Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1985/271
K: 1986/40
T: 03.02.1986
DAVA : Kasden adam öldürmekten sanık H. T.'nin üzerine atılı bu suztan TCK.nun 456/1, 457/1, 51/1. maddeleri uyarınca sonuç olarak 6 ay 22 gün hapsine dair Niğde Ağır Ceza Mahkemesinden verilen hükmü C. Savcısının temyizi üzerine inceleyen özel daire:
"Toplanan deliller karar yerinde incelenip sanığın suçunun sübutu kabul, cezayı azaltıcı sebebin derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, inclenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedeni dışında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Ancak;
Sanığın eylemi ile maktulün ölümü arasında illiyet rabıtası bulunmasına ve maktulün ölümününün müessir fiil sonucu meydana gelmiş olmasına göre, sanığın eylemi TCK.nun 452. maddesine uyduğu halde yazılı şekilde hüküm kurulması isibetsizliğiyle bozmuştur.
Bu karara karşı mahalli mahkeme;
Sanık ve maktulün bahçe sulama meselesinden münakaşa yapıp maktulün küfretmesi üzerine büyükçe bir taşı atarak kaburgalarının kırılmasına sebep olduğu ve bundan dolayı maktulün öldüğü, kırıklar nedeniyle 15 gün işten kalır derecede yaralandığ, doktor raporu ile anlaşılmış olup ölümün bundan dolayı olup olmayacağı anlaşılamamışmıştır.
Nernekadar kasten öldürmekten dava açılmış, esas mütalaa TCK.nun 452/2 den verilmiş isi de, maktulün atılan taşla yaralanıp öldüğü anlaşılamamıştır. Adli Tıp raporunda otopsinin eksik yapıldığı ve bu itibarla kırığın akciğerlerde bir lezyon yapır yapmadığı veya kendisinde mevcut bir hastalığa bu travmanın eklenip eklenmediğinin araştırılmaması sebebiyle ölüm üzerine müessir olup olmadığının söylenemeyeceği bildirilmiştir. 23.3.1983 tarihinde yapılan otopsiden sonra geçen zaman zarfında cessette meydana gelecek fiziki ve kimyevi değişikler sebebiyle kabir açılıp birinci ihtisas kurulunun noksan olduğunu bildirdiği hususların araştırılması imkanı kalmadığından, şüphenin sanık lehinde yorumlanması gerekir, gerekçesiyle direnmiştir.
Sanık H. T.'nun, birlikte oturduğu kayınpederi maktül D. T. ile dikme sulama meselesinden olay günü münakaşa yaptığı, maktulün sanığa hakaret ettiği, sanığın da büyükçe bir taşı eline alıp maktule doğru fırlattğı, sırtının sol kısmına taşın isabeti sonucu, maktulün olduğu yere düştüğü, sanığın olay yerinden kaçtığı, maktulün feryadını duyan yakınlarının olay yerine geldikleri ve maktülün de biraz sonra evi önünde vücudu şişerek öldüğü,
ölü muayene ve otopsi tutanağında, maktülün (gövdenin sol yanında daha bariz olmak üzere şişliğin olduğu görüldü, haricen yapılan muayenede deriye basıldığında krapitasyonun alındığı göğsün sol yanında 7-8-9 ncu kaburgalara rastlayan kısmında bir çöküklüğün varlığı tesbiti, dıştan basıldğında kaburgaların kırılmış olabileceği kanısı uyandırdı, bu kırılan kaburgaların sol akciğere batarak pinomotoraks oluşturabileceği düşünüldü, bundan dolayı cessedin açılmasına karar verildi.
Sol meme ucunda orta koltuk çizgisinin sol kaburgayı kestiği noktaya doğru bir kesi yapıldı, cilt ve cilt altı kaburgalara kadar usulüne uygun açıldı, ancak bu bölgede kuburgalarda kırığa rastalanılmadı, arkaya doğru cilt altı ve yağ dokusu kas tabakası bir miktar daha sıyrıldıktan sonra sol skapulanın alt ucunda kırık bulgularına ait belirtilere rastlandı. Bunun üzerine arka koltuk çizgisinden başlayan omurgaya kadar devam eden 20 cm. boyunda ikinci bir kesi daha yapılarak kemiğe kadar olan dokalar kemikten sıyrılmaya başlandı. Bu arada skapulanın alt ucunda kanama odaklarına ve kan pıhtıları ile parçalanmış dokulara rastlanıldı, kas tabakası kemikte iyice sıyrıldığında skapulanın alt ucuna rastlayan iki kaburganın kırıldğı görüldü, bu arada göğse önden basıldığında kırık yerlerinden dışarıya havanın çıktığı çıkarken sesten anlaşıldı, bölgeye basıldığında bir miktar sıvanında basıp çekmekte girip çıktığı görüldü. Bu bulgulardan dolayı kırılan kuburgaların kırık uçlarının sol akciğere batarak pinomotoraksa neden olduğu ve pinomoktoraks sonucu oluşan solunum yetersizliğinden ölümün meydana geldiği kanaatına varıldı) denilerek klasik otopsi yapılmadığı,
Adli Tıp Kurumu 1. ihtisas kurulunun 21 Eylül 1983 tarih 19484-1677 Sayılı mütalaasında; sonuç olarak (Taşla vurulması sonucu yaralanıp öldüğü iddia edilen 1328 D.lu D. T. adındaki şahsın cesedinde otopsi yapılmıdığı, ancak lokal olarak yara bölgesinin açıldığı, sol kürek alt kısmında iki adet kot kırığı tesbit edildiği, göğsün açılarak bu kırıkların akciğerlerde herhangi bir lezyon yapıp yapmadığı veya kendisinde mevcut bir hastalığa bu travmanın eklenip eklenmediği araştırılmadığından travmanın ölüm üzerine müessir olup olmadığı, hakkında kesin bir şey söylenemeyeceği, 2 kot kırığı arızasının şahsın hayatığı tehlikeye maruz kılmadığı, 15 gün mutad iştigaline engel teşkil edeceği, 2 kot kırığı ile müterafık arızasının kendi seviyesinden düzgün bir zemine düşmekle husulünde varit görülmediği, ancak arızalı bir zemine düşmekle veya ağırca bir taşın vurulması ile husule gelebileceği, tıbben tefrik edilemeyeceği oy birliği ile mütalea olunur.) denilmiştir.
TCK.nun 452. maddesinde (Katil, kastıyle olmayan darp ve cerh veya müessir fiilden telafi nefis husule gelmiş olursa, fail, TCK.nun 448. maddede beyan olunan ahvelde sekiz, 449. maddede yazılı ahvalde on ve 450. maddede muharrer ahvalde l5 seneden aşağı olmamak üzere muvakkat ağır hapse mahkum olur.
Eğer telefi nefs failin fiilinden evvel mevcut olupta failce bilinmiyen ahvalin birleşmesiyle veyahut failin idaresinden harif ve gayri melhuz esbabın inzimamı ile vukua gelirse, 448. maddede beyan olunan ahvalde 5 seneden, 449. maddede muharrer ahvalde 7 seneden ve 450. maddede yazılı ahvalde faili 10 seneden aşağı olmamak üzere ağır hapis cezasıyle cezalandırılır) denilmektedir.
Bu maddede mevzubahis edilen suçun manevi unsuru müessir fiil ika ve bu fiilin o kimsenin ölümüne sebep olması, müessir fiille ölüm arısında illiyet rabıtasının bulunmasıdır. (Abdullah Polat Gözübüyük TCK.nun açıklaması sahife; 344-345).
Nedensellik bağlantısı konusunda kanunumuzda kabul edilmiş genel bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak, doktirinde bu hususta değişik görüşler ileri sürülmüştür. Şart teorisinde bir netice birçok şartların bir araya gelmesiyle gerçekleşirse, bu şartları bulmaya imkan yoktur. Her bir şartla netici arasında illiyet rabıtası mevcuttur. Bu şartları meydana getirenlerin tamamen neticeden mesul olmaları gerekir, denilmektedir. Ancak; şart teorisine karşı çeşitli yönlerden eleştiriler ileri sürülmüştür. Şart teorisinin sorumluluk sınırı pek fazla genişlettiğinden hukuk gereklerine ve adelet duygusuna aykırı düşecek bir takım delaletlere götürebeleceği iddia edilmiş ve sorumluluk sınırının genişlettirilmesinin sakıncaları çeşitli misallerle izah edilmiştir.
Bir şahıs muymuncukla ve hırsızlık maksadıyle evin kapısını açıp içeri girse hırsızlığı müteakip kapıyı kapatmayı unutarak çıkıp gitse, kapının açık olduğunu gören hasmı içeri girerek ev sahibini öldürse, burada kapının açık bırakılması ölüm neticesinin sebebi olduğundan kapıyı açık bırakan hırsızın da ev sahibini öldüren katil gibi ölüm neticesinde mesul tutulması gerekir. (Gırispığnı GNI, 2-89)
A tarafından yaralanan ve tedavisi için hastaneye sevk edilen B'nin binmiş olduğu trenin devrilmesi sonucu ölmesinden B'yi yaralamakla kusurlu sebebi yaratmış olan A'nın ölümden sorumlu olması isabederdim. Bu halin hukuka uygunluğu iddia edilemez denilmektedir.
Profesör Faruk Erem TC. Hukuk isimli kitabının 451. sahifesinde katil kastı olmaksızın yapılan müessir fiile ölümün husule gelmesini, şu şekilde izah etmektedir.
TCK.nun 542. maddesinin tatbiki için fail tarafından istenmemiş olan ölüm neticesinin fail tarafından istenmiş olan müessir fiille husule gelmiş olması lazımdır. Eğer ölüm müessir fiilden gayri bir sebepten husule gelmişse bu madde tatbik edilemez.
