tapuda kendi adına intikal ettirdikten sonra 1983 yılında davalılara resmi şekilde satmıştır.
Davacı, dava konusu taşınmazın miras bırakanları ile kendi tarafından 20 yıldan fazla süre ile tasarruf edilmiş olduğuna, yapılan intikal ve satışların hukuki değerden yoksun bulunduğuna, Süleyman adına tesis edilmiş olan tapu kaydının da hukuki değerini yitirmiş bulunması ve davalıların iktisapta kötü niyetli olmaları nedeni ile kaydın hukuki değerini yitirmiş bulunduğunu, bu itibarla davalılar üzerindeki kaydın iptali ile taşınazın adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. İddia şekline göre, davacıdan hangi miras bırakanından taşınmazın kaldığının sorulup tesbit edilmesi ve buna göre kendisinden miras bırakanına ait mirasçılık belgesi istenilmesi, terekenin iştirak halinde mülkiyet hükümlerine bağlı olması halinde tüm mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması yahut Medeni Kanunun 581. maddesi uyarınca miras ortaklığına bir mümessil tayin ettirilerek onun huzuruyla davaya bakılması ve kamu düzenine ilişkin olan bu dava şartı açıklandığı biçimde yerine getirildikten sonra işin esasının incelenmesi gerekmektedir. Kabul şekline göre ise, her ne kadar davalılar kayıtta malik olarak gözüken Süleyman'ın 50 yıl önce öldüğünü bildirmişlerse de, bu hususun resmi kayda taalluku nedeni ile mahkemece araştırılması ve ona göre Medeni Kanunun 639/2. maddesinin uygulanması olanağının bulunup bulunmadığının düşünülmesi gerekir. Ayrıca davalılar iyi niyet iddiasına dayanmamışlardır. Gerçekten davalıların kayıtta malik gözüken Süleyman ve Hamza'nın füruğları olduğu anlaşılmaktadır. Medeni Kanunun 3. maddesinin 2. fıkrasında "ancak icap hale göre kendisinden beklenen ihtimamı sarfetmiyen kimse hüsnüniyet iddiasında bulunamaz" denilmiştir. 14.2.1951 tarihli ve 7/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da; "vakıa ve karinelerden olayda kanunen iyi niyet iddiasında bulunamıyacak durumu belirmiş olan kimsenin kötü niyetinin diğer tarafa isbat ettirilmesine artık sebep kalmaz ve dava hakkının doğumunu sağlayan dava bertaraf eden iyi ve kötü niyet mahkemece re'sen dikkate alınır" denilmiştir. Davalıların kayıt malikleri ile olan akrabalık ve yakınlık ilişkilerine göre, iyi niyet iddialarında bulunmaları mümkün görülmediği gibi ayrıca bu hususun yani kötü niyetli olduklarının isbatına da gerek bulunmamaktadır. Olayın cereyan şekline göre, davalılar Medeni Kanunun 931. maddesinin öngördüğü korunmadan yararlanamazlar. Mahkemece bütün bu hususlar tartışılıp düşünüldükten sonra uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, dava hakkı yönünden Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen özel daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi Usul ve Yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. Bozma nedenine göre diğer yönlerin incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 29.11.1985 gününde oybirliğiyle karar verildi.