 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1985/29
K: 1985/316
T: 03.06.1985
DAVA : Görevli memura menfi mukavemetten sanık Nevzat'ın hükümlülüğüne dair, (Karacabey Sulh Ceza Mahkemesi)'nden verilen 10.5.1984 gün ve 214/261 sayılı hüküm, sanık vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 2. Ceza Dairesi'nin 29.11.1984 gün ve 10148/10923 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiştir.
C. Başsavcılığı'nın CMUK.nun 322. maddesi gereğince Özel Daire kararının kaldırılarak hükmün bozulması istemini bildiren 10.1.1985 gün ve 13 sayılı itiraznamesiyle dosyanın 1. Başkanlığa gönderilmesi üzerine; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Görevde trafik polis memurlarına menfi mukavemette bulunmaktan sanık Nevzat'ın TCK.nun 260. maddesi uyarınca takdiren ve teşdiden 3 ay hapsine ilişkin hükmü Özel Daire:
Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, hakimin kanaat ve takdirine göre isteme aykırı olarak oybirliğiyle onamıştır.
Onama kararına yasal sürede itirazda bulunan C. Başsavcılığı;
TCK.nun 260. maddesindeki suçun oluşması için yasa ve buyrukların uygulanmasına karşı koymak amacı ile nüfuz ve müessir kuvvet kullanılması gerekmektedir.
Oluşa ve olay tutanağına göre sanık trafik zabıtasının denetiminden kaçmıştır. İzleme sonucu ise ikinci bir eylem doğmuştur, bu da tehlikeli araç kullanmaktır. Böylece iki ayrı eylem mevcut iken bunlar tek eylem kabul edilerek memura menfi mukavemetten dava açılmıştır.
Oysa sanık memura karşı nüfuz ve müessir kuvvet kullanmak suretiyle bir direnmede bulunmamıştır.
Bu itibarla itirazın kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına karar verilmesi istenmektedir.
Menfi mukavemet olarak tanımlanan TCK.nun 260. maddesindeki eylem failin devlet memurunun görevine giren bir işlemin yapılmasına şiddet veya tehdit kullanılmaksızın karşı koymasıdır.
Olayımızda sanık gece 03.00 sıralarında sarhoş olarak sağ farı yanmayan Reno marka otosuyla sağa - sola yalpalayarak seyrederken, trafik ekibi tarafından sellektör yapılarak yasal işlem yapılmak üzere durması ihtar olunmuştur. Sanık idaresindeki otosunu durdurmayarak görevli polis memurlarından 15 kilometre kaçmış otoyu şaranpola düşürmesi sonucu durmuştur.
Sanığı trafik ekibi tanımakta, sanık da ekibi görüp kaçmaktadır. Sanık bu olaydan 2 sene önce ölümle sonuçlanan ve TCK.nun 455. maddesi kapsamına giren suçundan dolayı hüküm giymiştir. Olaydan 7 ay önce de tedbirsizlik ve dikkatsizliği sonucu bir polis memurunun yaralanmasına neden olmuştur. Davası henüz sonuçlanmamıştır.
Sanık trafik kurallarına uymayarak işlediği eylemden dolayı yasal işlem yapmak üzere sellektörle dur ihtarında bulunan görevli polis memurlarının bu ihtarına uymayarak otosuyla kaçmıştır. Sanık mekanik güce sahip otosunu kullanarak olayın niteliğine göre başka türlü menfi mukavemet olanağına sahip olmadığından kaçmak suretiyle menfi mukavemette bulunmuştur.
Menfi mukavemetin kişiye karşı kullanılması zorunlu olmayıp yapılacak işleme karşı yapılması halinde de suç oluşacaktır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 1973/2-430-464 sayılı bir kararında, kamyonuna haciz koymak için gelen icra memurunun haciz işlemine engel olmak amacıyla sanığın bir bahaneyle kamyonu memurun yanından kaçırmasını menfi mukavemet olarak kabul etmiş ve gösterdiği gerekçede TCK.nun 260. maddesinde kanun ve nizam hükümlerinden birinin icrasına muhalefet için nüfuz ve müessir kuvvet sarf edenler bir seneye kadar hapis cezasıyla cezalandırılır denmektedir. Burada, aranan nüfuz ve müessir kuvvet sarfının kişilere karşı kullanılması şart değildir. Bu nüfuz ve kuvvetin, memur tarafından yerine getirilmesine çalışan işleme karşı kullanması yeterlidir. Bu işlemin yapılmasına engel olmak için sanığın nüfuz ve müessir kuvvetini sarfetmiş bulunması yasada aranan maksadın gerçekleştiğini göstermektedir. Haczedilecek şey kaçırılan kamyondan ibaret olduğuna göre; sanığın haciz işlemine başka türlü karşı koyması düşünülemez. İşlenen eylem, bu nedenlerle, anılan maddenin öngördüğü suç unsurlarını kapsamaktadır görüşüne yer verilmiştir.
Bu itibarla itirazın reddine karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle itirazın reddine, 27.5.1985 gününde birinci incelemede yasal çoğunluk sağlanamadığından, 3.6.1985 günlü ikinci incelemede salt çoğunlukla karar verildi.