 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1985/7135
K: 1985/10615
T: 05.11.1985
DAVA : Taraflar arasındaki ihbar ve kıdem tazminatı, ücret alacağı ve ücret zammı ile yıllık ücretli izin parası ve manevi tazmintın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün, süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabii olduğu anlaşılmış ve duruşma için 22.10.1985 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü davacı adına Av. E.O geldi, Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle, kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2 - Davacı, mensup olduğu sendikanın aldığı grev kararına uyarak toplu halde işi bıraktığını, ancak bu arada grevin kanunsuzluğu iddiası üzerine açılan dava sırasında, grev uygulamasının 2822 sayılı kanunun 37'nci maddesinin de uygulamaya başlayacağı tarihten 6 iş günü önce bildirmemiş, daha doğrusu bu bildiriyi noter yerine PTT aracılığı ile yapması sebebiyle kanunsuz sayılmış ve 25.2.1985 tarihinde mahalli mahkeme bunu karara bağlamış ve bu kararın Yargıtay'ca 20.3.1985'te onanması üzerine iş akidlerinin işverence tazminatsız feshedildiği ileri sürülerek ihbar ve kıdem tazminatları ile boşta geçen sürede mahrum kalınan maddi ve ayrıca manevi tazminat istenmiştir.
Davalı, yazılı cevap dilekçesinde belirttiği sebeplerle davaya karşı çıkmış, mahkemece de kararda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmişse de; iddia, tamamen haksız işlem ve eylem sorumluluğundan kaynaklanmaktadır. 2821 sayılı kanunun 1'nci maddesinde sendikaların çalışma ilişkilerinde işçilerin ekonumik ve sosyal hak ve menfaatlerinin korunması ve geliştirilmesi için kurulduğu vurgulanmıştır. Yine aynı yasanın 32'nci maddesinde sendikal faaliyetler sayılmış, bunlar arasında toplu iş sözleşmesini akdetmek, greve karar vermek ve idare etmek hak ve görevlerine işaret edilmiştir.
Bütün bu düzenleyici kurallar, anayasada ve 2821 sayılı yasa ile 2822 sayılı TİSGL.Kanunu'ndaki hükümler, çalışma ilişkilerinde işçinin müşterek ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerinin geliştirilmesine yöneltilmiştir.
Genelde haksız fiile dayalı sorumluluk ise, kanunların gerçek veya tüzel kişilere yüklediği görevlerin yerine getirilmemesi sonucundan kaynaklanır. Davalı sendikanın yasanın öngördüğü grev prosedürünü işletirken, kendisinden beklenen dikkat ve ihtimamı göstermemesi haksız eylem sorumluluğunun unsurlarından olan kusuru oluşturur. Grevin kanunsuzluğuna neden sayılan işlem, sendikaca yapılmıştır ve bu hatalı işlem sebebiyle grev kanun dışı sayıldığına göre zararla sebep arasında uygun illiyetin bulunduğu ortadadır.
Ancak, karmaşık grev prosedürü içerisinde yapılan hatanın ağırlığından söz edilemez. Bu sebep aktin feshi sonucu işçinin uğradığı somut zarar İş Kanunu hükümleri uyarınca ihbar ve kıdem tazminatı karşığı hesap edilirken BK'nin 43'cü maddesi uygulanarak, zararın dengelenmesi icabeder. Ayrıca, olayın özelliği itibariyle davacının da müterafik kusurunun olup olmadığı araştırılmalı ve BK'nin 44'ncü maddesinin uygulama olanağı üzerinde de durulmalıdır. Burada önemli olan diğer bir nokta da, sendikanın bu konudaki sorumluluğu dile getirilirken anayasal bir hak olan kanuni grev uygulamasının özünün zedelenmeyeceği ilkesinin gözden uzak tutulmamasıdır.
