Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 1985/9951
K: 1986/5373
T: 21.05.1986
DAVA : Taraflar arasında tapulama tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle gereği görüşüldü:
KARAR : Tapulama sırasında 47 parsel sayılı 122.8000 m2 yüzölçümündeki taşınmaz vergi kaydına mmiras yolu ile geçen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine, pay satın alımına dayanılarak (Ö.) ve (B.K.) adlarına tesbit edilmiştir. Daha önce davacılar (B.A.) v epaydaşları tarafından davalılar (Ö.) ve (M.K.) aleyhlerine açılmış olan müdahalenin önlenmesi davası tapulama mahkemesine aktarılmıştır. 36 parsel 3600 m2, 100 parsel 3800 m2, 172 parsel 3600 m2, 173 parsel 13.966 m2, 14 parsel 13.766 m2, 175 parsel 13.566 m2, 35 parsel 95.600 m2 yüzölçümündeki taşınmazların tutanaklarının malikhaneleri açık bırakılmak suretiyle tesbit edilmiştir. Daha önce davacı (Ö.K.) tarafından davalılar (H.A.) ve paydaşları aleyhine açılmış olan müdahalenin önlenmesi davası tapulama mahkemesine aktarılmıştrı. Mahkemece 35 parsel sayılı taşınmaz Asliye Hukuk Mahkemesinden gelen dava dosyasının kapksamı içinde kalmadığından, olağan biçimde tapulamanın yapılması için 35 parselin tutanağıının tapulama müdürlüğüğe gönderilmesine, 47 parsel yönünden (B.A.) ve paydaşlarının davasının kabulüne, bu taşınmazın (B.A.) ve paydaşları adına tapuya tesciline, 36 - 100 - 172 - 174 - 175 parsellerin 32/d maddesi gereğince (O.A.) ve (H.A.) adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı (davacı) (K.) vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1 - Nizalı 47 parsel sayılı taşınmazın davacı tarafından dayandığı 29.12.1972 gün, 1972/1 Esas, 1972/617 Karar sayılı kesin hükmün kapsamı içinde kaldığı kkabul edilerek, davacı (B.A.) ve paydaşları adına tauya tesciline karar verilmiştir. Davacılar Kanunisani 1308 gün ve 6 numaralı sicilden gelen Temmuz 1944 gün ve 11 numaralı tapu kaydına, kesin hükme, davalı taraf ise irs yoluyla gelen kazandırıcı zamanşımı zilyetliğine dayanmışlardır. Davacı tarafın dayandığı tapu kadında sınırlar cihetsiz olarak (M.A.), (A.) tarlası, ark ve kıraçtır. Yüzölçümü 32 dönümdür. Davacılar işbu tapu kaydına dayanarak davalılar aleyhine men'i müdahale davası açmış; men'i müdahale davası Adıyaman Asliye Hukuk Mahkemesinde görülürken, davalılar davacı tarafın dayandığı tapu kaydının Medeni Kanun'un 639/2. maddesi hükmünce hukuki değerin yitirdiğini ileri sürerek tapu iptali davası açmışlardır. Men'i müdahale davası iptal davasının sonucccu beklemiş, Asliye Hukuk Mahkemesince tapu iptali davasının reddine karar verilmiş ve 29.12.1972 günlü karar yasal yollardan gerçemkk suretiyle kesinleşmiştir. Yukarıda da ifade olunduğu üzere davacı tarafın dayandığı tapu kaydı kıraç sınırı itibariyle geniştelimeye evlerişli olup, Tapulama Kanununun 42. maddesi hükmünce bu nitelikteki belgeler yözölçümü ile tapu kaydı kapsamıda kalan bölüm yönnüden geçerli olup tarfları bu yönde bağlar. Mahkmeee bu yönün gözetilmesi ve kesin hükmün kapsamının tapu kaydı yüzölçümü il etapu kaydı kapsamında kalan bölüm yönünden geçerli olup tarfları bu yönde bağlar. Mahkemce bu yönün gözetilmes ve kesin hükmün kapsamını tapu kaydı yüzölçümü ile belirlenmesi gerekirken kesin hükmün taşınmazın tümünü kapsadı kabul edilerek hüküm kurulamaz. Diğer yandan, nizalı taşınmazın yüzölçümü ile kapsamı içinde kalan bölümler dışındaki kiraç