Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E:1985/9-269
K:1985/337
T:03.06.1985
* GENEL GÜVENLİK GÖZETİMİ CEZASININ İNFAZINA BAŞLAMA
ÖZET : TCK.nun 173/son maddesi gereğince verilen genel güvenlik gözetimi cezasının yerine getirilmesine şartta salıverilme ile birlikte başlanması gerekir.
(765 s. TCK m. 173/son)
Devletin Hakimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmağa matuf eylemde bulunmak suçundan sanık Kamil'in, TCK.nun 125. maddesi delaletiyle 171-1, 173/3. maddeleri uyarınca sekiz yıl ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 2 yıl 8 ay müddetle Sivas ilinde Emniyeti Umumiye Nezareti altında bulundurulmasına dair, (Diyarbakır - Hakkari - Mardin - Siirt - Urfa - Van illeri Sıkıyönetim Komutanlığı 1 No.lu Askeri Mahkemesi)'nce verilip kesinleşen 1981/194 esas sayılı ilamdaki hürriyeti bağlayıcı cezadan dolayı şartla tahliye edilmesinden sonra, 2 yıl 8 ay müddetle Sivas İli'nde emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulmasına dair cezanın infazı sırasında Sivas 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nce ittihaz olunan, "hükümlünün hürriyeti bağlayıcı cezasından dolayı şartla tahliye edildiğinden ve bihakkın tahliye tarihi gelmediğinden ve bihakkın tahliye tarihi dolmadan bu cezanın infazının TCK.nun 42. maddesi ile, bu husustaki Yönetmeliğe aykırı" bulunduğundan bahisle, infazın durdurulmasına ve hükümlünün emniyeti umumiye idaresinin nezareti altından serbest bırakılmasına dair kanun yollarına başvurulmaksızın kesinleşen 14.1.1985 gün ve 1985/3 müteferrik sayılı kararın:
"TCK.nun 173/3. maddesinde yazılı muayyen bir yerde ikametle emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulma cezası ile TCK.nun 42 ve 525. maddelerinde yazılı emniyeti umumiye nezareti altında bulundurma cezasının aynı infaz şartlarına bağlı olup olmadığının tesbiti hususunda doğru bir sonuca varabilmek için bu iki cezanın karşılaştırılması gerekmektedir.
TCK.nun 525. maddesinde yazılı emniyeti umumiye nezareti altıncı bulundurma cezasında, mahkeme ilamında infaz yeri tesbit edilemez ve TCK.nun 28, 42. maddeleri muvacehesinde asıl cezanın İkmal veya af ile ortadan kalkmasından sonra infaz edilir. Bu ceza mahkemece, sonradan ref ve tehdit olunabilir. İnfaz yerini hükümlünün kendi iradesi tayin eder. Bu hali ile bir tedbir mahiyetindedir. TCK.nun 173/3. maddesinde yazılı mahkemece tayin olunacak bir yerde ikametle emniyeti umumiye nezareti altına alınmak cezası ise, hürriyeti bağlayıcı cezadan dolayı cezaevinden tahliye edilen hükümlüyü ilamda belirtilen süre kadar bir süre daha Devletin denetimi altında tutmak maksadına matuf bulunmaktadır. Bu sebeple de infaz yeri mahkeme ilamında tesbit edilir. Bu ceza mahkemece sonradan ref ve tahdit olunamaz ve infaz yeri değiştirilemez. Aksini kabul etmenin ise, mahkeme ilamının sonradan değiştirilmesi veya infaz edilemez hale getirilmesi veya ilamın infazının inkıtaa uğratılması anlamına gelir ki, bu da yürürlükte olan kanunlarımıza ve hukuk sistemimize aykırılık teşkil eder. Bu hali ile de muayyen bir yerde ikametle emniyeti umumiye nezareti altına alınmak cezası bir tedbir mahiyetinde olmayıp, önlem içeren bir ceza mahiyetinde bulunmaktadır.
