 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E: 1985/7523
K: 1985/8186
T: 17.09.1985
DAVA : Celal vekili ile Kemal vekili aralarındaki tescil davasının reddine dair, (Ankara 9. Asliye Hukuk Hakimliği)'nden verilen 8.5.1985 gün ve 31/253 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı adına 4908 ada 8 parselde 1/4 paylı şekilde tapuda kayıtlı bulunan taşınmazın bu payını haricen satın aldığını, bedel olarak 2 kilogram altın ve 60.000 lira para verdiğini ileri sürüp davalı üzerindeki payın iptali ile taşınmazın tümünün kendi adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı taraf satışın vaki olmadığını, satış olsa bile, resmi şekilde yapılmadığını bu bakımdan geçerli olamayacağını ve bedel hakkındaki davanın da zamanaşımı sebebiyle reddedilmiştir. Hükmü davalı temyiz etmektedir. MK. nun 634. maddesi hükmüne göre, mülkiyeti nakleden akidler resmi şekilde yapılmadıkça geçerli olmazlar. Tapuda kayıtlı bir taşınmazın kardeşler arasında dahi olsa satışının resmi şekilde yapılması gerekir. Tapulu bir taşınmazın haricen satışı bir hüküm ifade etmez. Dava konusu taşınmazın 1970 yılında haricen satıldığı ileri sürülmüştür. Bu durumda satış iddiasının hukuki dayanağı yoktur. Daha açık deyimle harici satış geçerli sonuç husule getiremeyeceğinden bu yöne ilişen davanın reddi doğrudur. Bedele ilişkin talebin müruru zaman sebebiyle reddine dair hüküm bölümü hakkındaki temyiz itirazlarına gelince 30.4.1940 tarihli ve 47 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının özet olarak gerekçesi şöyledir: "Her ne kadar gayrimenkulün haricen satışına ve satış vaadine müteallik akid ve muameleler kanunen muteber bulunmamış ise de, satıcının memuru mahsus huzurunda ferağın icrasını ve aksi takdirde almış olduğu bedelin iadesini taahhüd etmiş ve alıcının da aralarında takarrür eden bedeli bu şartla satıcıya vermiş olmasına ve şu suretle şartın tahakkuk etmediği takdirde bedelin iadesi taahhüdünde bulunmasına göre, bu taahhüdden doğan borçların haklı bir sebep olmaksızın mal iktisabından tevellüt eden borçlar mahiyetinde olmadığı cihetle hadise BK. nun 66. maddesinde yazılı müruruzaman müddeti tabiri tatbik bulunmadığına ve mezkur Kanunun 125. maddesi mucibince kanunda başka suretle bir hüküm mevcut olmadığı takdirde her davanın 10 senelik umumi müruruzaman hükümlerine tabi olduğu gibi satıcının rıza ve ihtiyatıyla taahhüdünü ifa edebileceğine göre, bunun icrasını beklemek zorunda bulunan alıcı için ancak şartın tahakkuk etmediği ve ferağ ümidi kesildiği takdirde bedelin istirdadını davaya alahiyet geleceğinden müruruzamanın da paranın verildiği tarihten değil, satıcının birrıza ferağdan döndüğü ve imtina ettiği zamandan başlayacağına ekseriyetle karar verildi" (4487 sayılı Resmi Gazete). Bu İçtihadı Birleştirme Kararından da anlaşıldığı veçhile, olayda zamanaşımı satışın vukuu bulduğu tarihten değil, alıcı için şartın tahkkuk etmediği ve ferağ ümüdinin kesildiği tarihte başlar. O itibarla, tarafların iddia ve savunmaları gözönünde tutularak işin esasının incelenmesi ve ona göre bir karar verilmesi gerekirken bedele ilişkin talebin BK. nun 125. maddesine değişik anlam verilmek suretiyle reddine karar verilmesi isabetsiz ve temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün (BOZULMASINA) ve 500 lira peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 17.9.1985 tarihinde oybirliği ile karar verildi.