 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E: 1985/5644
K: 1985/5621
T: 20.05.1985
DAVA : Asliye vekili ile Hazine ve belediye başkanlığı aralarındaki tescil davasının kabulüne dair, (Sarıkaya Asliye Hukuk Hakimliği)'nden verilen 14.2.1985 gün ve 454/45 sayılı hükmün yargıtay'ca incelenmesi hazine ile belediye başkanlığı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Dava konusu taşınmazın öncesinin doğudaki Ulvi'ye ait olan yerle birlikte, bir bütün olduğu ve Ulvi'nin miras bırakanından kaldığı, 5 yıl önce yapılan taksimde davacının kocası Ulvi'ye isabet ettiği, Ulvi'nin dava konusu yeri bölerek davacıya verdiği bilirkişi ve tanık ifadelerinden anlaşılmaktadır. Doğudaki yer hakkında da Ulvi tarafından açılmış bir tescil davası olduğu, henüz bunun tescil ile sonuçlanmadığı anlaşılmaktadır. mahkemece bu kısma ait davanın sonuçlanmaması davacı lehine kabul edilmiş ve dava konusu yerin davacı adına tesciline karar verilmiştir. 1617 sayılı Toprak ve tarım Repformu Öntedbirler Kanunu ile değişik Tapulama kanununun 33. maddesi hükmüne göre, zilyedliğin vergi kaydı veya benzeri belge olmaksızın isbatı yoluna gidilen hallerde, kazanılabilecek taşınmaz miktarı her parça için 20 dönümü geçemez. Bu durumda doğudaki davacının kocasına ait yerin tapuya tescil edilmesi önem taşıyacaktır. Çünkü, dava konusu taşınmazla birlikte her iki yerin yüzölçümü toplamı 20 dönümü geçmektedir. Bu durum her iki kişiye ait tescil dosyalarının incelenmesinden anlaşılmaktadır. Şayet, doğudaki kısım davacının kocası Ulvi adına tapuya tescil edilerse, davacı ancak Ulvi adına tescil edilen kısmın 20 dönümden eksik olan kısmın tescilini isteyebilecektir. O itibarla Ulvi adına bölünen kısım 20 dönüm olarak tescil edildiği takdirde 5 yıl önce bölünmüş olan kısmın tesciline imkan kalmayacaktır. Aksi görüşün kabulü, kanuna karşı hilenin kabulü demektir. Hiçbir kimse sahip olduğu haktan fazlasını başkasına devredemez. Bu hukukta genel bir kuraldır. O halde, Ulvi'nin taşınmazın tümünü kendi adına tescil ettirmesi mümkün değil iken bunun Ulvi adına yapılacak tescil bu dava için önem taşımakta olduğundan o davanın sonucunun beklenmesi ve Ulvi'nin karısı olduğu anlaşılan davacı Asliye'nin davasının bundan sonra incelenmesi gerekir. Bunlardan zuhul ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm verilmesi yasaya aykırı ve Hazine ile belediyenin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 20.5.1985 tarihinde oybirliği ile karar verildi.