 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
8. Ceza Dairesi
E: 1985/6406
K: 1986/47
T: 15.01.1986
DAVA : Hükümlü iken cezaevinden duvar delerek topluca firar etmekten sanık Ethem hakkında açılan kamu davasının TCK.nun 102/4. maddesi gereğince ortadan kaldırılmasına dair Şanlıurfa 1. Ağır Ceza Mahkemesince ittihaz olunan 22.10.1985 gün ve 1985/235 - 224 sayılı kararı havi dosya tetkik olundu :
Şanlıurfa C.Savcılığınca düzenlenen 17.10.1985 günlü iddianamede, sanık hakkında TCK.nun 299. maddesinin 3. fıkrasının da uygulanmasının istenmiş olmasına anılan maddede ise ceza üst sınırının 6 sene bulunmasına ve bu nedenlerle de suçun işlendiği 9.9.1979 tarihi ile hükmün tesisi olunduğu 22.10.1985 iddianamenin düzenlendiği 17.10.1985 tarihler arasında TCK.nun 102. maddesinin 3. bendinde belirtilen 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmamış olduğu gözetilmeden yazılı şekilde karar ittihaz edilmiş bulunulmasına isabet görülmediğinden dolayı CMUK.nun 343. maddesi gereğince mezkur kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığının 9.12.1985 gün ve 074458 sayılı yazılı emrine atfen C.Başsavcılığından tebliğname ile daireye ihbar ve dava evrakı birlikte tevdi kılınmakla incelendi.
KARAR : Hükmün Yargıtay incelenmesine geçmeden kesinleştiği ve yazılı emir yolu ile inceleme yapılmasına engel bulunamadığı anlaşıldı.
Dosya içindeki belgelere göre firar suçunun nasıl gerçekleştiğini gösterir bir tutanak veya keşif zaptı yada tanık anlatımlarının bulunmadığı ancak 3.10.1979 tarih, 127 sayılı talepname örneğinden (sanıkların 9.9.1979 günü Urfa Kapalı Cezaevinin Urfa Yarıaçık Cezaevine bitişik bulunan duvarını delerek saat 12.30 sıralarında kapalı cezaevinden yarı açık cezaevine geçerek firar ettikleri) denilmek suretiyle suçun işlenip biçiminin anlatıldığı ve böylece tavsif olunduğu keza olaya ilişkin 24.11.1981 gün ve 147 sayılı ve 18.2.1983 gün ve 17 sayılı son soruşturmanın açılmasına dair kararlar ile 17.10.1985 gün ve 201 sayılı iddianamedeki anlatımın da bu yolda olduğu cezaevinden kaçarak firar suçunu işleyen sanığın eylemini gerçekleştirirken şahıslara karşı silahla tehdit ve şiddet kullandığı veya birden ziyade kişilerin tehdit ve şiddete baş vurdukları hususunda hiçbir iddia ve kanıt bulunmadığı anlaşılmıştır.
Sevk maddesi olan TCK.nun 299. maddesinin 3. fıkrasının uygulanabilmesi için sanığın firar esnasında silahla tehdit veya şiddete başvurması silah olmadığı takdirde tehdit veya şiddetin birden ziyade kimseler tarafından bir arada yapılmış olması gerekir. Nitekim 4. Ceza Dairesinin 16.11.1976 gün ve 6067/5955 sayılı kararında (.. Tehdit ve şiddetten yoksun firar suçunu mücerret birden ziyade kişinin birlikte işlemesi sözü geçen TCK.nun 298. maddesinin 3. fıkrasını ihlal etmeyeceği) belirtilmiş keza 8. Ceza Dairesinin 2.3.1978 gün ve 7693/4951 sayılı kararında da (oluş ve kabule göre sanıkların eylemi cezaevi pencere demirini kesmek suretiyle firar etmekten ibaret bulunmasına ancak toplu halde veya silahla şahıslara cebir kullanma söz konusu olmasına göre eylemleri TCK.nun 298 ve 299. maddelerinin 2. fıkrasına uyduğu halde 298 ve 299. maddelerin 3. fıkrası ile hükümlendirilerek sanıklara fazla ceza tayini) denilmek suretiyle teyid olunmuştur. Madde mettini de başka türlü anlamaya olanak yoktur. Bu nedenle sanığın belirlenen eylemine uygun düşen madde fıkrası itibarı ile kamu davasının 5 yıllık zamanaşımına tabi bulunduğu 3.10.1979 tarihinde açılan davasından sonra zamanaşımını kesen başkaca bir işlem bulunmadığından hüküm tarihinde dava zamanaşımı süresinin dolduğu bu yoldaki mahkeme kararının yasalara uygun bulunduğu sonucuna varılmıştır.
SONUÇ : Yukarda etraflıca açıklandığı üzere C.Başsavcılığının yazılı emre dayanan düşüncesi yerinde görülmediğinden REDDİNE, 15.1.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.