 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1985/141
K: 1985/435
T: 08.07.1985
DAVA : İftira suçundan sanık Ali'nin mahkumiyetien dair, (Reşadiye Asliye Ceza Mahkemesi)'nden verilen 16.6.1983 gün ve 54/8 sayılı hüküm, sanığın temyizi üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesi'nce incelenerek bozulup yerine geri çevrilmiştir.
ilk hükümde direnmeye ilişkin aynı mahkemeden verilen 5.7.1984 gün ve 54-66 sayılı son hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, sanık tarafından süresinde verilen dilekçe ile istenilmiş, koşulu da yerine getirilmiş olduğundan, dosya C. Başsavcılığı'nın hükmün onanması istemini bildiren 4.3.1985 gün ve 4-7398 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : İftira suçundan sanık Ali'nin TCK.nun 285/1 647 sayılı Yasa'nın 4. maddeleri gereğince 9.000 lira ağır para cezasıyla tecziyesine ilişkin hükmü Özel Daire :
(Sanığın duruşmadaki açıklamalarının isnattan rücu teşkil ettiğinin ve dolayısıyla TCk.nun 285. maddesinin son fıkrasının tatbiki gerektiğinin gözetilmemesi) isabetsizliğinden bozmuş,
Yerel mahkeme ise; (iftira suçuna konu olan senet 35.000 liralık senet olmayıp, 60.000 liralık senettir. Sanık 16.6.1983 tarihli duruşmadaki savunmasında, mağdura 35.000 liralık senet verildiğini, suça konu olan 60.000 liralık senedin kendisine ait olmadığını, mağdur tarafından tanazim edilmiş olabileceğini beyan etmiş, bozma ilamından sonraki ifadesinde de tereddüde yer vermeyecek şekilde, 60.000 liralık senedin mağdur tarafından sahte olarak tanzim edildiğinde ısrar etmiştir. Halbuki 60.000 liralık senedin sanık tarafından tanzim edildiği Adlı Tıp raporuyla sabit olmuştur. Bu savunmalar karşısında, sanığın isnadından rücu ettiği kabul olunamaz. Sanığın mağdura 60.000 lira değil, 35.000 lira borcunun olması da hiç bir şey değiştirmez. Önemli olan senedin sanık tarafından tanzim edildiğinin saptanması, isnadını devam ettirip ettirmediğinin açıklığa kavuşturulmasıdır.) gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Dosyaya, oluşa ve mevcut delillere göre;
Müşteki Mustafa, Reşadiye.........Bankası Müdürü iken tanıştığı sanığa muhtelif tarihlerde borç para vermiş ve sanık da kendisine rakam hanesi açık senet vermiştir. Bir müddet geçmesine rağmen sanık borcunu ödemeyince, müşteki rakam hanesine 60.000 lirayı yazarak, senedi bankaya tahsile vermiş, sanık protesto olmasına rağmen, borcunu ödemeyince, senetteki paranın tahsili için icra memurluğunca takibe başlamış, sanık da 26.6.1982 tarihli dilekçesiyle Reşadiye C. Savcılığı'na başvurarak, "Mustafa'nın sahte imza ile borç senedi düzenlediği" iddia ederek, senetteki imzaların karşılaştırılmasını istemiş, adı geçen C. Savcılığı'na verdiği ifadede de; "benim bu borç senedinden hiçbir haberim yoktur ve altındaki imza da bana ait değildir" demesi üzerine, tatbik imzalarıyla birlikte senet Adli Tıp Kurumu'na gönderilmiş,.......Grafoloji İhtisas Dairesi Başkanı (H.D. ) Uzman O.M. tarafından düzenlenen raporda "...60.000 liralık senette pul üzerine ve açığa borçlu namına atılmış imzaların Ali'nin eli mahsulü olduğu kanaatına vardığının belirtilmesi üzerine, Mustafa hakkında C. Savcılığı nca taksipsizlik kararı verilmiş, sanık hakkında iftira suçundan kamu davası açılmıştır.
16.6.1983 tarihli oturumda sanık : "Benim mağdura senet verdiğim doğrudur. Senet 35.000 liralık bir senetti, Mağdur bu senedi tahsile koydu, Ancak senet 60.000 lira olarak yazılmıştı. Bu nedenle mağduru ihbar ettim. 60.000 liralık senet bana ait değildir. O senedi ben tanzim etmedim. Mağdur tarafından tanzim edildiğini sanıyorum. Bu nedenle mağdura iftira etmiş de değilim" demiş, Adli Tıp raporu okunup, sorulunca da : Bir diyeceğim yoktur. Ancak 60.000 liralık senet bana ait değildir. Benim 60.000 liralık borcum yoktur, 35.000 lira borcum vardır. Bu borcumu da vermiştim" , bozmadan sonraki oturumda : "Suça konu olan 60.000 liralık senedi ben tanzim etmiş değilim, müşteki tarafından sahte olarak tanzim edilmiştir. Bu müştekiye 35.000 liralık senet vermiştim. Başka senet vermedim" demiştir.
TCK.nun 285/son maddesinde : (...suç fail, mağdur hakkında takibat yapılmadan evvel, bu isnadından rücu eder veya uydurduğunu itiraf ederse veya ....isnattan rücu veya tasniin itiraf olunması, takibat başladıktan sonra vaki olursa....) cezasının maddede yazılı olduğu şekilde indirileceği hükmüne yer verilmiştir.
Olayımızda ise mağdur hakkında takipsizlik, kararı verildikten, başka bir deyişle takibat sonuçlandıktana sonra, sanık hakkında açılan kamu davası sırasında, sanık isnadından rücu etmiştir.
Bu nedenle, sanığa TCK.nun 285/1. maddesinin uygulanması suretiyle verilen cezadan, aynı Kanun'un 285/son maddesiyle herhangi bir şekilde indirim yapılmasına imkan bulunmadığından, sanığın temyiz itirazının reddi ile, direnme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle tebliğnamedeki isteme uygun şeklide, yerel mahkeme direnme hükmünün ONANMASINA depo parasının Hazineye gelir yazılmasına, 8.7.1985 gününde üçte ikiyi geçen çoğunlukla karar verildi.