 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1985/9831
K: 1985/1731
T: 25.02.1986
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın BK.nun 44/1. maddesi gereğince reddine ilişkin hükmün davacı avukatı tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : 1 - Davalı belediye bir kamu kurumudur; davacı, olaydan, gerekli önlemleri almadığından belediyenin de sorumlu olacağını ileri sürmüştür. Başka bir anlatımla davada davalı belediyenin yasaların kendisine yüklediği görevlerin yerine getirilmemesine yani hizmet kusuruna dayanılmnıştır. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/b maddesinde, "idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları mühtel olanların açacakları tam yargı davalarının" idari yargı yerinde bakılacağı kabul edilmiştir. O halde davalı belediye hakkında, işin esası incelenerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Ne var ki bu yanlışlığın düzeltilmesi tekrar yargılamayı gerektirmediğinden hükmün gerekçe değiştirilerek onanması gerekmiştir.
2 - Davacı, davalı Şükrüye'ye ait binanın imar kurallarına uygun olarak yapılmaması ve bu şekilde kullanılması nedeniyle zarar gördüğünü ileri sürerek tazminat isteğinde bulunmuştur. Mahkeme, olayda davacının ağır kusurlu olduğunu kabul ederek isteğin reddine karar vermiştir.
Bina sahibi olan davalının sorumluluğu, BK.nun 58. maddesinden kaynaklanmaktadır. Bilindiği gibi 58. madde kusursuz yani objektif bir sorumluluğa dayanmaktadır. Zarar ile binanın kullanılması arasında illiyet bağının bulunması sorumluluk için yeterlidir, ayrıca kusur aranmamaktadır.
Olayımızda davacının ağır kusurlu olduğu tartışmasızdır. Çünkü, kendisine ikaz edilmesine rağmen, binanın terasına çıkmış ve tehlikeli olduğunu bildiği elektrik teline elindeki yün örme şişiyle dokunmak suretiyle ağır yaralanmıştır. Ne var ki, davalı da bina maliki olarak bir süre önce bir kişinin ölümüne neden olan, bu tehlikeli yere başkalarının rahatlıkla girmemesi için gerekli önlemleri almamakla kusurludur; başka bir deyişle davalı, olayda Borçlar Kanununun 58. maddesine göre kusursuz sorumlu durumunda iken, ek olarak kusurlu bir davranış içinde bulunmuştur.
Kusursuz sorumluluk hallerinde zarar görenin ağır kusurunun illiyet bağını keseceği kabul edilir. Ne var ki, bunun için öncelikle kusursuz sorumlu olanın, olay içinde, ek bir kusurunun bulunmaması da zorunludur. Nitekim üç kişilik bilirkişi raporunda, davalı bina sahibinin olayda gerekli önlemleri almadığı için 2/8 kusurlu olduğu kabul edilmiştir.
O halde mahkemenin, yalnız davacının ağır kusurunu değerlendirerek davacı reddetmesi usul ve yasaya aykırıdır, hüküm bu nedenle bozulmalıdır. Mahkemece yapılacak iş; zarar ve tazminat kapsamını belirleyip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın ikinci bentte gösterilen nedenle davacı yararına (BOZULMASINA), davacının davalı belediyeye yönelik temyiz itirazlarının birinci bentte gösterilen gerekçeyle reddine ve hükmün bu kısmının (ONANMASINA)) ve temyiz eden davacıdan peşin alınan harç 15825 liradan alınması gereken onama harca 1500 liranın mahsubu ile geri kalan 14325 liranın davacıya istek halinde geri verilmesine, 25.2.1986 gününde oybirliğiyle karar verildi.