 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E: 1985/1317
K: 1985/1247
T: 11.02.1985
DAVA : Ağa vekili ile Hazine aralarındaki men'i müdahale davasının kabulüne dair (Doğubeyazıt Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 11.10.1984 gün ve 170/195 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Hazine tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, tapusuz taşınmazına Hazine'nin elatmasının önlenmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece dava kabül edilerek Hazine'nin elatmasının önlenmesine ve 29000 lira avukatlık ücretinin Hazine'den tahsiline karar verilmiştir.
Medeni Kanunun Mülkiyet Hakkının Unsurları başlığını taşıyan 618. maddesinde : "Bir şeye malik olan kimse, o şeyde kanun dairesinde dilediği gibi tasarruf hakkına haizdir; haksız olarak o şeye vaz'iyet eden herhangi bir kimseye karşı istihkak davası ikame ve her nev'i müdahaleyi men edebilir" denilmiştir. 618. madde, İsviçre MK. nun 641. maddesinin karşılığıdır. İsviçre Medeni Kanununda bu madde iki fıkralı olarak düzenlendiği halde Türkce'ye çevrilirken fıkralara ayrılmamıştır. Almanca metinde maddenin başlığı, "mülkiyet hakkının muhtevası" şeklinde ifade edilmiştir. Bu başlık şekli daha isabetlidir. Gerçekten mülkiyet hakkının sahibine verdiği yetkilerin ana çizgileri, maddenin birinci cümlesinde belirtilmiştir. 2. cümlede ise, birinci cümledeki yetkilerin yaptırımı olan dava hakları sayılmıştır. Mülkiyet hakkına konu olan mala zilyet bulunmak, mülkiyet hakkının, sahibine sağladığı yetkilerin en başında gelmektedir. Zilyedlik sayesinde, hak sahibinin yetkilerini kullanması mümkün olur. Mülkiyet hakkı sahinin, elinde bulunduran kimseden malını istemeye hakkı olduğu gibi, kurulmuş bulunan zilyedliğine zarar veren bir hareketi önlemeye, durdurmaya da hakkı vardır. 1. yetkinin kullanılması istihkak davası, ikinci yetkinin kullanılması ise elatmanın önlenmesi davasıyla olur. Olayımızda söz konusu olan elatmanın önlenmesi davasının kaynağı mülkiyettir. Daha açık deyimle, elatmanın önlenmesi davasının dinlenebilmesi için, davacının malik olduğunu isbatlaması gerekir. Şu hale göre, elatmanın önlenmesi davasını ancak malik açabilmektedir. Tapuya tescil edilmemiş bir taşınmazın mülkiyetinin hangi anda doğduğu doktirinde tartışılmalıdır. Daha açık deyimle, bir kısım düşünürlere göre, zamanaşımı ile kazanma koşullarının oluşmuş bulunması anında mülkiyet doğar, bazılarına göre ise, mülkiyet hakkının doğumu için taşınmazın tapuya tescili şarttır. Gerçekten de, Mk. nun 633. maddesinin birinci cümlesinde: "Gayrimenkul mülkiyetini iktisap için tapu siciline kayıt şarttır" denilmiştir. Şu hale göre, mülkiyetin doğduğu an taşınmazın tapuya tescil edildiği andır. Maddenin ikinci fıkrasında işgal, miras, istimlak, cebri icra yolları ile veya mahkeme ilamıyla bir taşınmazı iktisap eden kimsenin tescilden evvel ona malik olacağı yazılı bulunmaktadır. Görülüyor ki, zamanaşımı yoluyla kazanma şartalırının oluşması maddenin ikinci fıkrasındaki ayrık hallere sokulmamıştır. O halde, Medeni Kanunumuzun sistemine göre sicile kayıt düşülmesi ile, ancak gayrimenkul üzerinde aynı hakkın kurulması mümkün olacaktır. Söz konusu maddede bu husus açıkça belirlenmiştir. Gayrimenkuller bakımından bu durum Medeni Kanunun temel sistemini teşkil etmektedir. Oysa, tapuya tescil edilmemiş miri veya mevat arazi durumunda bulunan bir taşınmazın maliki Arazi Kanunu hükümleri ile 864 sayılı Medeni Kanunun Yürürlüğe Konulmasına Dair Kanun hükümlerine göre Hazine'dir. O halde, olayımızda, davacının men'i müdahale davası ilke olarak Hazinenin mülkiyet hakkı ile karşı karşıya gelmektedir. Bu durumda davacının mülkiyet hakkının doğduğunu, daha açık deyimle, MK. nun 639. maddesindeki koşullara göre taşınmazı kazanmış olduğunu isbatlaması gerekir. Bu da ancak Hazine aleyhine açılacak tescil davası ile mümkün olabilir. Men'i müdahale davasında dahi, böyle bir talepte bulunulabilir. Kazanma koşullarının oluşup oluşmadığının incelenmesi gerekir. Koşullar tamamlanmış ise, Hazine'nin elatmasının önlenmesine karar verilmekle birlikte taşınmazın davacı adına tapuya tescili icap eder. O nedenle, mahkemece davacıya tescil talebinde bulunmak üzere mehil ve imkan verilmesi, MK. nun 639. maddesindeki ilan ve diğer şekil şartlarının yerine getirilmesi, zilyedlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılması ve bundan sonra uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekir. Bunlarıdan zuhul ve aksine düşüncelerle mücerret zilyedlikten söz edilerek davanın kabulü ile Hazuine'nin elatmasının önlyenmesine karar verilmesi yasaya aykırıdır. Temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), bozmada oybirliği ile, sebebinde oyçokluğu ile 11.2.1985 tarihinde karar verildi.