 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1985/383
K: 1986/1099
T: 17.12.1986
DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ANKARA 1. Asliye Ticret Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 25.4.1984 gün ve 54-225 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 31.10.1984 gün ve 4736-4804 sayılı ilamiyle; (..TTK.'nun 1461 inci maddesinin 2 nci fıkrasında temerrüt faizinin ödeme yerindeki banka iskonto oranına göre istenebileceği hükme bağlanmış ise de bu hükmün her olaya uygulama olanağı yoktur. Bu maddenin uygulama alanı bulabilmesi için tarafların tacir olmaları ve borcun da ticaret işletmelerini ilgilendiren bir olaydan doğmuş bulunması ve ayrıca aralarındaki ilişkinin faiz oranını kararlaştırmaya ve mukaveleye dercetmeye elverişli nitelikte olması gerekir.
Olayda her ne kadar taşıma aktinin ihlalinden doğan bir tazminat istemi var ise de taraflardan sigorta şirketi, asıl taraf olan Tarım ve Orman Bakanlığının halefidir. Bilindiği gibi sigorta ilişkisinde sigortacı sigorta ettirenin halefi olup, ancak asilin sahip olabileceği hak ve yetkilere sahip olur. Sigorta şirketinin tacir vasfının olması Tarım Orman Bakanlığının tacir olmaması vasfını kaldırarak, onun sahip olamıyacağı yetkileri kullanmasına olanak vermez. Kaldı ki aralarındaki akdi ilişki faizin önceden kararlaştırılmasına imkan verecek nitelikte bir ilişki de değildir. Yapılan bu açıklamaya göre davacı şirket ancak Bakanlığın kazandığı hak olan % 5 üzerinden faiz yürütülerek bedelin tazminini talep edebilir. Bu nedenle % 36 temerrüt faizi uygulama olanağı yoktur..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden : Davalı vekili Av. (N.A.)
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü :
KARAR : Yukarıdaki açıklamadan da anlaşılacağı gibi Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık TTK.'nun 1461 inci maddesinin ikinci fıkrasının olaya uygulanıp uygulanamıyacağı noktasında toplanmaktadır.
Ticari temerrüt faizinin oranı TTK.'nun 9 uncu maddesinin son fıkrası ile hükme bağlanmış bulunmaktadır. Ne var ki, yasa koyucu bununla yetinmeyerek anılan yasanın son maddeleri arasında yer alan 1461 inci madde ile faize ait tamamlayıcı hükümleri getirmek lüzumunu hissetmiştir. Sözü edilen bu maddenin 2 nci fıkrasında aynen 9 uncu maddenin 2 nci fıkrasındaki miktardan fazla temerrüt faizi iskonto miktarına göre de istenebilir" denmektedir.
Şu halde yasa koyucu, ticari işlerde temerrüt faizi konusunda akit serbestisi ilkesini kabul etmekle beraber yine alacaklı lehine olarak, sözleşme olmasa dahi ödeme yerindeki banka iskonto bedelinin TTK.'nun 9 uncu maddesinin tayin ettiği orandan fazla olması halinde alacaklının bundan yararlanacağı ve buna göre istemde bulunabileceğini de kabul etmiş bulunmaktadır. Burada önemli olan husus temerrüt fazinin ticari bir işle ilgisi olmasıdır. Alacağın dayanağı olan sözleşmenin nevi'i ve kapsamı neticeye etkili olmadığı gibi sözleşme yapılmamış olması dahi sonuca etkili olamıyacaktır. Ortada ticari nitelikte bir iş olması ve temerrüt faizinin de bundan kaynaklanmış bulunması, alacağa TTK.'nun 1461 inci maddesinin 2 nci fıkrası hükmünün, talep halinde uygulanması için yeterli olmaktadır.
Ticari işlerin tanımı, TTK.'nun 3 üncü maddesinde yapılmış bulunmaktadır. Diğer taraftan aynı Yasanın 21 inci maddesinin son fıkrasına göre bir taraf için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, diğeri için de ticari sayılmaktadır.
İnceleme konusu olayda, alacak, taşıma aktinden doğmuş olmasına göre iş ticari nitelikte bir dava olarak kabul edilmelidir. Kaldı ki, davalının sıfatı itibariyle de uyuşmazlık ticari bir iş olarak kabul edileceğinden davacının talep ettiği tazminata ödeme yerindeki banka iskonto haddine göre faiz tahakkuk ettirilmesi yasaya uygun düşmektedir.
Yukarıda açılan bütün bu nedenlerle yerel mahkemece verilen ısrar kararı isabetli olduğundan hüküm onanmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarırın reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 17.12.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.