Hukuki önem teorisi taraftarlarından Ranieri, failin hareketi uygun ve tipik değilse yani adam öldürmeyi yasak eden kanuni tarifteki ölüm neticesini meydana getirmeye elverişli değilse fail uygun olmayan hareketlerinden böyle bir neticenin doğabileceği tahmin edecek durumda değildir. Bu duruma eklenen sebep, fail tarafından harekete geçirilen sebepler serisine yön değiştirmiş, belirli bir neticeyi meydana getirmeyi esasta uygun olmayan bir harekete bu niteliği vermiştir. Böyle olunca evvelki uygun hareket, meydana gelen netice bakımından artık uygun sayılmaz. bunun içindir ki nedensellik ilişkisi kesilmiştir. Neticenin sebebi, failin hareketi değil, bu harekete eklenen şarttır. (Dr. Sulhi Dönmezer-Sahir Erman Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku- Cilt 1 sahife 558).
Profesör Tahir Taner- Ceza hukuku kitabı-sahife 3014de bir suçun bir şahsa isnat olunabilmesi ve binnetice onun mesul olabilmesi için madde ve manevi sebebiyet alakasının mevcudiyeti lazımdır. Fiil, o neticeyi husule getirmeye salih ve uygun olmalıdır. Eğer netice münhasıran mağdurun veya bir üçüncü şahsın fiilinden yahut tabiat hadesesinden ileri gelmiş ise bu halde sebebiyet alakası yoktur.
Profesuör Sulhi Dönmezer ve Sahir Erman'ın Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku isimli eserinde hukuk alanında sebep değeri taşıyabilmesi için bir şamrtın muayyen bir neticeyi meydana getirmeye elverişli ve uygun olması gerekir.m Bir kimse egemenlik ve tasarruf alanının dışında kalan ve bu sebeple tahmini kendisinden beklemeyen bir neticeden sorumlu tutulamaz. 452. maddenin uygulanması için, failce yapılan hareketin objektiff takdire göre uygun ve elverişli sayılması daima aranacaktır denilmektedir.
Öncekişartları nazara almayıp netice ile doğrudan doğruya bağlantısı bulunan hareketleri sebelp sayan son şart teorisi taraftarlarından Azzali (Sebep, diğer şartlar en son olarak eklenen ve isnat kabiliyeti haiz insan tarafından gerçkeleştiren şarttır) demektedir.
Bu açıklamalardan anlaşıldığına göre sanığın eyleminin müessir fiil neticesi telefi nefs olarak mütalaa edilebilmesi için ölümün ika edilen müessir fiilin tabii sonucu olması gerekir. Müessir fiilden sonra bir inkita vuku bulmuşsa ve ölüm başka bir sebepten meydana gelmişse müessir fiil ile husule gelen ölüm arasında illiyet rabıtası mevcut olmadığından, sanık hakkında TCK. nun 452/maddesinin uygulanması mümkün değildir.
İncelenen olayda sanığın öldürme kastıyla hareket etmediği, oluş ve delillerle açığa çıkmıştırm. Esasen bu konuda herhangi bir uyuşmazlıkta bulunmamaktadır. Ancak; maktülün olaydan önceki zamanlardya ve olay günü herhangi bir hastalığı veya rahatsızlığı bulunmadığına ve dosyada bunun aksine bir delilde olmadığına ve sanığın müessir fiilinin hemen akabinde öldüğüne, ölümü meydana getiren yarayı sanık ika eylediğine göre, sanığın eylemi ile ölüm arısnda illiyet bağının bulunduğuna kabulü zorunludur ve sanığın eylemi TCK.nun 452. maddesinin birinci fıkrasına temas eder vasıftadır.
Bu itibarla C. Sacsının temyiz itirazlarının kabulü ile mahalli mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Üye Mustafa Aksoy ise; Olayda inzimam eden nedenle ölüm meydana geldiği görüşü ile eylemin Md. 452. f.2 ye uyduğundan bahisle çoğunluk düşüncesinden ayrıldğını öne sürmüş.
Çoğunluk görüşüne katılmayan üye O. F. Yöndem oluşa, delillere, takdire göre onama yönünde oy kullanmıştır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanın nedenlerle C. Savcısının temyiz itirazlarının kabulü ile mahalli mahkeme direnme hükmünün tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 3.2.1986 gününde 2/3 geçen oy çokluğuyla karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Tapu babamın adına, kira sözleşmesi benim adıma. Kiracı tahliye hk.? 
  • 01.08.2025 20:09
  • [Ticari krediler] see this here sky kingdom aviation 
  • 01.08.2025 19:42
  • [Kredi notu] check it out sky kingdom aviation 
  • 01.08.2025 19:36
  • you could try here sky kingdom aviation 
  • 01.08.2025 19:20
  • [Bankalar hukuku] read this article sky kingdom aviation 
  • 01.08.2025 19:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini