Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
9. Ceza Dairesi
E: 1985/2623
K: 1985/3431
T: 14.06.1985
DAVA : T.C.K.nun 163. maddesine muhalefetten sanıklar Abraham Kasapbiçer, Elif Yılmaz, Ercan Ersoy, Fatma Açıkgöz, Hatice Yasemin Yüksel, Hülya Erenışık, İsmail Açıkgöz, Sacide Yılmaz, Salih Ersoy, Sezai Yüksel, Süleyman Yılmaz, Şevket Tatlıçeşme, Tarık Suat Yargıcı, Toros Coşkunkaya, Tülay Hacarlıoğlu, Uğur Sapmaz, Vahap Yiğitay, Vergi Yılmaz, Zeynep Hacarlıoğlu, Birsen Tonik, Erenta Özdana, İsmail Karhan, Kimeti Yalçın, Muhlis Tonik, Nemduhi Özdana, Orhan Büyükköprü, ve Saide Yılmaz'ın Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesince yapılan yargılamaları sonunda: Sanıklardan Birsen Tonik, Eranta Özdana, İsmail Karhan, Kimeti Yalçın, Nuhlis Tonik, Memduhi Özdana, Orhan Büyükköprü ve Saide Yılmaz haklarında mahkemenin görevsizliğine, diğer sanıkların mahkumiyetlerine dair verilen 12.12.1984 gün ve E.984/1, K. 1984/5 sayılı kararın sanıklar vekili tarafından temyizen incelenmesi ve ayrıca bu temyiz istemlerinin şartın yerine getirilmemiş olması sebebiyle mahkemece reddine dair verilen 15.3.1985 gün ve 1985/26 müt.sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi istenmekle dosya incelendi:
KARAR : Sanıklar vekilleri 12.12.1984 günlü kararı 31 sanık adına temyiz ettikleri halde mahkemece Deftardarlığa 31 sanık için ceman 3100 lira depo parasının tahsilinin yazılması gerektiği halde sanıklardan sadece Torus Coşkunkaya için 100 lira depo parasının tahsilinin istendiği, mahkemenin bu hatalı yazısı sanıkların temyiz haklarının zayiine neden olamayacağından ve 15.3.1985 günlü red kararından sonra kanuni müddeti içinde bütün sanıklar adına temyiz şartı yerine getirilmiş bulunduğundan 15.3.1985 günlü red kararının kaldırılmasına karar verildikten sonra esasın yapılan incelemesinde:
Sanıklardan Birsen Tenik, Erenta Özdana, İsmail Karhan Kimeti Yalçın, Muhlis Tonik, Memduhi Özdana, Orhan Büyükköprü ve Saide Yılmaz haklarında verilen görevsizlik kararının temyiz kabiliyeti bulunmadığından bu sanıkların vekillerinin temyiz inceleme taleplerinin REDDİNE,
Diğer sanıklar Abraham Kasapbiçer, Elif Yılmaz, ercan Ersoy, Fatma Açıkgöz, Hatice Yasemin, Yüksel, Hülya Erenışık, İsmail Açıkgöz Kemal Hacarlıoğlu, Mehmet Faik Yargıcı, Necdet Varol, Nihal Açıkgöz, Sacide Yılmaz, Salih Ersoy, Sezai Yüksel, Süleyman Yılmaz, Şevket Tatlıçeşme, Tarık Suat Yargıcı, Toros Çoşkunkaya Tülay Hacarlıoğlu, Uğur Sapmaz, Yakup Yiğitay, Vergi Yılmaz ve Zeynep Hacarlıoğlu, vekillerinin temyizlerine gelince:
Sanıklar hakkında düzenlenen iddianamede, mensubu bulundukları Yehova Şahitliğinin temelde hıristiyanlık esaslarına dayanan dinsel bir cemiyet olduğu belirtilmiş. Devlet düzeninin tanınmadığı, Türk Milletide dahil tüm milletlerin birleştirileceği bir krallığın öngörüldüğü, yehova şahitlerinin askerliğe, milli görüşe devlete ve bayrağa, milli marşa karşı oldukları ileriye sürülerek bu görüşlerin anayasanın ikinci maddesindeki milli danışmaya ve Atatürk milliyetçiliğine. 14. maddesindeki temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamamasına, 24. maddesindeki kutsal sayılan şeylerin istismar edilemeyeceği prensibine ve 26. maddesine aykırı olduğu iddia ve sanıkların kitap tedariki, üyelere verilip satımın sağlanması, bedellerinin toplanıp İstanbul'a gönderilmesi tarla faaliyeti denilen kapı kapı gezilerek kendilerine takdimle amaçlarını bildirip bedeli karşılığı yapılan kitap satışı, dini ilişki kuma, propaganda yapma ve telkinde bulunma olarak belirlenen propaganda niteliğindeki eylemlerinin TCK.nun 163./3-4-son maddesi gereğince cezalandırılması istenmiştir.
