 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1985/7797
K: 1985/10089
T: 04.11.1985
DAVA : Davacı, iş kazası sonucu meydana gelen ölüm nedeni ile uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm, süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacılar, ortak miras bırakanları işçinin davalı işverenin işinde çalışırken öldüğünü ileri sürerek destek zararları ile manevi zararlarının karşılığını istemişlerdir.
Davalı ise, davacıların murislerinin ölmesinde hiçbir şekilde kusurlarının bulunmadığını, işçinin işyerinde aniden beyin kanaması sonucu öldüğünü, böyle bir olayda kendilerine özellikle tazminat hukuku yönünden bir sorumluluk düşmeyeceğini savunarak davanın reddi isteğinde bulunmuşlardır.
Mahkeme bir bilirkişi raporuna dayanarak işvereni % 100 kusurlu kabul edip istekleri hüküm altına almıştır.
Gerçekten davacıların murislerinin davalı idarenin işyerinde diğer işçilerle birlikte toprağa 10 cm. çapında boru döşerken kısa bir duraksama esnasında birden düşüp öldüğü, otopsi raporu ve diğer sağlık belge ve bulgularına göre kendisine müzminleşmiş damar sertliği bulunduğu, ölümün de buna bağlı beyin kanamasının sonucu meydana geldiği tesbit edilmiştir. SSK. bu olayı iş kazası saymamış, hak sahibi davacılara gelir de bağlamamıştır. Ancak bu konu, ayrı bir konu olduğundan davamıyla pek ilgili değildir.
Davadaki uyuşmazlığın önce İş Kanununun ve ona bağlı olarak çıkarılmış İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü, Ağır ve Tehlikeli İşler Tüzüğü ve daha sonra da yardımcı hukuk kuralları niteliğinde bulunan BK. nun tazminat sorumluluğuna ilişkin hükümlerinin nazarı dikkate alınarak çözümlenmesi icap eder.
Bu hukuk düzenimize göre tazminat sorumluğu iki ayrı sebepten kaynaklanır. Bunlar, birincisi akde aykırı davranıştan doğan akdi sorumluluk, diğeri de; kanun, tüzük, yönetmeliklerin öngördüğü önlem ve emirlere uyulması sonucu doğan haksız fiil sorumluluğudur.
Ölen işçiyle davalı arasında iş akdi ilişkisi bulunmakla beraber, davada akde dayalı bir sorumluluk sebebi ileri sürülmediğinden, haksız eylem sorumluluğu üzerinde durmak, İş Kanununun 73 ve onu izleyen maddelerde ve yukarda anılan tüzük hükümleri uyarınca ve nihayet BK.nun 332. maddesi uyarınca işçinin işi dolayısıyla karşılaşabileceği tehlikeyi önlemek üzere, işin mahiyeti bakımından ve hakkaniyet dairesinde kendisinden beklenilebilecek tedbirleri almış olup olmadığı araştırılmak ve özellikle bunlardan herhangi birisiyle uygun sebep - sonuç bağlantısı bulunup bulunmadığının saptanması zorunludur.
Burda önemli olan, ölüm işverence alınması gereken bir önlem veya gösterilmesi gereken bir özentinin yapılmamasının uygun bir sonucu olarak ortaya çıkmış olmalıdır.
Hukukumuzda sonuçtan önce onunla bağlantılı olan, belki ardı arkası kesilmeyen zincirleme mantıksal illiyet kuramı değil, bunu sınırlayan uygun illiyet kuramı benimsenmiştir. Ancak böyle bir illiyet bağı tazmin sorumluluğunu doğurur. Orta kusur veya kusurun ağır veya hafif olması BK. nun 43 ya da 44. maddelerinin uygulanma olanakları bakımından önemlidir.
Bundan başka, gerekirse kusursuz sorumluluk türlerinden tehlike sorumluluğunun da tazminat hukukumuzda uygulama alanı bulunduğunu da gözden uzak tutmamak gerekir. Ancak bu kuramın uygulanmasında da zaman ve yer bağlantısının yeterli olmayıp ölümle görülen iş arasında sonuç doğurucu bir bağlantının bulunması lazımdır.
Karara esas alınan bilirkişi raporu bazı yönleriyle ayrıntılı olmakla beraber, çok özelliği bulunan uyuşmazlığın çözümünde önemli olan yukardaki açıklamaları içerir nitelikte görülmediğinden bu konuda yeniden inceleme yapılmak üzere karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer yönlerin incelenmesine şimdilik yer bulunmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 4.11.1985 gününde oybirliğiyle karar verildi.