TCK.nun 525. maddesinde yazılı olan tedbirle ilgili olarak aynı kanunun 28 ve 42. maddelerinde infazla ilgili hükümler getirilmiş olduğu halde, TCK.nun 173/3. maddesinde yazılı muayyen bir yerde ikametle emniyeti umumiye nezareti altına alınmak cezasını infaz şartları hususunda TCK.nun 28 ve 42. maddelerine paralel bir hüküm de getirilmemiştir.
Yukarıdaki açıklamalara göre, nasıl ki bir ilamla hürriyeti bağlayıcı ceza ile birlikte para cezası da verildiği takdirde, para cezasının infazının, hürriyeti bağlayıcı ceza ile birlikte TCK.nun 173/3. maddesi uyarınca verilen muayyen bir yerde ikametle emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulma cezasının infazının da hürriyeti bağlayıcı cezanın tamamen infazından sonraya bırakmanın, yani bihakkın tahliye tarihinden sonraya bırakmanın mümkün olmadığı, aksini kabul etmenin ise cezanın infazının sebepsiz olarak geriye bırakılması anlamına geldiği aşikardır.
Bu itibarla; şartla tahliye edilen hükümlünün, bihakkın tahliye tarihi beklenmeksizin TCK.nun 173/3. maddesi uyarınca tayin olunan 2 yıl 8 ay müddetle Sivas İli'nde emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulma cezasının infazı gerektiği nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar ittihazında isabet görülmediğinden" bahisle CMUK.nun 343. maddesi gereğince bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı'nın 9.4.1985 gün ve 23357 sayılı yazılı emrine atfen C. Başsavcılığı'nın 16.4.1985 gün ve Y.E. 373 sayılı tebliğnamesi ile ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla konuyu inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 18.4.1985 gün ve 2520/2147 sayı ile;
(14.3.1966 gün ve 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre, TCK.nun 173/son maddesinde yazılı "bir mıntıkadan ikametle emniyeti umumiye nezareti altına alınmak" cezası, asıl cezaya tabi ve onun zaruri neticesini teşkil eden bir emniyet tedbirinden ibaret bulunmaktadır. Aynı kararın gerekçesinde de bu maddenin TCK.nun 28. maddesindeki hükme dayanılarak getirildiği, TCK.nun 525. maddesindeki emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulmak cezasıyla, mahiyeti itibariyle esaslı bir fark taşımadığı ve taallük ettiği cürümlerin vehamet ve önemi sebebiyle Hakime ayrıca bu cezanın infaz yerini göstermesi lüzumunun öngörüldüğü açıklanmıştır. Diğer taraftan TCK.nun 42. maddesi de emniyeti umumiye idaresinin nezareti altına alınmak cezasının, asıl cezanın ikmal olunduğu tarihten başlayacağını hüküm altına almıştır.
Bu itibarla TCK.nun 42. maddesine göre hükümlü ve şartla tahliye edilen Kamile, TCK.nun 173/son maddesi ile verilen 2 yıl 8 ay süreyle Sivas ilinde emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulma cezasının bihakkın tahliye tarihinde infazına başlanması gerektiğine dair Sivas Ağır Ceza Mahkemesi'nin 14.1.1985 gün ve 1985/ 3 müteferrik sayılı kararında kanuna aykırılık görülemediğinden, Adalet Bakanlığı'nın 9.4.1985 gün ve 23357 sayılı emrine davalı 0. Başsavcılığı'nın 16.4.1985 gün ve Y.E. 373 sayılı tebliğnamesinin reddine, evrakın C. Başsavcılığına iadesine) karar vermiştir.
Bu karara karşı, 2.5.1985 gün ve 56 sayı ile itiraz yoluna başvuran O. Başsavcılığı'nca:
(1 - Meşruten tahliye tarihi ile bihakkın tahliye tarihi arasında hükümlüye TCK.nun 28. maddesinin 3 ve 4. fıkraları hükümleri uygulandığına göre hükümlü bu müddet zarfında nezaret altındadır. Sivas Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı ve bunu onaylayan karar nazara alınırsa hükümlü meşruten tahliye ile, bihakkın tahliye tarihine kadar nezaret altında olduğu gibi, bir hakkın tahliye tarihinden sonra da mahkemece öngörülen sürece genel gözetim altında kalacaktır.
Bu durum da sanık aleyhindedir. Bu nedenle meşruten tahliye tarihinden itibaren genel gözetim cezasının uygulanması gerekir.
2 - TCK.nun 173/son fıkrasının uygulanabileceği cürümler ile, TCK.nun 525. maddesinin uygulanabileceği cürümler arasındaki farklılığın nazara alınması gerektiğinden, Özel Daire kararının kaldırılarak, Sivas Ağır Ceza Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi) talep olunması üzerine, dosya Ceza Genel Kurulu'nda incelendi, gereği düşünüldü:
TCK.nun 173/3. maddesinde: (birinci babda yazılı cürümler için hükmolunacak ağır hapis cezalarına, tertip edilen ceza müddetinin üçte birinden aşağı ve o müddeti geçmemek üzere tayin olunacak bir mıntıkada ikametle emniyeti umumiye nezareti altına alınmak cezası da ilave olunur) hükmüne yer verilmiştir.
Olayımızda, sanık Kamile, Türk Ceza Kanununun birinci babında yazılı bir cürüm işlediği için, TCK.nun 125, 171/1. maddeleri uygulanmak suretiyle" sekiz yıl ağır hapis cezası verildiği gibi; uygulanan yasa maddelerinin zorunlu sonucu olarak, aynı Yasanın 173/ son maddesi gereği "iki yıl sekiz ay müddetle Sivas ilinde emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulmasına" da karar verilmiştir.
Özel Daire ile C. Başsavcılığı arasında oluş ve subutta herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu husus: TCK.nun 173/son maddesi gereğince sanığın verilen "iki yıl sekiz ay müddetle Sivas İli'nde emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulma" cezasının sanığın, şartla salıverilmesi ile birlikte mi; yoksa diğer emniyeti umumiye nezareti cezalarında olduğu gibi, TCK.nun 42. maddesi gereğince "asıl cezanın ikmal veya kısmen veya küllüyen af olunduğu tarihte mi", başka bir deyişle bihakkın tahliye (meşruten tahliye süresinin bitimi) tarihinden sonra mı başlaması gerektiği hususudur.
Özel Daire kararına dayanak yapılan 14.3.1966 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile, "TCK.nun 173/son maddesi gereğince verilen emniyeti umumiye nezareti altına alınmak cezasının, sürgün cezası niteliğinde olmadığı" belirlenmiş olup, konumuzla bir ilgisi bulunmamaktadır.
TCK.nun 173/son maddesi gereğince verilen emniyeti umumiye nezareti altına alınmak cezası, diğer emniyeti umumiye nezareti altına alınmak cezalarından farklı özellikler taşımaktadır. Şöyle ki;
a - Anılan madde uyarınca verilen emniyeti umumiye cezalarında, "sanığın tayin olunacak bir mıntıkada ikamete" mecbur bırakılmasında asıl amaç suçlunun belli bir süre kendini suça iten çevreden uzak tutulmasıdır. Halbuki, bu cezanın infazına, şartla salıverme süresi sonunda başlandığı takdirde, sanık şartla salıverilme süresi içinde bu çevreye geri dönebilecek ve yıllar sonra kendisini "mahkeme kararında belirtilen yerde" genel gözetim altında bulundurmanın, hele sanık şartla salıverme süresini iyi halle geçirmişse hiçbir anlamı kalmayacaktır.
b - 647 sayılı Yasanın 19/8. maddesi gereğince, "şartla salıverilmiş olan hükümlüler hakkında, şartla salıverme süresinin sonuna kadar TCK.nun 28. maddesinin 3 ve 4. fıkraları hükümleri uygulanır". Başka bir deyişle, bütün hükümlüler şartla salıverilme süresi içinde emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulacaklardır. TCK.nun 17/son maddesi hükmüne göre ise şartla salıverilme kararının geri alınması halinde, sanığa verilen emniyeti umumiye nezareti altında bulundurma cezasından" şartla salıverme halinde geçirdiği sürenin "mahsup"u gerekmektedir.
