 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1985/37
K: 1986/184
T: 28.02.1986
DAVA : Taraflar arasındaki "tesbit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda (Samsun İş Mahkemesi)nce davanın reddine dair verilen 18.7.1984 gün ve 226-329 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin 7.11.1984 gün ve 4855-5357 sayılı ilamıyle; (..506 sayılı Kanundan önceki mevzuat döneminde, İş Kanunu kapsamında olmayan işyerlerinde geçen hizmetler sigortalı hizmet niteliğinde sayılamayacağından, davacının davalı belediye işyerinde hangi işlerde çalıştığı saptanıp buna göre kanun kapsamına dahil olarak geçen hizmeti belirlenmek ve o tarihten bu yana geçen dönem için davacının aynı işyerinde çalışmaya devam ettiği ve bir ara verdiği fasılanın da 506 sayılı Kanunun 79/5 maddesindeki hak düşürücü sürenin geçmiş sayılmasına yeterli olmadığı düşünülerek bu dönem için başka işyerinde çalıştığı 70-72 yılları dışlanmak suretiyle hizmetinin tesbitine karar verilmek gerekirken, yazılı şekilde ve hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle davanın tümüyle reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir...) gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü :
KARAR : Davada, 1.5.1958-18.5.1960-20.7.1962-5.2.1974 tarihleri arasında, davalıya ait işyerinde hizmet akdi ile çalıştığının tesbiti istenmiştir.
Davacının anılan işyerinde,1.5.1958-18.5.1960-20.7.1962-1.6.1970-1.1.1973 5.2.1974 tarihleri arasında hizmet akdi ile çalıştığı halde 5.2.1974 tarihinde işe giriş bildirgesi verildiği 506 sayılı Kanunun 79/V. maddesinde yazılı 5 yıllık hak düşürücü süre dolmadan aynı işyerine girip çalışmaya devam ettiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
506 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılan 6900 sayılı Kanunun 38. maddesinde bu tür davaların açılması belirli bir süreyle sınırlandırılmış değildir. 1.3.1965 tarihinde yürürlüğe giren 506 sayılı Kanunun 79/V. maddesinde ise sigortalının ayrıldığı tarihi izleyen sene başından itibaren 5 yıl içinde bu tür davaların açılabileceği hükmü getirilmiştir. Anılan sürenin hak düşürücü süre olduğu ise Yargıtay'ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Olayda hak düşürücü sürenin durması veya kesilmesi söz konusu değildir. Yasanın öngördüğü hak düşürücü süre dolmadan taraflar arasında yeniden ilişki kurulmuş bulunmaktadır. Bu nedenlerle mahkemece, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak icap ederken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 28.2.1986 gününde oyçokluğu ile karar verildi.