DAVA : Dosyaya, oluşa ve mevcut delillere göre:

Ortaokul öğretmeni olan sanık, eşi Emine Sarı adına 2.5.1979 tarihi ile Türkiye İş Bankası Çırpı Şubesinde para yatırarak 5.000 liralık hesap açtırmış, hesabı imzalaması istendiği halde Emine Sarı bankaya uğramamıştır.

25.1.1980 günü rahatsızlığını ileri sürdüğünü eşi Emine Sarı'nın taklid edilmiş imzasının taşıyan ve "nezdindeki KCK; 9e52 no'lu hesabından aşağıda tatbik imzası bulunan eşim Ceyhan Sarı'ya 5.000 lira ödemenizi rica ederim" yazılı bir yazıyı adı geçen banka şubesine ibraz eden sanık, hesaptaki 5.000 lirayı çekmiştir. Sanık, okulunun mutemedi olduğundan banka ile devamlı ilişkisi olduğundan itimat edilerek aslında usulsüz olan bu ödeme yapılmıştır. Ödeminin dekontu Emine Sarı'nın okulu Arıkbaşı İlkokuluna gönderilmiştir.

Bu arada Emine sarı, kocası sanık aleyhine boşanma davası açmış, bu dava sürerken ödemeden haberi olmadığını ileri sürerek 24.10.1980 günü banka şubesine müracaat etmiş, kartona alınan imzasının ödeme talimatındaki imzasına benzemediğini tesbit edince, sanık derhal bulunup kendisinden 5.000 lira tahsil edilip, Emine Sarı hesabına 3.11.1980 tarihinde yatırılmıştır.

Emine Sarı ise, C.Sacılığına ihbarda bulunarak sanık hakkında kamu davacı açılmasını sağlamıştır.

Sanık savunmalarında: (Eşinin muvakatı ile bu işi yaptığı için gelişi güzel imza attığını, eşinin ise eşyalarını alıp evini terk ettikten sonra hakkında şikayetçi olduğunu) ileri sürmektedir.

Olayda banka şubesinin dolandırılması söz konusu değildir. Zira;

Sanığa usulüne uygun bir ödeme yapılmadığı bizzat ilgili banka şubesi yetkililerince de kabul edilmektedir. Söz konusu hesapta müdahilin tatbik ve mukayeseye elverişli imzası yoktur. Buna rağmen ibraz ettiği yazıya dayanarak sanığa ödeme yapılmıştır. Halbuki banka görevlileri, diğer müşterilere yaptıkları gibi işlem yapsalardı, sanığa ödeme yapılmayacak, dolayısıyla suç konusu olay meydana gelmeyecektir.

İtimada dayandığı için, usulüne uygun şekilde işlem yapılmayan her olayda "yetkili mercilerin hulus ve saffetinden yararlanıldığını" kabul etmek, dolandırıcılık suçunun kapsamının yasada öngörülmeyen şekilde genişletilmesine neden olacağı gibi; bir banka şubesine, eşinin taklit edilmiş imzasını taşıyan bir yazı vermek de başlı başına kandırıcı mahiyette hile ve sania teşkil eden bir hareket sayılmaz.

Aslında; sanık, eşinin rıza göstereceğine inandığı için, ihtiyaç duydukları parayı onun imzasını taklit ederek bankadan çekmiştir. Nitekim sanığa bu ödemenin yapıldığına ilişkin dekont kendisine gönderilmesine rağmen, müdahil aylarca sesini çıkarmamış, bu ödemeye rızası olduğunu "zımni" bir şekilde belirtmiştir.

Sonradan, kocasıyla arası bozulan müdahilin, "aile sırrı" olarak kalması gereken bu olayı ortaya atarak, suç işleme kastıyla hareket etmediği açıkca ortaya çıkan sanığın cezalandırılması için çaba göstermesi ve yargı mercilerini bu çeşit emellerine alet etmeye çalışması, yasalarımızca himaye elverişli davranışlar olarak kabul edillemiyeceğinden, temyiz itarazının kabulü ile, direnme hükmünün değişik gerekçe ile bozulmasına ve sanığın beraetine karar verilmelidir. Çoğunluk görüşüne katılmayan Üyeler; (Sanığa yapılan ödemenin usulüne uygun şekilde yapılıp yapılmadığı konusunda araştırma yapıldıktan sonra sanığın hukuki durumunun tesbiti gerektiğini) ileri sürerek, bu yolda oy kullanmışlardır.

Diğer Bölümlerimiz +
Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini

Yargıtay Kararları 2007 2006 2005 2004 2003 2002 2001 1999 1998 1997 1996 1995 1994 1993 1992 1991 1990 1989 1988 1987 1986 1985 1984 1983 1982 1981 1980 1979 1978 1977 1976 1975 1974 1973 1927-1972