sınırı itibariyle tapu kaydının sınırları dışında kalan bölümün zilyetliğin davalı tarafta olduğu, davalı tarfın irs yoluyla gelen eklem ezilyetliğinin davanın açıldığı ve tapulama tesbitinni yapıldığı günde 20 yılı geçtiği, tapu kaydı yüzölçümü fazlası üzerinde davacı tarafın zilyet bulnumadığ,ı Tapulama Kanunu'nun 33. maddesi hükmünce tapu kaydı miktar fazlası yönünden davalılar yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşltiği, mahkemece yapılan keşif ve uygulama, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile saptanmıştır. Bu durumda davacı tarafın dayandığı tapu kaydında gösterilen ark, ile saptanmıştır. Bu durumda davacı tarafın dayandığı tapu kaydında gösterilen ark, (A.) tarlası ve (M.A.) tarlaları sabit sınır kabul edilerek taşınmazın yüzölçümmü ile davcı tarafın dayandığı tapu kaydının kapsamı içinde kalan bölümün kesin hükme değer verilerek davacı taraf adına, yüzölçmüü fazlasının da men'i müdahale davasının açıldığı gün esas alınarak davalılar adına tapuya tesciline karar verilmek gerekirken, kesin hükmün muhtevasına yanlış anlam verilerek yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsiz, davalı tarafın bu parsele yönelik temyzi itirazları yerindedir.
2 - Davalı tarafın diğer parsellere yönelik temyiz incelem isteğine gelince: Davacı (Ö.K.) Şubat 1314 gün ve 1 numaralı sicilden gelen 19.12.1955 gün ve 24 numaralı tapu kaydına dayanak, davalı (H.A.) ve paydaşları aleylhine men'i müdahale davası açmıştır. Davalı taraf duruşma sırasında Nisan 1944 gün ve 13 numaralı sicilden gelen 9.3.1950 gün ve 28, 2.9.1964 gün ve 43 numaralı pay tapu kaytılarına dayanmışlardır. Mahkemce nizalı taşınmazın tarfların dayandığı tapu kaytılarnnını kapsamında kaldığı, mukaddem tarihli tapu kaydına değer verilmesi gerekeceği kabul edilerek davalıların müdahalesinin men'ine karar verilmiş; Adıyaman Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.6.1971 gün, 123/349 karar sayılı hükmün davaı tarafın temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesi tarafından ilamında gösterilen nedenlerle bozulmuş, bozma kararına uyulduktan sonra görevsizlik kararı vreilerek dava dosyası Tapulama Mahkemesine aktarılmıştır. Tapulama Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda bozma kararına uyulmakla tarflar yararına müktesep hakkın doğduğu kabul edilmek suretiyle 36, 100, 172, 173, 174 ve 175 parsel sayılı taşınmazın ise devren gelen davanın konusu olmadığından ve tutanağın malikhanesi açık bırakıldığından bahisle tapulamanın olağan usule göre tamamlanması içni Tapulam Müdürlüğüne iadesine karar verilmiştir. Oysa, davacı taraf Şubat 1314 gün ve 1 numaralı sicilden satış lmoyula gelen 9.12.19755 gün ve 24 numaralı tapu kaydına dayanmıştır Davacı tarafın dayandığı tapu kyadında sınırlar cihetsiz olarak (A.D.), hendek, çem ve benli yüzölçümü ise 48 dönümdür. Davalı tarafın dayandığı Nisan 1944 gün, 13 numaralı tapu kaydı senetsizden oluşturulmuş olup, sınırları (M.G.), (Z.) tariki çay ve kıraç yözülçümü ise 11028 m2 dir. Tarafların dayandığı tapu kayıtlarında yazılı sınırlar değişik olduğu gibi, yüzölçümleri de farklıdır. Diğer tarftan, davalı tarafın dayandığı tapu kaydında kuzey sınır kıraç olduğu için bu nitelikteki sınırnı sabit olarak kabulüne olanak yoktur. Tapulama Kanunu'nun 42. maddesi hükmünce bu nnitelikteki beleler yözçlümü ile geçerlidir. Bu itibarla da gerek mahkemenin ve gerekse Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin her iki tapu kaydının içiçe girdiğini kabul etmesi ve bozma kararını bu gerekçeye dayandırması maddi yanılgıdır. Davalı tarafın dayandığı tapu kaydı kıraç sınırı itibariyle genişletilmeye elverişli olduğundan, kapsamının sabit olan (M.G.), çay ve (Z.) tariki sınırları esas alınmak suretiyle yüzölçümü ile belirlenmesi gerekir. Davalı tarafın dayandığı tapu kaydı 1944 yılında senetsizden oluşturulduğuna göre miktar fazlası üzerindeki zilyetliğin 1944 yılından önce var olduğu kabul edilemez. Tapu kaydı yüzölçüm fazlası üzerindeki zilyetliğin tapu kaydının oluştuğu günden sonra başladığının kabulü zorunludur. Bu nedenlerle Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma ilamında zilyetlik delillerinin değerlendirilmesi de dosya içeriği ve yukarıda işaret olunan olgu ve bulgulara ters düştüğünden bu takdirinde maddi yanılgıya dayandığını kabul etmek gerekir. Bu nedenle, bozma kararına uyulmuş olması müktesep hak olarak düşünülemez. Diğer yandan, mahkemece davacı tarafın Medeni Kanun'un 931. maddesinden yararlanma olanağı bulunup bulunmadığı yönü üzerinde de durulmamıştır. öbürr taraftan, zilyetlik tanıklarının sözleri de hüküm vermeye yeterli değildir. Nizalı 47 parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak ifade veren davalı tarafın tanıkları davalı (A)'ların bir cinayet olayı nedeniyle 1947 veya 1948 yıllarında köyü terkettiklerinden o tarihte zilyetliğin davacı tarafa geçtiğini bildirdikleri halde, 36 ve diğer parsellerle ilgili sözlerinde bu konuya temas etmemişler, mahkemece bu yön üzerinde durulmamıştır. Eksik incelem ve araştırma ile hüküm kurulamaz. O halde, Tapulama Kanunu'nun 42. maddesi hükmü de gözönünde bulundurularak tarfların dayandığı tapu kaytıları yenidne üç kişilik yerel bilirkişi ve uzman bilirkişi aracılığı ile yeniden uygulanmalı, sabit ve değişmez sınırlardan başlanmak suretiyle kapsamları ayrı ayrı belirlenmeli, taşınmazın hangi bölümü bakımından tapu kayıtlarının içiçe girdiği saptanarak uzman bilirkişi tarafından düzenlenecek krokide gösterilmeli, tarafların göstereceği zilyetlik tanıkları yeniden taşınazın başında dinlenmeli, olaylara dayalı bilgi alınmalı, taraf tanıklarının sözleri arasında aykırılık bulunduğu takdirde bu aykırılık giderilmeli, resmi kayıtlara uygun düşmeyen tanık sözlerine değer verilemiyeceği dikkate alınmalı, ondan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler gereği giri araştırılmadan yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsiz, davacı ve davalı durumunda bulunan (Ö.K.)'ın 35 parsel sayılı taşınmaz dışında kalan persellere yönelik temyiz itirazları da yerinndedir.
SONUÇ : 1 - 35 parsel sayılı taşınmazın Asliye Hukuk Mahkemesinden devren gelen davanın konusu olmadığı saptandığından bu parsel yönünden tapulamanın olağan usule göre tamamlanması için tutanağın tapulama müdürlüğüne iadesine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davacı (Ö.K.)'ın bu parsele yönelik temyiz itirazlarının reddi ile anılan parsele yönelik hükmün ONANMASINA (...),
2 - Yukarıdaa 1 ve 2 numaral ıbentlerde gösterilen nedenlerle davacı ve davalı (Ö.K)'ın 36, 100, 175, 175, 173, 172 ve 47 parsel sayılı taşınmazlara yönelik temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA 21.5.1986 gününde oybirliği ile karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini