 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
E: 1985/4067
K: 1985/3715
T: 08.04.1985
DAVA : Davacı, noksan ödenen kıdem tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı ve davalı Kooperatif temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı, 1581 sayılı Kanuna göre, kurulan Tarım Kredi Kooperatifi müdürü iken emekliye ayrılmıştır. 1581 sayılı Kanun ve bu kanun uyarınca çıkarılan ana sözleşme ve personel yönetmeliği hükümlerine göre, atama yolu ile işe alınıp çalıştırıldığı tayin, terfi, nakil, sorumluluk, işten çıkarma gibi ve diğer özlük işlemlerinin ana sözleşme ve yönetmelikle düzenlendiği, bu durum ve görülen işin niteliği de dikkate alındığında aradaki ilişkinin hizmet akdine değil statü hukukuna tabi olduğunun kabulü gerektirici sonuç ve kanaatine varıldığından davaya bakmaya İş Mahkemesi görevli değildir.
Bu itibarla görevsizlik kararı vermek gerekirken, işin esasına bakılarak hüküm tesis edilmiş olması bozmayı icabettirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 8.4.1985 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Kanunda işçi, bir hizmet akdine dayanarak herhangi bir işte ücret karşılığında çalışan kimse olarak tanımlanmıştır.
Gerçekten bütün çalışanları bağımlı ve bağımsız çalışanlar olarak iki büyük gruba ayıracak olursak bağımlı çalışanlar arasında yer alan işçiyi diğer bağımlı çalışanlardan ayıran tek ve belirgin biçimsel ölçünün kanunda da işaret edildiği gibi hizmet akdi ilişkisi olduğu görülür. Bu ilişki çalışanın hukuki durumunu saptamakta hak ve borçlarının değerlendirilmesinde son derece önemlidir. Hatta yasadaki bu tanımlama açısından görülmekte olan işin niteliğinin bile etkili bir unsur olarak görülmemesi gerekir. Yalnız Anayasanın 128. maddesi ile Personel Yasasının 4. maddesinde Devletin Kamu ve İktisadi Teşebbüsleri ile diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre, yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesi öngörülmüştür.
Bu halde dahi görülen işin kamuya yararlı kamu görevi olması yeterli olmayıp bu kamu görevinin asli ve sürekli olması yanında genel idare esaslarına göre yürütülmesinde de gereklilik bulunması icap eder.
Bu temel kuralın sonucu olarakta genel idare esaslarına göre, yürütülmesinde sorumluluk bulunmayan bir kısım kamu hizmetlerinin iş akdinin konusu olabileceğini kabul etmek gerekir. Nitekim kamu kuruluşlarının bir çoğunda Belediye temizlik, toplu taşımacılıkta olduğu gibi bu tür uygulamalar yapılmaktadır.
Olayımızda ise, davacı Tarım Kredi Kooperatifinde ya da birliğinde görev yapmıştır. Bu kooperatifler 2834 ve 2836 sayılı Yasalara göre çiftçiler tarafından kurulmuş tamamen özel hukuk alanında anasözleşmesine ve yasaya göre faaliyet gösteren ortaklık kuruluşlarıdır.
Özel yasalarda ekonomi Bakanına veya Ziraat Bankasına gözetim ve müdahale hakkı tanınması ve hatta kooperatifin para ve malları bilanço, tutanak ve başkaca evrak ve defterler ve belgeler üzerinde suç işlenmesi halinde Devlet memurları gibi ceza göreceğinin hükme bağlanması Kooperatifin hukuki ve ekonomik niteliği itibariyle personelle tüzel kişi arasında hizmet akdi kurulmasını engellemez.
Esasen işverence de sonuna kadar davacının hak ve görevleri hep hizmet akdi ilişkisi içinde değerlendirilmiştir.
Yukarıdan beri açıklanan nedenlerle uyuşmazlığın İş Hukuku Hükümleri içerisinde çözümlenmesi gerekeceği görüşünde olduğumdan ilişkinin statü hukuku alanında kaldığı yönündeki çoğunluk görüşüne katılınamamıştır.