Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1985/270
K: 1986/28
T: 27.01.1986
DAVA : Adam öldürmeye teşebbüs ve 6l36 sayılı Yasaya aykırı davranıştan sanık A.S.ile adam öldürmeye teşebbüs suçuna katılmaktan sanıklar M. M. ve M. K. haklarında Develi Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda;
1- Sanık A. D.'nin
a- mağdur A. K.'yı yaralamaktan; TCK.nun 456/2, 5l/l, maddeleri uyarınca l sene 6 ay hapsine,
b- 6l36 sayılı yasaya aykırı davranıştan beraatine,
2- sanıklar M. M. ve M. K.'nın üzerlerine atılı suçtan delil yetersizliği sebebiyle beraatlerine, dair verilen hükmü inceleyen özel Daire;
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun subutu kabul, cezayı azaltıcı sebeplerin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedeni hariç bir isabetsizlik görülmemiştir.
Ancak;
Sanık, taş veya tornavida sapı gibi sert bir cisimle mağdurun hayati önemi haiz olan baş bölgesine kafatasında kırak husule getirecek suretle kuvvetle direkt olarak vurduğu ve hayati tehlike geçirdiği, Adli Tıp Meclisinin mütalaaları ve dosya içeriği ile sabit olup, sanığın öldürme kastı ile hareket ettiğinden, TCK.nun 448, 62. maddeleri yerine suç vasfında yanılgıya düşülerek yaralamaktan ceza tayini4i isabetsizliğiyle bozmuş,
Bu karara karşı mahalli mahkeme, özetle Adli Tıp mütalaası: tarafsız görgü tanğı T. Ş.'nin maddi bulgulara uyan ifadesi ve savunma uyarınca sanığın yumruk büyüklüğündeki taşı 6-7 metre mesafeden fırlatarak suçu işlediği ve tek bir taş atma ile yetinip saldırısına devam etmediği bu nedenle eyleminin yaralama vasfında olduğu, olay yerinden ayrılıp giderken (bu sana yeter) sözü ile kastırı açığa çıkardığı gerekçesiyle önceki kararında direnmiştir.
Sanık A.D. hakkında yaralamaktan kurulan hüküm temyiz olunmakla;
İncelenen dosyaya, delillere göre;
Mağdur A. K. ile sanık A. D.'ın olaydan bir gün önce karşılıklı münakaşa yaptıkları, olay günü köy içinde karşılıştıklarında yine kavga sırasında sanığın, mağdurun başına vurup yaraladığı, bir kısım tanık beyanları ve savunmaya göre sanığın eline aldığı yumruk büyüklüğündeki taşı 6-7 metre mesafeden fırlatıp başına vurduğu bir kısım tanık beyanları ile mağdurun beyanına göre sanığın önce sopa ile daha sonra taş ya da tornavidanın sap kısmı ile başına vurduğu;
Adli Tıp Meclisinin 28.9.l981 günlü, l6638/l8475 sayılı mütalaasında; mağduru tedavi eden Gevher Nesimi Tıp Hastenesinin raporlarında, l7.9.l979 günü başına tornavida ile vurulması sonucu yaralındığı, şuur kapalı, fışkırır tarzda kusmaları olduğu, genel durumun kötü, uykuya meğil ağrıya lokelize olduğu 4 ekstremitesini simetrik olarak hareket ettirdiği, gözlerinin sol alta deviye olduğu, 4x2 cm lik çökme kırığının palpe edildiği aynı gün ameliyata alındığı, çöken kemik parçlarının kaldırıldığı, sinüs üzerindeki fragmanın kaldırıldığında sinüsten kanama olmadığı, duranın l.cm yırtık olduğu, bu yırtığın primer kapatıldığı, 26.8.l979 günü kontrola gelmek üzere taburcu edildiği, l4.2.l980 günlü kontrolde sağ elde ditkenezi mevcut olduğu çekilen BEG sinde bir özellik tesbit edilemediğinin bildirildiğine, ekli grafilerinin tehlikeye maruz kaldığ, 45 gün mutad istigaline engel teşkil edeceği, mevcut çökme kırığı, raddi vasıfta olup künt ve sert bir cismin direkt havalesi ile bu arada tornavidanın sapıylada olabileceğinin bildirildiği görülmüştür.
Öğretide ve uygulamada benimsenen tanamlamaya göre kast; öngörülen ve suç teşkil eden bir fiili gerçekleştirmeye yönelik iradedir.