Yapılan yargılama sonunda ise; bir takım gerekçeler gösterilerek Yehova Şahitliğinin müstakil bir din olmadığı ve bu nedenle dine ve dindara tanınan Anayasal haklardan, inanmak inandığının gereğini yerine getirebilmek ve dini propagandasını yapabilmek haklarında istifade edemeyeceği, Yehova Şahitliğinin dinsi görünümlü, Devletin Siyasal, sosyal, ekonomik ve hukuki temel esaslarını belirli dinsi esaslarına uydurmaya çalışan gizli bir cemiyetten ibaret bulunduğu kabul edilmiş ev ve haftalık toplantılarını idare eden temsil heyeti ile irtibatı sağlayan, tacla hizmeti faaliyetlerini koordine eden sanıklar İsmail Açıkgöz Mehmet Enik Yargıcı, şevket Tatlı Esma Toros Coslamkaya ve Vahap Yiğitay'ın Ankara'daki Yehova Şahitliğini idare ettiklerinden TCK.nun 163/1 ve diğer sanıkların da sadece Yehova Şahidi olarak bu gizli cemiyete girmeleri nedeni ile TCK.nun 163/2 maddesi gereğince cezalandırılmaları yolunda hüküm kurulmuştur.
Anayasanın temel ilkeleri saptanarak buna göre sanıkların hukuki durumlarının tesbiti zorunlu bulunmaktadır.
Anayasanın 2. maddesi Cumhuriyetin nitelikleri başlığı altında Türkiye Cumhuriyetinin laik bir devlet olduğunu belirlemiş ve bu niteliğin değiştirilmeyeceğini değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği, 4. maddesinde hüküm altına almıştır.
Laiklik genelde din ve devlet işlerinin ayrılığı olarak tanımlanmaktadır. Bu temel ilkeden hareketle anayasaya, din ve vicdan hürriyetini inanma, ibadet, cemaat oluşturma, yayma, öğrenme ve öğretme sağlama ve koruma "Anayasa 24. madde" dinler karşısında tarafsız kalarak resmi bir devlet dini kabul etmeme ve din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetmeksizin vatandaşları kanun önünde eşit sayma "Anayasa 10. madde" görevlerini Devlete yüklemiş ve dini otorite ile dini esas ve kurralarında devletin temel esas ve nizamlarına, görev ve yetkilerine müdahalesini önlemiştir." Anayasa 24/son madde".
Din ve vicdan hürriyetinin tabii sonucu olarak, mevcut veya sonradan ortaya çıkabilecek dinler arasında ayırım yapılmamış, herhangi bir dine inanıp inanmamak vatandaşın özgür iradesine bırakılmıştır. Bu nedenle kişiler evrensel olsun veya olmasın herhangi bir dine inanmakta anayasanın 24/son maddesinde konulan genel sınırlandırmayı aşmamak kaydı ile serbestirler. Anayasal haklardan yararlanabilmek için inanılan görüşün müstakil bir din olması da gerekmez. Dinsel nitelikte olması yeterlidir. Kaldı ki, bir dinsel görüşün zorunlu bir model ölçü alınarak, bu modele uyması halinde müstakil bir din oluşturacağını ve anayasal haklardan yararlanacağını kabul etmek laiklik ilkesine ve anayasanın 24. maddesinde yer alan "herkes vicdan, din inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir." ana kaidesine aykırıdır.
Din ve vicdan hürriyetinin sınırları anayasanın 24/son maddesinde çizilmiş ve dinsel hakların kötüye kullanılması önlenmiştir. Bu genel kuralın müeyyidesi ise T.C.K.nun 163. maddesinde yer almıştır.
Bütün dinsel görüşler hakkında eşit bir şekilde uygulaması gereken TCK.nun 163. maddesinde Laikliğe aykırı olarak devlet yapısı içinde dinsel kuralların emredici nitelik taşımasının istenmesi, başka bir deyimle "Örgütlenme, propaganda veya telkin'in dini esas ve inançların kısmen de olsa devletin belirlenen temel nizamlarının yerine ve tüm kişiler için uyulması zorunlu kurallar haline getirilmesi amacına yönelmesi gerekir. Bunun tabii sonucu olarak dinsel bir inanç sisteminin açıklanması, devletin temel nizamlarının dinsel açıdan eleştirilmesi ve kişilerden bu dinsel inançlara uygun davranmalarının istenmesi, uygun davranışın zorlayıcı ve emredici nitelik taşıması öngörülmedikçe suç teşkil etmez.