173/son maddeye göre "sanığın mahkeme kararında tayin edilen mıntıkada ve kararda belli edilen sürece "emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulması zorunludur. Eğer bu maddeye dayanarak verilen emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulma cezasının şartla salıverilmesi ile birlikte başlamayacak olursa, şartla salıverilme süresinde mahkeme kararında belirtilen yerden başka bir yerde emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulan sanık hakkında,mahsup işlemi yapılamayacak, başka deyişle şartla salıverme kararı geri alındığı takdirde, TCK. 17/son maddesi uygulanamayacak, sanık aleyhine durum yaratacak bu çeşit bir uygulama ise, "eşitlik ilkesine" aykırı olacaktır.
c - 8.5.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3200 sayılı Kanunla, Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanunun 39. maddesi değiştirilerek "Devlet Güvenlik Mahkemelerince hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum edilenler, cezalarının bihakkın infazından sonra uygulanmak kaydıyla, ceza müddetinin üçte birinden aşağı olmamak ve verilen ceza müddetini geçmemek üzere, mahkemenin hükmedeceği, müddetle ve tayin edeceği yerde emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulurlar" hükmüne yer verilmiştir.
Bu madde hükmünden, kanun koyucunun amacının, diğer mahkemelerce 173/son maddenin uygulanması suretiyle verilen "tayin olunacak bir mıntıkada ikamete ilişkin emniyeti umumiye altında bulundurulma" cezasında da infaz tarihinin "cezaların bihakkın infazından sonra" başlayacağı yolunda olduğu anlamını çıkarmaya olanak yoktur. Esasen anılan maddenin son fıkrasında: (Bu maddenin uygulandığı hallerde TCK.nun 173. maddesinin son fıkrası hükmü uygulanmaz) denmek suretiyle, kanun koyucu tarafından yasanın uygulama alanına açıklık getirdiği gibi; hakkında 173/son maddesi uygulananların farklı bir infaz rejimine tabi tutulacakları da kabul edilmiştir.
Açıklanan hususlar gözönünde tutulduğunda, TCK. 173/son maddesi gereğince "belli bir mıntıkada ve mahkeme kararında belirtilen süre zarfında emniyeti umumiye cezası altında bulundurulması" gereken hükümlülerin, bu cezaların infazına, bihakkın tahliye tarihinden sonra değil, şartla salıverilmeleri ile birlikte başlanması gerekeceğinin kabulünde zorunluluk bulunduğundan, C. Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan üyelerden 9. Ceza Dairesi Başkanı H. Aydın Saraçoğlu ve Üye Sabih Kanadoğlu:
(Sorunun açıklığa kavuşturulması İçin öncelikle TCK.nun 173/son maddesinde yer alan muayyen bir yerde ikametle emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulma cezasının niteliğinin tesbiti gerekir... 14.3.1966 gün ve 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre bu ceza, asıl cezaya tabi ve onun zaruri neticesini teşkil eden bir emniyet tedbirinden ibarettir. Aynı kararın gerekçesinde de TCK.nun 173/son maddesinin TCK. 28. maddesinde yer alan hükme dayanılarak getirildiği TCK.nun 525. maddesindeki emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulmak cezasıyla mahiyeti itibariyle esaslı bir fark taşımadığı ve taallük eniği cürümlerin vehamet ve önemi sebebiyle hakime ayrıca bu cezanın infaz yerini göstermesi lüzumunun öngörüldüğü belirtilmiştir. Bu niteliği itibariyle muayyen bir yerde ikametle emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulma cezasının da TCK.nun 42. maddesindeki genel açık ve kesin hükme bağlı olarak asıl cezanın ikmal olunduğu tarihten başlaması gerekli bulunmaktadır.