Mevcut usullerden ispat sistemini benimsemiş olan yasamıza göre; öldürme kastını belirlemede muayyen ve tek bir ölçü esas alınmamış; kullanılan vasıtının cinsi, kullanılış şekli, isabet alan bölge, darbe adedi, darbenin şiddeti, suçlunun suçtan önceki ve sonraki davdanışları, ruhsal durumu (dostluk-düşmanlık), suç nedeni gibi ölçülerle kast belirlenmektedir. Bu itibarla her olayın kendisine has özelliklerinin gözönünde tutulması gerektiği de kendiliğinden anlaşılmaktadır.
Bu görüş doğrultusunda olayımıza baktığımızda, sanığın, elindeki taş ya da tornavidanın sapını mağdurun hayati önemi haiz olan baş bölgesine kafatasında kırık meydana getirecek surette şiddetle direkt olarak vurduğu ve mağdurun hayati tehlike geçirdiği anlaşıldığına göre sanığın öldürme kastıyla hareket ettiğinin kabulü gerekir. Sanığın suçu işledikten sonra (bu sana yeter) sözünü sarfettiği kabul edilse bile bunun sadece yaralamayı değil, sonucu alıcı bir anlam taşıyacağına da düşünmek mümkündür.
Bu itibarla C. Savcısının temyiz itirazlarının kabulü ile sanık A. D. hakkında yaralamadan kurulan direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Üyelerden Sami Selçuk, "eylemin adam öldürmeye yönelip yönelmediği konusu, failin iç dünyasını ilgilendiren ve bu yüzden de fiili bir sorun olan adam öldürme kastının saptanılmasına ilişkindir. O nedenle de, bu fiili sorunu saptamak ve çözmek, kuşkusuz ilk mahkemenin yetkisi içindedir ve Yargıtay bu yetkiyi ilk mahkemenin elinden hiç bir gerekçeyle alamaz. Yerel Mahkeme, adam öldürme kastını saptarken, olayın akışına, dosya içeriğine ters düşmüşse ya da olgulardan birini dışlıyarak değerlendirmemişse, gerekçede çelişkiye düşmüşse yahut bulgulardan birinin mahiyetini değiştirmişse (denaturation), kuşkusuz Yargıtay kararı bozacak ve öldürme kastının varlığını, yeniden değerlendirmesi ve gönderme yargılaması yapması için ilk mahkemeye gönderecektir. Yargıtay ilk mahkemenin kararını, onun serbest değerlendirme yetkisini ortadan kaldıracak ve onun yerine geçecek biçimde bozamaz. Böyle bir bozma kararı yetki aşımı nedeniyle hukuken yerinde değildir ve usulen sakattır. Dünyanın her tarafında uygulama da böyledir.
Her şeyden önce Özel dairenin kararı bu nedenle hukuka uygun bulunmamaktadır. Yerel Mahkemenin kararında ise, yukarıdaki bozma nedenlerinden hiç birisi söz konusu değildir. Tutarlıdır ve değerlendirilmemiş bir olgu da yoktur.
Şunu da belitmek gerekirki; Özel Daire, failin elinde taş olduğu halde vurmayı adam öldürmek kastının bir kanıtı olarak değerlendirmemektedir. Taş atılmışsa, kast yaralamadır. Taş elde iken vurulmuşsa, kast adam öldürmedir. diye bir kural elbette a priori olarak konulamaz. Bunu benimsemek yasamızın reddettiği kazuistik yönteme dönüşü benimsemek demektir. Yasa koyucu isteseydi, kendisi böyle bir kural getirirdi. Her olayda eylemin oluşum biçimine ve oluşa göre değerlendirilebilecek bir durumu, kural düzeyinde düşünmek, mantığa ve hukuka aykırıdır. Kazuistik yöntemi, nerede ve ne zaman kullanacağını yasa kendisi belirler. (Hazırlıkta kimi eylemlerin ağırlaştırıcı neden olması gibi). Nitekim, yasa koyucu Özel Dairenin anlayışının tersine insanı ölüme götürecek derecede, yani hayati tehlike ölçüsünde yaralanmasını bile etkili eylem olarak benimseyerek, bu anlayışa karşı çıkmıştır.
Yukarıda sunulan nedenlerle Yerel Mahkeme kararının onanması düşüncesi ile "çoğunluk görüşüne" katılmamış,
Yine çoğunluk görüşüne katılmayan daire başkanı ve üyelerde; oluşa, delillere ve gerekçeye göre onama yönünde oy kullanılmışlardır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle C. Savcısının temyiz itirazlarının kabulü ile sanık A. D.'ın yaralamadan kurulan direnme hükmünün gösterilen sebepten dolayı BOZULMASINA, 27.l.l986 gününde 2/3 geçen oyçokluğuyla karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini