 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 1985/339
K: 1986/311
T: 28.03.1986
DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda ANKARA 3. İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 28.3.1984 gün ve 1984/86-77 sayılı kararın incelenmesi davacı kurum tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk dairesinin 7.6.1984 gün ve 1984/3159-3233 sayılı ilamı:
(...Davalı Erhan Mutlu'nun, Ostim Sanayi Sitesi Nakol Sanayii limited Şirketinin ortağı ve müdürü olduğu, işyerinden 1.5.1981 tarihinde itibaren sigortalı gösterildiği, işyerinde 15.3.1982 tarihinde kaza geçirdiği, kurumca tedavi giderleri ile geçici işgöremezliği ödeneği toplamı olarak 37.594 lira masraf ve ödeme yapıldığı, kaza tarihinde de ortak ve müdürlüğünün devam ettiği taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir.
Uyuşmazlık konusu, davalının Bağ-Kur üyesi olması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Ortak ve aynı zamanda müdür kendi işini gören kimse durumundadır ve çalışmaları sonuç olarak Sosyal Sigortalar Kanunun 3. maddesinin ilk fıkrasında anılan bağımsız çalışanlarınki ile özdeştir. Ortak ve müdür niteliklerinin ayrı ayrı gözönünde tutulabileceği düşünülse bile, sonuç gene ayrımsızdır. Zira, ortağın müdür olarak çalışmasının dayanağı bulunan Özel Hukuk İlişkisi, Türk ticaret kanununda belirlenmemiştir. Bu bakımdan, bu konuda sözü edilen Kanunun 138. maddesi gereğince Borçlar kanunun 520.541. maddelerinin uygulanması gerekir. Borçlar kanunun 530. maddesi hükümlerine göre, ortaklığı yöneten ortak ile diğer ortaklar arasındaki ilişkiler, kural olarak "vekalet" hükümlerine bağlıdır. Ortak- müdürün ücret alması da Borçlar Yasasının 386. maddesine göre vekilinin ücrete hak kazanmasını olanak bulunduğuna göre hukuki durumda bir değişiklik husule getirmez.
Diğer yönden 1479 sayılı Yasanın 2229 sayılı kanunun değişik 24. maddesinde limited şirketlerin ortaklarının zorunlu Bağ-Kur üyesi olacakları belirtilmiştir. Aynı Yasanın 2654 sayılı yasa ile değişik 25. maddesinin son fıkrasında ise "Bu Kanuna göre sigortalı sayılanlardan, bu sigortalılıklarının devamı süresinde, aynı zamanda hizmet akti ile çalışanların Bağ-Kur sigortalılıkları devam eder. Bunlar kanunla ve kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulu diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamına giremezler" hükmü yer almaktadır.
Mahkemece, yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın davalının Sosyal Sigortalar Kurumuna tabi sigortalı olacağının kabulü ile davanın reddi Usul ve Yasaya aykırıdır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi Usul ve Yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı kurum vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 28.3.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.