Ayrı hukuki işlemin ayrı sonuç doğurması tabii bulunduğundan TCK.nun 19/8 maddesi delaleti İle TCK.nun 28/3-4 maddesi uyarınca hükümlünün meşruten tahliye tarihi İle bihakkın tahliye tarihi arasında emniyeti umumiye nezareti altında bulunacağı ve bitiminden itibaren yeniden belirlenen yerde nezaret altına alınacağı ve bu durumun aleyhine sonuç doğuracağı yolunda itirazın 1. maddesinde yer alan görüşe de katılma imkanı. görülmemiştir.
Kaldı ki, 8.5.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3200 sayılı Kanunun 7. maddesiyle Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanunun 39. maddesinde yapılan değişiklikte, kanun koyucu konuyla ilgili iradesini kesin bir şekilde açıklamıştır.
Anılan maddeye göre 'Devlet Güvenlik Mahkemelerince hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum edilenler, cezalarının bihakkın infazından sonra uygulanmak kaydıyla, ceza müddetinin üçte birinden aşağı olmamak ve verilen ceza müddetini geçmemek üzere mahkemenin hükmedeceği müddetine ve tayin edeceği yerde emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulurlar.
Mükerrer aynı cezanın verilmesinin önlenmesi için maddenin son fıkrası, bu maddenin uygulandığı hallerde TCK.nun 173/son maddesinin uygulanamayacağını da hüküm altına almıştır.
TCK.nun 173/son maddesiyle, yukarıda belirtilen Devlet Güvenlik Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanunun değişik 39/1. maddesi arasında kanun koyucunun infaza başlama tarihi üzerindeki açıklanan iradesinden başka herhangi bir farklılık bulunmadığı izahattan varestedir.
Bu itibarla kararın verildiği mahkemeye göre değişik uygulamaya yol açacak ve eşitlik ilkesini bertaraf edecek çoğunluk görüşüne katılmıyoruz) demişler; diğer üyeler ise: (H. Aydın Saraçoğlu ve üye Sabih Kanadoğlu tarafından açıklanan görüşlere katıldıklarını) ileri sürerek, itirazın reddi gerektiği yolunda oy kullanmışlardır.
Sonuç : Yukarıda açıklanan nedenlerle, 0. Başsavcılığı itirazının kabulü ile, 9. Ceza Dairesi'nin 18.4.1985 gün ve 5250/ 2147 sayılı kararının KALDIRILMASINA, Sivas Ağır Ceza Mahkemesi'nin 14.1.1985 gün ve 1985/3 sayılı kararının (BOZULMASINA), varit görülen bozma nedeni sanık lehine bir uygulamayı içerdiğinden, CMUK.nun 343. maddesi gereğince "Sanık Kamil hakkında verilen iki yıl sekiz ay müddetle Sivas ilinde emniyeti umumiye nezareti cezasının infazına ŞARTLA SALIVERİLMESİ İLE BİRLİKTE BAŞLAMASI" hususunun Genel Kurulumuzca karara bağlanıp, kararın sonuç bölümünde bu şekilde açıklamasına, 3.6.1985 gününde, üçte ikiyi geçen çoğunlukla karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • E-satış u yap a girdim. satışa çıkacak ve satışda olan ilanlara tıklayatrak sayfasına girdim buradaki izlemeye al butonu gördüm ve bastım fakat i 
  • 26.04.2024 21:39
  • [Suçlar] Dolandırıcılık mı hukuki ihtilaf mı 
  • 25.04.2024 13:09
  • [Alacak tahsil] Vekalet sözleşmesinde zamanaşımı süresi başlangıcı 
  • 23.04.2024 00:24
  • [Mirasçılık] Abilerim babamı sokağa atıyor. Dedem tapuyu abilerimin üzerine yapmış. 
  • 22.04.2024 06:30
  • [Boşanma davaları] Vasi ataması hk. 
  • 18.04.2024 09:43


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini