 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E: 1985/6706
K: 1985/6662
T: 13.06.1985
DAVA : Nuri vekili ile Hanifi ve müşterekleri, Hazine vekilleri ve belediye başkanlığı vekili aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair, (Çorlu Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 26.2.1985 gün ve 579/49 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Hazine vekilleri tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı Nuri, 164 ada 30 parselde davalı gerçek kişiler üzerine kayıtlı bulunan taşınmazdaki Zeliha ve Hakime'ye ait payları 8.11.1940 tarihli senetle haricen satın aldığını, taşınmazda kendisinin zilyed bulunduğunu ileri sürerek anılan kişilere ait pay kayıtlarının iptali ile bunların tesciline karar verilmesini istemiştir. 29.6.1937 tarihli 164 ada 30 parsel numaralı tapu kaydında Zeliha 1/4 pay sahibidir. Kocası Ahmet 1940 tarihinde ölmüş olup, kayıtta paydaş olarak göründüğünden bundan da Zeliha'ya pay isabet etmiştir. Aynı şekilde Hakime'de ölü Ahmet'in mirasçılarındandır. O nedenle Zeliha hem müstakillen taşınmazda 1/4 pay sahibi hem de Ahmet'in mirasçısı olarak iştirak şeklinde Hakime gibi Pay sahibidir. 24.5.1985 tarihli İçtihadı Birleştirme kararına göre, MK.nun 612. maddesi uyarınca bir mirasçının miras payının alelade yazılı şekilde yapılan bir sözleşme ile diğer bir mirasçıya devri geçerlidir. Buna göre devreden mirasçı miras hissesi bakımından ortaklıktan çıkmakta onun yerine devralan mirasçı geçmektedir. hakime'nin durumu da böyledir. Her iki mirascı miras bırakan Ahmet'ten kalan paylarının 8.11.1940 tarihli yazılı sözleşme ile davacıya devretmişlerdir. Bu devirle alıcı lehine mülkiyet hakkı doğmuş bulunduğundan MK.nun 642. maddesi hükmüne göre alıcı olan davacı mahkemeden aldığı payların adına tescilini isteyebilmektedir. bununla iştirak hali bozulmuş olmayacak ve sicilde Zeliha ile hakime'nin miras bırakan Ahmet'ten kendilerine kalan paylarının davacıya geçtiği açıklanacaktır. Tescil bu şekilde yapılarının davacıya geçtiği açıklanacaktır. Tescil bu şekilde yapılacaktır. Esasen tescilin bu şekilde yapılması gerektiği fedaral mahkeme kararları ile Tapu kadastro Genel müdürlüğü'nün genelgelerinde de açıklanmıştır. Devreden mirascının ismi çizilmekte onun yerine açıklama yapılmakta devralan mirascının ismi yazılmaktadır. yukarıda yapılan açıklamaya göre Zeliha ile hakime'nin taşyınmazdaki miras hisselerinin davacıya devri geçerli olup mahkemece de bu husus gözönünde tutularak iptal ve tescile karar verildiğine göre hükmün bu bölümüne yöneltilen temyiz itirazları yerinde bulunmamaktadır. Zeliha ile Hakime'nin miras bırakan Ahmet'ten kalan hisselerinin davacı adına tesciline ilişkin hüküm bölümü usul ve yasaya aygun bulunduğundan bu bölümün ONANMASINA,
Zeliha'nın tapuda kayıtlı bulunan bağımsız 1/4 payı hakkında iptale ilişkin hüküm bölümüne gelince : Hazine temsilcisi Zeliha'nın mirascısı olmadığını, o itibarla mallarının Hazine'ye kaldığını savunmuştur.
Gerçekten de miras hissesi dışında zeliha'nın tapuda müşterek mülkiyet şeklinde 1/4 payının kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Zeliha'nın tapuda kayıtlı olan bu payı satışı daha açık deyimle harici senetle satışı MK.nun 634, BK.nun 213 ve 2644 sayılı Tapu Kanununun 26. maddesi hükmü karşısında geçersizdir. Taşınmaz 2613 sayılı yasanın uygulandığı bölgede bulunmaktadır. Bu itibarla Tapulama kanununun istisna teşkil eden hükümlerini de uygulanması mümkün değildir. O itibarla, Zeliha'nın 1/4 payı haricen satışı geçersiz bulunmaktadır. Filhakika 8.11.1940 tarihinden zelihanın ölüm tarihi olan 1948 tarihine kadar taşınmaz fiilen davacı tarafından kullanılmış ise de, bu kullanma yukarıda açıklanan kanun hükümlerine göre, iktisabı sağlamaz. 1948 tarihinde Zeliha mirascısız öldüğüne göre, MK.nun 448. maddesi hükmü uyarınca terekesi Devlete kalmıştır. 1617 sayılı kanunla değişik 766 sayılı Tapulama kanununun 33. maddesinin son fıkrası hükmüne göre, kanunlar gereği Devlete kalan taşınmazların zamanaşımı ve zilyedlik yolu ile kazanılması mümkün bulunmamaktadır. 1948 yılında Zeliha'nın terekesi Hazine'ye kaldığına göre, artık bu tarihten itibaren taşınmazdaki 1/4 pay Devlete ait olacaktır. Bu açıklamalara göre 1/4 pay hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir. Aksine düşüncelerle 1/4 payın dahi iptali ile davacı adına tescile karar verilmesi yasaya aykırıdır. Temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ve 2588 sayılı kanunla eklenen 492 sayılı harçlar Kanununun 13/j maddesi uyarınca Hazine'den harç alınmasına mahal olmadığına, 13.6.1985 tarihinde oybirliği ile karar verildi.