DAVA : (Ş.O.) vekili avukat (Ü.A.) ile (E.O.) ve (G.Ş.) vekili avukat (M.A.) ve (H.O.) ve müşterekleri aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Bozdoğan Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 12.9.1983 gün ve 27/266 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalılardan (E.O.) ve (G.Ş.) vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Dava konusu 421 parsel tarafların miras bırakanları (İ.O.) adına tapuda kayıtlıdır. (İ.O.) 3.3.1961 tarihinde ölmüştür. Mirasçılar (İ.O.)'ın ölümden sonra (İ.O.)'a ait tüm terekenin taksimine ilişkin yazılı bir anlaşma yapmışlardır. Bu anlaşmaya göre 421 parselin 2437 metrekarelik kısmı davalılar (E.O.) ile (G.Ş.)'e isabet etmiştir. Bu taksim Medeni Kanunun 611. maddesine göre yapılmış bir taksimdir. Gerçekten anılan madde hükmüne göre, taksim sözleşmesi yazılı olmak koşulu ile geçerlidir. Yazılı taksim sözleşmesinde tüm terekenin taksime konu edildiği anlaşılmaktadır. Böyle olmasa bile, Medeni Kanunun 583. maddesi hükmü uyarınca bir kısım malların taksimi ileriye bırakılabileceğinden şimdilik bir mala ait yazılı olan bu taksim mukavelesi geçerli sayılacaktır. Bu itibarla 2437 metrekarelik kısmın taksimine ilişkin mukavelesine dayanarak kendilerine ayrılan kısmı adlarına tescil ettirmemişlerdir. taksim mukavelesi geçerli olmakla beraber bu yolla aslında tapulu olan bir taşınmaz tapusuz hale gelmiş sayılmaz. O halde taşınmazın taksime rağmen tapulu olduğunu kabul etmek icap eder. Davacı taksim yoluyla davalılara isabet eden 2437 metrekarelik dava konusu kısmı kendisine haricen satıldığını ileri sürmüş ve bu kısma ait tapunun iptali ile tesciline karar verilmesini istemiştir. Şu hale göre uyuşmazlık, tapulu taşınmazın harici satışı ile ilgili bulunmaktadır. Medeni Kanunun 634. maddesi hükmüne göre, tapulu bir taşınmazın satışının geçerli olabilmesi için resmi şekle uyulmak zorunluluğu vardır. Ayrıca, 766 sayıl Tapulama Kanununun 32/c maddesi hükmüne göre de bazı hallerde harici satış hukuk açısından geçerli sonuç doğurabilmekte ise de, bu maddenin olayımıza uygulanması mümkün değildir. Çünkü, taşınmaz tapulama yolu ile miras bırakan adına tescil edilmiştir. Tapulama kanun nitelik itibari ile geçici bir kanun ve bir revizyon kanunu olduğundan tapulamadan sonraki olaylar hakkında uygulanması mümkün değildir. O halde olayda, yukarıda açıklandığı gibi 766 sayılı Tapulama Kanununun 32. maddesinin ya da 34. maddesinin uygulanması düşünülemez. Az yukarıda açıklandığı üzere taşınmaz taksime rağmen tapusuz hale gelmemiş ve bu yönden de haricen devri mümkün olmadığından harici satışa dayanılarak tapulu bir taşınmazın devir ve temliki istenemiyeceğinden davacıya ait talebin reddi gerekmektedir. Mahkemece bunlardan zuhul ve aksine düşüncelerle davanın kabulü yönüne gidilmesi Yasaya aykırı ve temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA 26.2.1985 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Diğer Bölümlerimiz +
Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini

Yargıtay Kararları 2007 2006 2005 2004 2003 2002 2001 1999 1998 1997 1996 1995 1994 1993 1992 1991 1990 1989 1988 1987 1986 1985 1984 1983 1982 1981 1980 1979 1978 1977 1976 1975 1974 1973 1927-1972