Mahkemenin bu hususları nazara almadan olaya etkisi bulunmayan işçinin greve katılmaması yolundaki tercihini kullanmadığından davayı reddi isabetsizdir.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA, 5.11.1985 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
İşyerinde uygulanmakta olan grevin yasa dışı olduğunun tesbitine ilişkin yerel mahkeme kararının Yargıtay'ca onanması üzerine işverene, bu greve katılan davacı işçinin hizmet sözleşmesini feshetmiştir. Davacı, grevin yasa dışı olmasından davalı sendikanın sorumlu olduğunu, çünkü yasada öngörülen usule uyulmadan işyerinde grevin gerçekleştirildiğini, bu nedenle de iş akdinin feshedildiğini belirterek yoksun kaldığı ihbar ve kıdem tazminatları ile ücret alacağı, ücret zammı, yıllık izin alacağı ve manevi tazminat tutarı olarak fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere şimdilik 260.000 liranın davalı sendikadan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Yasa dışı greve katılması nedeniyle hizmet sözleşmesi feshedilen işçinin, yoksun kaldığı hakları, sendikadan istemesi ya da uğradığı zararı bu yolla tazmin ettirmesi mümkün değildir. Öteki fesih hallerinde olduğu gibi bu durumda da işçi, koşulları varsa, yasal haklarını işverenden isteyebilir. Öğretide; yasa dışı grev nedeniyle işine son verilen işçinin, uğradığı zararın tazminini sendikadan isteyebileceği yolunda bir görüşe rastlanmaktadır. Bilim adamları, 2822 sayılı TİSGL. Kanunu'nun 45'inci maddesinin konuya ilişkin birinci fıkrasının yorumunda esneklik gösterilmesinin doğru olacağını belirtmektedirler. Bu fıkrada, "kanun dışı grev yapılması halinde, işverene, böyle bir grevin yapılması kararına katılan, böyle bir grevin yapılmasını teşvik eden, böyle bir greve katılan veya böyle bir greve katılmaya veyahut devama teşvik eden işçilerin hizmet akitlerini, fesihin ihbarına lüzum olmadan ve herhangi bir tazminat ödemeye mecbur bulunmaksızın feshedebilir" denilmektedir.
Öğretideki baskın görüşe göre bu hüküm, yasa dışı grev nedeniyle hizmet akdi feshedilen işçinin, kıdem ve ihbar tazminatlarını ve varsa öteki haklarını işverenden istemesine engel değildir. Şayet işçi katıldığı grevin yasa dışı olduğunu bilmiyorsa, yani kusursuzsa, işveren hizmet akdini feshedemeyecektir. (Kenan Tunçomağ: İş Hukuku, Cilt: ll, İstanbul, 1985, ikinci Baskı, Sayfa: 521-552; Kemal Oğuzman: Hukuki Yönden İşçi-İşveren İlişkileri, Cilt: 1, İstanbul 1984, 3. Baksı, Sayfa: 260). Bu nedenle, grevin yasa dışı olması halinde hizmet sözleşmesi feshedilen işçi grevin kanunsuzluğunu bilmiyor ya da bilecek durumda bulunmuyorsa, yasal haklarını işverenden istemesi olanağı mevcuttur. İşverene başvurma olanağı bulunduğuna göre, işçinin yoksun kaldığı öne sürdüğü haklarını sendikaya tazmin ettirmesi düşünülemez. Zira zarar doğmamıştır.
Bu konuda ayrıca belirtmek gerekir ki, 2822 sayılıkanun, greve ilişkin ayrıntılı hükümler koşmuştur. Bunlar arasında, yasa dışı greve katılması nedeniyle işine son verilen işçinin, mensubu olduğu sendikaya karşı dava açma imkanını veren bir hüküm mevcut değildir.
Davacı, işçi somut olayda, başlangıcından sona ermesine kadar geçen sürede greve iştirak etmiştir. İşveren sendikanın dava açması üzerine, yerel mahkemece işyerinde uygulanmakta olan grevin yasa dışı olduğunun tesbitine karar verilmiş ve bu karar Yargıtay'ca onanarak kesinleşmiştir. Grev gibi önemli ve sorumluluğu gerektiren bir olaya katılan işçinin gereken dikkat ve özeni gösterip, bu konuda meydana gelen gelişmeleri yakından takip etmesi ve karşılaşılan her yeni durumda bir değerlendirmede bulunması gerekir.
Yerel mahkemece grevin yasa dışı olduğu tespit edildikten sonra, işçinin işveren karşısında haksız duruma düşmemek için greve son verip işe başlaması icap ederdi. Greve katılan bir işçinin bugünkü koşullarda ve haberleşme araçlarının ulaştığı bu gelişme düzeyinde, grevin yasa dışı olduğuna ilişkin yerel mahkeme kararında haberdar olmadığı düşünülemez. Davacı işçinin yerel mahkeme kararından sonra da ve bu kararın Yargıtay'ca onanması üzerine sona erdiği tarihe kadar, davalı sendika ile tam bir dayanışma içinde greve iştiraki sürdürmesi, sendika gibi kendisinin de kusurlu olduğunu gösterir. Hiç kimse kendi kusuruna dayanarak hak talebinde bulunamayacağına göre, davacı işçi uğradığı zararın tazminini davalı sendikadan isteyemez.
Açıklanan bu nedenlerden dolayı, mahkemece verilen kararın onanması görüşünde olduğumdan, bozma kararına katılamıyorum.