Dini bir görüşte laik ilkelere ve düzene aykırı nitelik taşıyan iman edilmiş inançlarda bulunabilir Kişiler suçları nedeni ile suçlanamazlar. Laik sisteme uygun düşünme ve iman sahibi olma zorunluğu yoktur. Zorunlu olan laik sisteme uygun davranıştır. Bu itibarla kişi laik düzene aykırı inancın Türkiye'de herkes için geçerli, bağlayıcı ve uyulması zorunlu kurallar haline getirilmesini sağlamak amacı ile örgütlenmedikçe veya bu hususta propagandada veyahut telkinde bulunmadıkça hukuka aykırı bir eyleminden söz edilemez. Bu Kabul tüm dinler veya dinsel görüşler için aynı şekilde geçerlidir. her din veya dinsel görüş evrensellik ve dünyada uyulması zorunlu inanç sistemi ile kurallar bütünlüğünü taşıdığı iddiasındadır. Bu iddialar ele alınarak dinler veya dinsel görüşler suçlanamazlar. Aksi düşünce islam dinini dahi kutsal kitap Kur'anda yer alan çok evlilik, faiz yasağı vs. gibi esaslar nedeniyle suçlama sonucunu doğruru ki böyle bir yorumun Ceza Hukuku ilkelerine aykırılığı açıktır.
Yukarıda açıklanan temel ilkelerin ışığı altında, sanıkların inançla bağlandıkları yehova şahitliği ister müstekil bir din veya mezhep veya tarikat isterse dinsel topluluk kabul edilsin, herhalde bir dini görüş ve düşünce sistemidir ve bu itibarla anayasanın teminatı altındadır.
O halde haklarında kamu davası açılan ve yargılamaları sonunda hükümlendirilen sanıkların hukuki durumlarının, yehova şahitleri olarak tanımlanan dinsel kuruluşun uluslararası varlığı hakkında yargılama yapıldığı düşüncesine uyandırabilecek biçimde konunun sınırlarını zorlamadan, sanıkların dava konusu eylemlerine münhasır tutmak zorunluluğu vardır. "YCGK.nun 24.3.1980 gün E.1979/276, K. 1980/115 sayılı kararı"
Bu zorunluluk dayanağını anayasanın 38. maddesinde yer alan "Ceza sorumluluğunun şahsiliği" temel ilkesinden almaktadır. Bu ilke kişinin ancak serbest iradesi ile oluşturduğu kusurlu fiilden sorumlu tutulması sonucunu doğurur. Bu nedenle bir topluluğun suç işlediğini ileri sürerek topluluktaki kişileri sorumlu tutmak belirtilen temel ilkeye, aykırıdır. Kişiler ancak hukuka aykırı neticeye yönelen, iradi kusurlu fiillerinin saptanması halinde cezai sorumluluk taşırlar.
İnceleme konusu karada ise, her ne kadar aksi iddia edilse de yehova şahitliği dinsel görüşü yargılamış ve "yehova şahitliğinin dini birlik ve ibadet yönünden sakıncası olup olmadığı" yolunda açıklanan anayasa ilkelerine aykırı şekilde düşünce bildirilmesi için görevlendirilen bilirkişi kurulu çoğunluğunun düzenlediği yetersiz rapora dayanılarak bu dinsel görüş, müstakil din olmadığı gerekçesi ile anayasa teminatından mahrum kabul edilmiş sanıkların kişisel eylemlerinin TCK.nun 163. maddesine uyar şekilde suç teşkil edip etmedikleri araştırılıp saptanmadan, yalnızca yehova şahidi olmaları mahkumiyetleri için yeterli görülmüştür.
Bu kabul uygulamanın kanuna aykırılığı açıktır.
Kaldıki sanıkların eylemleri olarak tesbit edilen cemaat oluşturma, dinsel inanışlarına göre ibadet etme, toplanma inanışların öğretme ve yayma faaliyetleri, din ve vicdan hürriyetini koruyan anayasanın 24. maddesinin sınırlarını aşmamış ve maddenin son fıkrasında yazılı hürriyeti kötüye kullanmak ve istismar etmek durumuda gerçekleşmemiştir.
Başkasına satıldığı anlaşılan "mukaddes kitap gerçekten tanrının sözümüdür" adlı kitapta ise TCK.nun 163. maddesinde yazılı suçu oluşturacak unsurların bulunmadığı YCGK.nun yukarıda anılan kararı saptanmıştır.
Yukarıda belirtilen nedenlerle sanıkların beraatleri yerine mahkumiyetlerine karar verilmesi bozmayı gerektirmiş ve sanıklar vekillerinin temyiz itirazları ile duruşmadaki açıklamaları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, tutuklu sanıkların tahliyesine ve başka bir suçtan hükümlü ve tutuklu bulunmadıkları takdirde salıverilmeleri için C. Başsavcılığına müzekkere yazılmasına, depo paralarının iadesine 14.6.1985 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini